Doğal afetten büyük felakete

Doğal afetler, insanların kontrolü dışında gerçekleşen, mal ve can kaybına neden olabilen, büyük ölçekli tehlike ve olaylar olarak biliniyor. Deprem gibi büyük afetler, öncesinde gerekli önlemler alınmadığı takdirde, büyük felaketlere dönüşerek fiziksel, ekonomik, sosyal yıkımlara neden oluyor.

OECD’ye göre bir olayın felaket olarak sayılabilmesi için 10 ya da daha fazla insanın hayatını kaybetmesi, 100 ya da daha fazla insanın yaşanan olaydan etkilenmesi, sonrasında “olağanüstü hal” ilan edilmesi veya uluslararası yardım talep edilmesi gerekiyor. Bilim insanları deprem kuşağında bulunan ülkelerde doğal afet yaşanma riskinin diğer ülkelere oranla beş kat daha fazla olduğu tespitini yapıyor. Dünyada afet gerçekleşme ihtimali ve afetlerin yıllık ortalama sayılarına bakıldığında ilk sırada ABD yer alırken, onu Meksika, Japonya ve Türkiye takip ediyor.

Doğal afetlerin felakete dönüşüp dönüşmemesi toplumların gelişmişlik düzeyleri ve afetlere yönelik hazırlık seviyelerine göre değişiklik gösteriyor. Deprem riskine karşı gerekli önlemleri alan, hazırlıklarını yapan ülkelerde doğal afetlerin felakete dönüşmesinin önüne geçilebiliyor. Örneğin deprem riski açısından Türkiye’den çok daha riskli bir ülke olan Japonya’da yıllardır insan hayatını merkeze alan önlemler alındığı için çok büyük depremlerde bile felaket yaşanmıyor.

Deprem gibi büyük bir afet sonrasında ortaya çıkan sonucun felaket olarak tanımlanması, deprem nedeniyle ortaya çıkan yıkımın etkilerinin tür ve boyutları kadar, doğal afete maruz kalanların hangi ülkede yaşandığıyla da doğrudan ilişkili. Türkiye’de doğal bir afetin ranta ve yağmaya dayalı çarpık kentleşme politikaları nedeniyle nasıl büyük bir felakete dönüştüğünü hep birlikte gördük. Hükümet bugüne kadar bırakalım olası deprem riskine karşı somut adımlar atmayı, doğal afetin büyük bir felakete dönüşmesine neden olacak politika ve uygulamaları hayata geçirmekten geri durmadı.

Geçtiğimiz yıllar içinde geniş tarım arazilerinin imara açılması, her seçim döneminde imar affı çıkarılarak kaçak ve usulsüz yapıların affedilmesi, yapı denetim süreçlerinin zayıflatılarak piyasaya açılmasının bedeli çok ağır oldu. 11 ili doğrudan, tüm ülkeyi dolaylı olarak etkileyen deprem felaketi sonrasında yaşanan can kayıplarının resmi rakamların çok üzerinde olduğu biliniyor.

Doğal afetleri önleyebilmek, afet önlenemiyorsa bile oluşacak olumsuzlukları azaltmak için yapılması gereken çalışmaların afet öncesinde yapılması, afet anında neler yapılacağının tespit edilmesi ve sonrasında yapılacakların önceden belirlenmesi ve planlanması gerekiyordu.

Deprem öncesinde olası risklerin belirlenmesi ve azaltılması için adım atılmadığı gibi devletin ve halkın her yönden depreme hazırlıklı hale getirilmesi için yapılması gereken hiçbir şey yapılmadı. Deprem sonrasında özellikle ilk 24 saat bölge halkının kendi kaderine terk edilmesi, en kritik ilk 72 saat içinde arama ve kurtarma çalışmalarının organize edilmemesi can kayıplarının daha da artmasına neden oldu.

Geçtiğimiz ay yaşanan depremler nedeniyle tarım arazileri üzerine yapılan binaların tamamı ya yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Buna rağmen deprem sonrasında aceleyle ihaleleri yapılan ve başlatılan inşaatların bir bölümünün yine tarım arazileri üzerine yapılması dikkat çekici. Bütün bunlar iktidarın 24 yıl önce yaşanan büyük depremden hiç ders çıkarmadığını ya da böyle bir ihtiyaç görmediğini, doğal afetleri büyük felaketlere dönüştürecek yolun taşlarını döşemeye devam ettiğini gösteriyor.

Evrensel'i Takip Et