24 Mart 2023 04:09

Mezarda emeklilik sırası Fransa’da mı?

Fransa'daki emeklilik yaşına karşı yapılan eylem.

Fotoğraf: Gülgün Günal

Paylaş

“Eğer bir kişi bir taş atarsa, bu ceza gerektiren bir eylem olur, eğer binlerce taş atılıyorsa bu politik bir aksiyondur.
Bir araba yakılırsa suç olur, yüzlerce araba yakıldığında ise politik aksiyon.”

                                                                                                                     Ulrike Meinhof

“Mezarda emekliliğe hayır” sloganını hatırlarsınız. Yıllar önce Türkiye’de de bolca atılmıştı. Sonunda kademeli olarak emeklilik yaşı yükseltildi. Bu arada yasanın geçmesi için türlü dalavereler yapıldı. Ortaya ise EYT olarak bildiğimiz “emeklilikte yaşa takılanlar” çıktı. Yasa çıkmadan önceki son viraj olarak sözde kıyak yaptılar ama mağdurlar yarattılar. Bu arada emeklilik yaşı yükseltildi. Hatırlanırsa 2008 öncesi sigortalı olanlar eski yasadan faydalanacaklardı ki ‘Abdullah Gül torunlarını sigortalı yaptırdı’ haberleri patlamıştı. İş yeri sahibi ana baba ve akrabalar çocukları ve torunları alel acele sigortalı yaparak onları korumaya çalışmışlardı. Ya işçi çiftçi memurun çocukları? Vur abalıya…

Yani mesele devletin kimlerin devleti olduğu sorusuna takılıyor.

Haftalardır Fransa’da yer yerinden oynuyor. Yine aynı slogan “Mezarda emekliliğe hayır”. Sendikalar sokakta, öğrenciler sokakta yani halk tüm örgütleriyle protesto ve direniş yapıyor. Hükümetin düşürüleceği, Macron’un istifa edeceği gensorular vs. derken, bu yasanın işçi sınıfının karşı koymasıyla engelleneceği söyleniyordu. Ama Başbakan Elisabeth Borne, meclisi baypas ederek yasayı onayladı.

1789 Devrimi’ni ve 1871 Paris Komünü’nü yaşamış, “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” sloganını dünyaya yaymış bir ülkede nasıl olur da böyle olur diye düşünebilirsiniz. Aydın Çubukçu “Felsefe olay bittikten sonra başlar” derdi. Toplumsal mücadeleler döneminde yükselişe geçen hak alma ve kazanma aşamaları bir şekilde sistemle hesaplaşamadığı sürece sonuçta felsefe yaptıracak noktaya gelir. Büyük toplumsal hak mücadeleleri yaşanmışlığın izlerini taşır, bugünlere getirir. Dünyaya yayılan 1968 eylemlerini unutmayalım. Süreç içinde kısmi olarak kazanımlar zafermiş gibi gösterilir ve sistem tarafından bir şekilde geri alınır. Fransa’da sokaklar ateşe verilmiş, arabalar yakılıyor, bankalar taşlanıyor evet bunlar politik aksiyonlar Ulrike’nin dediği gibi.

işte kapitalizm budur. işte sistem budur. işte kapitalist sistemin devlet yapısı budur.

Yazıyı yazmama neden olan Fransa’da yaşayan bir arkadaşımın yaşananları anlatması ve Macron’un bu direnişler karşısında gidebileceği yolundaki düşünceleriydi. Ben burjuvazi için Macron ve siyasilerin bir değerinin olmadığını, gerekirse toplumsal muhalefeti susturmak için hükümetin istifasını bile isteyebileceklerini, yerine bu yasaları alıştıra alıştıra uygulatabilecekleri başka lider ve hükümetleri getirebileceklerini, belki biraz geç de olsa burjuvazinin çıkarlarını koruyacak yasaları çıkaracaklarını söylemiştim.

Sonuç olarak; mesele sistemde yatar. Devlet ister Fransa’daki gibi burjuva demokrasisi olsun ister bizdeki gibi olsun fark etmez. Ancak yarına dersler çıkararak, sınıfa karşı sınıf mücadelelerinin hayata geçirilmesiyle kapitalizm ve onun devlet sistemine karşı her alanda mücadele etmekten başka çare yok. Bugün Fransa’dan yansıyan fotoğraflar bunun örnekleridir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa