Deprem, Dehaq ve Newroz!

Diyarbakır’da 21 Mart Newroz kutlamasına polisin engellemesine rağmen yüz binler katılmıştı.| Fotoğraf: Şerif Karataş/Evrensel

Bugün Newroz. Ortadoğu ve Kafkasya halkları bugünü doğanın uyanışının (baharın) müjdecisi olarak kutluyor. Yüz yıldır bitmeyen savaşların ve paylaşım mücadelelerinin merkezi olan Ortadoğu’da ulusal hak eşitliği talebiyle mücadelelerini sürdüren Kürtler, Newroz’u ulusal uyanışın sembolü olarak kutluyor. 2600 yıllık Newroz efsanesi bu mücadelenin her kavşağında yeni anlamlar kazanıyor. Bugünkü Newroz etkinliklerinin merkezi olan Diyarbakır, bu anlamların/mesajların dosta-düşmana ilan edilmesi bakımından sembolik bir önem taşıyor.

Bir yanda kimi söylencelerde yakalandığı hastalık ve kimilerinde ise omuzlarında çıkan iki yılan için her gün iki çocuğun/gencin beynini isteyen zalim Asur Kralı Dehaq ve öte yandan binlerce insanın ölüm fermanı politikaları uygulamakla kalmayıp enkaz altındakilerin yardım feryatlarına bile kulaklarını kapatan günümüz zalimleri…

Dehaq, 6 Şubat depremlerinden sonra enkaz altındakilerin kurtarılması için acil seferber edilebilecek güçlerini bile günlerce bekleten günümüz zalimleri karşısında oldukça masum tarihsel bir figür olarak kalmıyor mu?

Kim daha zalim; Dehaq mı yoksa daha depremle ilgili ilk açıklamalarında bile “Zamanı gelince defterleri açmak”tan söz edenler mi?

Dehaq mı yoksa depremzedelere yardım için canla-başla uğraşanları “Devlete eş koşmaya çalışanlarla ilgili gereğini yapmak”la tehdit edenler mi?

Dehaq mı yoksa “Devlet nerede?​” diye feryat eden depremzedelere, göçük altındakilerin yakınlarına öfkeyle “Hepsini dağıtın gitsin” diyenler mi?

Elbette bu öfke ve tehditler boşuna değildi. Deprem, onlara baskı ve şiddet politikaları üzerinden hükmetmek dışında bu ülkenin halklarına verecek bir şeyi olmayan rejim gerçekliğini çok daha görünür kılıyor.

Öyle bir rejim ki bu, depremin yarattığı yıkım karşısında bile Kürt karşıtlığını bırakmayıp yaraların sarılması konusunda Suriye Kürtleri ile iş birliğini reddediyor.

Binlerce siyasetçisi cezaevinde tutulan, belediyelerine kayyumlar atanan, oy verdikleri partiler kapatma ve sınırların ötesindeki yakınları askeri operasyon tehdidi ile karşı karşıya olan Kürtler, bu rejimin baskıcı, halk düşmanı yüzüyle yeni tanışmadı.

Kürt sorunu uzunca bir süredir ülkedeki rejim tarafından ülke içindeki baskı politikalarının ve sınırların ötesindeki yayılmacı emellerin dayanağı olarak kullanılıyor.

İktidar, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesinde şoven bir hava yaratmak, Kürt-Türk düşmanlığını kışkırtmak için Putin ve Esad’la kapalı kapılar arkasında pazarlıklar yapmaktan vazgeçmiyor.

Öte yandan depremin yarattığı büyük yıkım, bu yıkımdan çıkmak isteyen ülke halklarının, işçi-emekçilerinin ortak tutum alma zeminini de genişletiyor. Depremden sonra ortaya çıkan büyük dayanışma, Amedspor’a yönelik ırkçı saldırıya gösterilen tepkiler, bunun işaretlerini veriyor.

2023 Newroz alanlarından verilen ve bugün verilecek mesajlar ‘emek ve özgürlük’ güçlerinin yeni bir başlangıç yapmaya hazır olduklarını gösteriyor.

Ancak bu siyasi enkazı kaldırmak, yeni dönem için sadece bir ilk adım olarak anlam kazanıyor. Çünkü bu ağır enkazı kaldırıp yeni bir yaşam kurabilmek için işçi sınıfı ve halk güçlerinin, Dehaq’ı balyozuyla yok eden Kawa gibi bir muktedir güç haline gelmesi gerekiyor.

2023 Newroz’u yıkımı yaratanlara karşı yeni yaşama açılan kapıyı aralıyor.

Evrensel'i Takip Et