09 Mart 2023 04:25

Amedspor onurdur, isyandır

Amedspor kafilesine kitlesel karşılama

Fotoğraf: MA

Paylaş

Amedspor neden hemen her gittiği deplasmanda ırkçı tacizlere, saldırılara maruz kalıyor? Yanıt basit. Çünkü Amedspor müesses nizamın ırkçı dayatmalarına boyun eğmiyor. Boyun eğmemek bir yana, üstüne bir de isyan bayrağı açıp kimliğine, kültürüne, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkıyor. Kuşkusuz bu, düzen sahipleri için kabul edilebilir bir durum değil. İşte tam da bu yüzden devlet, “Belki burnu sürtülür” umuduyla Amedspor’a yönelik saldırılara kayıtsız kalıyor. Hatta göz yumarak saldırıları teşvik ediyor ya da bizzat ırkçı güruhları organize ederek saldırıları aklınca daha korkutucu hale getirmeye çalışıyor.

Bu şekilde Amedspor’u korkutabileceklerini ve yürüdüğü yoldan döndürebileceklerini sanmaları ne büyük aymazlık…

Amedspor’a saldırı bahanelerinin sonu yok. Hepsi de başlı başına provokasyon unsuru. Kürtçe isminden başlayıp, kendi sahalarındaki maçlarda Türk bayrağı açılmamasına ve İstiklal Marşı’nın okunmamasına kadar gidiyorlar. Sanki maçlarda Türk bayrağı açmak ve İstiklal Marşı söylemek zorunluymuş gibi…

Geçtiğimiz hafta Bursa’da Amedspor’a yönelik ırkçı saldırıların bugüne kadar ki en organizesine, en kapsamlısına tanık olduk. Kimlerin elinde hazırlandığı belli olan nefret mizanseni ırkçı güruh aracılığıyla hayata geçirilirken, şiddet dalgası tüm iğrençliğiyle stadyumu kapladı…

Ülkemizde lafa gelince bütün kurumlar (devlet, federasyon, kulüpler) ve bu kurumların yetkilileri ırkçılığa karşı. Lakin bunlar aynı zamanda yerli ve milli değerlere de sonuna kadar sıkı sıkıya bağlı, yani milliyetçi. Oysaki milliyetçilik, ırkçılığın maskesi. İnsanlar açıkça “Irkçıyım” demekten çekindikleri için “Milliyetçiyim” diyerek ayrımcı düşünce ve pratiklerine meşruluk kazandırıyorlar. Daha doğrusu kazandırdıklarını zannediyorlar. Kapsayıcılık iddiasıyla ağızlarından eksik etmedikleri “yerli ve milli” söylemi, gerçekte ayrımcılığın dik alası. “Milliyetçilik güzel, ırkçılık kötü” yaklaşımıyla ayrımcılıklarını gizlemeye çalışıyorlar…

Onca baskıya karşın boyun eğmeyen ve değerlerinden asla ödün vermeyen Amedspor elbette kendilerini memleketin sahibi sanıp üstün ve ayrıcalıklı görenleri kudurtur…

Irkçı güruh, Amedspor’un kaldığı otelin önünde sabaha kadar gösterilerini sürdürürken polis buna engel olmak bir yana, adeta göstericilerin güvenliğini sağlamak üzere orada bulunuyordu.

Bütün bu gösterilerin, ertesi günkü maçın nasıl bir ortamda oynanacağına dair son derece güçlü ipuçları vermesine karşılık maç öncesinde, maç sırasında ve maç sonrasında yaşananlar, devletin bu mizansendeki, görmezden gelerek ırkçıları teşvik etme rolünü net biçimde ortaya koydu. Ama provokasyon mizanseni başka vurucu motiflerle de süslenmişti. Devletin bir dönemdeki katliam mekanizmasının unsurları olan araçların, katillerin, işkencecilerin pankartları da ırkçı histerinin nişanesi olarak tribünlerdeki yerini aldı. Gerçi insan müsveddesi ırkçıların neyle ve kimlerle gurur duydukları zaten sır değildi. Ne de olsa canilik ve barbarlık ırkçılığın yol arkadaşıydı.

Irkçı barbarlık bu mizansende, kimi zaman stat dışında yakaladıkları Amedli bir çocuğu küfür ve tehditlerle korkutup istediklerini söyletirken, kimi zaman tribünde bir Amedli taraftarı linç ederken, kimi zaman da karşılaşma sırasında Amedsporlu oyunculara sapanla taş ve patlayıcı madde fırlatırken kendini gösterdi…

Tezgahta Bursasporlu oyuncuların payına da attıkları gollerden sonra asker selamı vermek düşmüştü. Tribündeki ırkçı ahmakları tavlayıp daha yüksek bir kıvama getirmek için militarist kışkırtmadan daha iyi bir eylem olamazdı elbette. Gerçi bugüne kadar hiçbir profesyonel futbolcunun çatışma bölgelerinde askerlik yaptığı ya da hayatını kaybettiği duyulmamıştı ama olsundu, onlar da atılan gollerden sonra asker selamı vererek vatani görevlerini yapıyor sayılırdı!.. Milliyetçilikle zehirlenmiş, militarizmle kışkırtılmış zihinlerin, askerlik ile kendileri ve profesyonel futbolcular arasındaki bağı kıyaslama bağlamında sorgulaması elbette düşünülemezdi…

Bütün bu olup bitenler; insanın en pespaye, en aşağılık var oluş biçimini temsil eden ırkçılığı toplumsal hayattan dışlayabilmek için daha vermemiz gereken çok mücadele, almamız gereken çok yol olduğu gerçeğini ortaya koyuyor…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa