Çok kara kışlar gördük yine pes etmedik
Aydın Bağardı ve Mesut Kara | Fotoğraf Mesut Kara'nın kişisel arşivinden alınmıştır
İlk kitabım Artizler Kahvesi yayımlandığı (1997) günlerde Kibariye “Kara Kışlar” şarkısına (1996) Yeşilçam’ın emektar oyuncularıyla bir klip yapmıştı. Kitabın tanıtımında öz geçmişimden söz ederken şöyle yazmıştım: Ocak 1961 İstanbul doğumlu olan Mesut Kara, karakışın tam ortasına doğduğunda henüz ‘Çok karakışlar gördüm’ şarkısı söylenmemiş ve o şarkıya Türk sinemasının oyuncularıyla klip yapılmamıştı. Çocukluğunun geçtiği şirin balıkçı kasabasının yazlık ve kışlık sinemalarında, televizyon icat olduğunda da Uzun bir süre komşu evlerde yerli filmler seyrederek büyüdü.
O günden bu yana 26, doğduğum kıştan bu yana 62 yıl geçti kara kışlarımız bitmedi. İhanetlerle dolu bir tarihin içinden yürüyerek geldik bugünlere. İhanetler, ikiyüzlülükler, düşmanlıklar en yakınımızdaydı. Yitirdiklerimiz kazanımlarımızdan çoktu. Güzellikleri ardımızda bırakarak yürüdük yolları; hep gelen gideni arattı. Artık ‘An’ın coşkusu bir sonraki ‘an’a yoldaş olamıyor, kimse bir başkasının çığlığını duymuyordu.
Değerlerimizi, güzelliklerimizi, insanlarımızı yitirdikçe hayat daha da kirleniyor, ıssızlaşıyordu. Hep bizimle olan yalnızlığımıza kimsesizlik de ekleniyor, kalanıyla da yaz yağmuru gibi serinletici ve geçici yaşanıyordu ilişkiler.
YAŞADIĞIMIZ BÜYÜK FELAKETLER, BÜYÜK ACILAR VE YİTİRDİKLERİMİZ
2000’li yıllarda ülkemizde yaşadığımız sel felaketleri, depremler, orman yangınları, salgın hastalıklar gibi felaketlerde, afetlerde büyük yıkımlar, büyük can ve mal kayıpları yaşadık, yaşıyoruz. Yakın dostlarımızı, tanıdık tanımadık binlerce insanımızı kaybettik. Son yıllarda (Bir yanıyla yaşımızın da getirdiği olsa gerek) güne ölüm haberleriyle başlar, çalan telefonları açmaktan korkan olduk; ‘haberler ölüm ölüm yağıyordu üstümüze. Birinin acısını atlatamadan aynı gün ya da günlerde yeni acılar ekleniyordu üstüne.’
Son yıllarda dostlarımızın, tanıdıklarımızın, yakın çevremizden insanların ölümlerinin yanı sıra sanat dünyasından sevdiklerimizin zamansız ve arka arkaya ölümleriyle güne başlıyor, günü bitiriyoruz.
BİZ DE ONLARLARIN GİDİŞİYLE EKSİLİYOR, ISSIZLAŞIYOR, KİMSESİZLEŞİYORUZ
2022 yılında çok sayıda sinema tiyatro ve dizi oyuncusu, müzik insanı aramızdan ayrılarak yıldızlara karıştı. İlk aklıma gelenler arasında Fatma Girik, Cüneyt Arkın, Ayten Arman, Diler Saraç, Ayberk Pekcan, İlhan İrem, Aykut Sözeri, Cemil Özbayer, İrfan Atasoy, Kunt Tulgar, Osman Wöber, Rıza Pekkutsal, Civan Canova, Billur Kalkavan, Halit Kıvanç, Rıza Akın, Güzin Çorağan, Pakize Suda vardı…
Henüz 3. ayının içinde olduğumuz 2023 yılı da ne yazık ki üzücü ölüm haberleriyle geldi. Oyuncular Vedat Özkök, Levent Güner, Emel Atıcı, Muhlis Asan, Kazım Akşar, Yönetmenler Yalçın Yelence ve Aydın Bağardı bizleri üzen zamansız ölümleriyle aramızdan ayrıldılar.
Muhlis Asan, Kazım Akşar ve Aydın Bağardı’nın zamansız ve talihsiz ölüm haberlerini aynı günlerde arka arkaya aldık. Muhlis yakın arkadaşım, Aydın Bağardı ise çok yakın dostumdu. Bir gün arayla yaşanan bu iki çok erken ve talihsiz ölüm beni çok derinden sarstı; günlerdir arkadaşlarımın dostlarımın kayıplarının derin üzüntüsüyle, tarifsiz acılarıyla yaşamaya çalışıyorum.
MUHLİS ASAN
Muhlis Asan’ı 2005 yılında Erkan Yücel Belgeseli’ni hazırlarken yakından tanıma, arkadaş olma olanağı bulmuştum. İlk gençlik yıllarımda izlediğim Ankara Halk Tiyatrosu oyunlarında Muhlis’in de olduğunu onu tanıdıktan sonra anlamış, öğrenmiş oldum. Tanıdığımda dizi, sinema ve tiyatro oyunculuğunu sürdürüyordu.
1976’da Ankara Halk Tiyatrosunda ilk profesyonel oyunculuğuna başlayan Muhlis 1958 yılında Iğdır’da dünyaya gelir. Toprak, Halkın Gücü, Hamdi Ne Umdu Ne Buldu, Deprem ve Zulüm oyunlarında yer alır. Lale Oraloğlu Tiyatrosunda Alman Gelin ve Yıl 1921 oyunlarında rol alan Muhlis, Zafer Diper’in Bizim Tiyatrosunda Woyzeck Oyunu’nda, Müjdat Gezen’le Gırgıriye Müzikali’nde, Abdullah Şahin Nokta Tiyatrosunda Ne Yazık ki Namuslu ve Sarı Çizmeli Oyunları’nda rol alır.
16 Ocak 2023 tarihinde gerçekleştirilen ‘Unutma Bizi’ adlı tiyatro oyununun galasında rahatsızlanan, sonrasında kalp krizi geçirdiği anlaşılan yoğun bakıma alınarak uyutulur. Muhlis Asan 25 Şubat’ta henüz 65 yaşındayken hayatını kaybeder.
Henüz Muhlis’in ölüm haberinin şokunu atlatamadan 26 Şubat’ta kadim dostum Yönetmen Aydın Bağardı’nın, 27 Şubat’ta da Oyuncu Kazım Akşar’ın ölüm haberleriyle sarsılıyor derin ve tarifsiz bir acı yaşıyordum.
AYDIN BAĞARDI
’90’lı yıllarda Beyoğlu’da müdavimi olduğum “Dersaadet” kafe-barın müdavimleri arasında sinema, edebiyat ve müzik dünyasından çok sayıda önemli isim vardı. Orada çok arkadaş, edinmiştim. Dersaadet barı işleten Şair, Yazar Gazeteci, Bulmacacı Mevlüt Gülveren, ortaklarından Senarist, Yönetmen Cemal Şan ve Şair Halil İbrahim Özcan dışında Udi Bestekar Polat Tezel, Yönetmen Aydın Bağardı, Görüntü Yönetmenleri Ertunç Şenkay, Aytekin Çakmakçı ve birçok sanatçıyı o günlerde orada tanımıştım.
Aydın Bağardı ile orada başlayan dostluğumuz ölümüne kadar sürdü. Sık görüşüyor, haberleşiyorduk. Silkeleseniz her yerinden proje akan Aydın, projelerini gerçekleştirebilme olanağı bulamamanın üzüntüsünü yaşıyor, çok sıkıntı ve parasızlık çekiyordu.
3 Nisan 1959’da Eskişehir’de doğan Aydın1982’de Gazi Üniversitesi Basın ve Yayın Yüksekokulundan mezun olur. “Kartallar Yüksek Uçar”, “Yarın Artık Bugündür” gibi önemli TRT dizilerinde yönetmen yardımcısı olarak çalışır. 1991 yılında ilk uzun metrajlı filmi “Ölürayak”ı yöneterek sinemaya geçen Aydın, son yıllarda önemli belgeseller de çekti.
Değerli dostum Aydın Bağardı’nın bir süredir kanserle mücadele ettiğini öldüğü gün eşinden öğrendim. Kimseye söylemeden sürdürüyormuş tedavisini. İyileşeceğine inancı yüksek olan Aydın “İyiye gidiyor, atlatınca söylerim” demiş eşine.
Ölüm haberini aldığımda arayıp konuştuğum eşi, “Durumu iyiye gidiyordu, yanlış tedavi nedeniyle karaciğerinde ve böbreklerinde sorun oluştu, böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetti” demişti.
Uzun süredir kara, kapkara bir kışın içindeyiz, çok acılar, büyük yıkımlar yaşıyoruz ama pes etmiyoruz, etmeyeceğiz.
- Düşen yapraklar (1) 27 Mart 2024 04:15
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) 13 Mart 2024 04:20
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (1) 06 Mart 2024 04:15
- Bilal İnci: Zalim, gaddar, acımasız kötü adam 28 Şubat 2024 04:20
- Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi: İsmail Dümbüllü 21 Şubat 2024 04:00
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (3) 14 Şubat 2024 04:15
- Atatürk, “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” filmi ve Münir Hayri Egeli (2) 09 Şubat 2024 04:20
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (1) 04 Şubat 2024 04:35
- Jönlükten kötü adamlığa bir sinema sevdalısı: Hüseyin Peyda 28 Ocak 2024 04:33
- Şerafettin Kaya: Ben İyi Biri Olmadan Önce 21 Ocak 2024 05:10
- Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ 14 Ocak 2024 04:43
- Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz 07 Ocak 2024 04:04