24 Mart 2023 04:51

Fransa’da sınıf savaşı

Fransa'da emeklilik düzenlemesine karşı düzenlenen eylem

Fotoğraf: @UniteCGT/Twitter

Paylaş

Fransa’da 10 Ocak’tan beri ülke genelinde emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı verilen mücadele dün bir kez daha doruk noktasına ulaştı. Avrupa’nın değişik ülkelerindeki işçilerin, sendikaların gözü kulağı da haftalardır Fransa’da...

Bugüne kadar yapılan genel grev, gösteri ve mitinglerde milyonlar sokağa çıktı. Denilebilir ki, her eylem bir öncesinden çok daha güçlü ve etkili oldu. Fransa işçi sınıfı sermayenin bu büyük saldırısını püskürtmek için örnek bir mücadele sürdürdü.

Buna rağmen, sermayenin has temsilcisi Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, meclisi bir yana bırakarak Anayasa’nın 49.3 maddesini devreye koyarak, emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkaracak yasayı yürürlüğe koymak için adım atmaya kararlı.

Macron çarşamba günü, halkın, işçi sınıfının tepkisini yatıştırmak için öğlen saatlerinde katıldığı TF1 und France 2’nin ortak yayınında emeklilik reformunun “Yıl sonuna kadar yürürlüğe gireceğini” ifade etti. Muhalefet partilerinin Anayasa Mahkemesinde yaptığı başvuruları bekleyeceği, bu nedenle “yıl sonu” dediği anlaşılan Macron, protestolara karşı daha sert tutum alacağının da mesajını verdi. Dolayısıyla, bundan sonraki protestolara karşı polisin tutumunun daha sert olacağını, sermaye cephesinden işçi sınıfına karşı verilen mücadelenin giderek “barikat savaşı”na dönüştürüleceği anlaşılıyor.

Halkın yüzde 75’inin açıktan reddettiği emeklilik yaşının yükseltilmesi, tam emeklilik için çalışma süresinin artırılması için Macron’un sermaye için tüm gücünü ortaya koyduğu söylenebilir. Bu temelde, cephenin önüne sürdüğü Başbakan Elizabeth Borne de gözden çıkarılmış durumda. Basında, tepkileri yatıştırmak için görevden alınabileceği ileri sürülüyor. Macron’un kendisi ise 2027’deki seçimlerde bir daha aday olmayacağı için dört yıl boyunca, başta Fransız sermayesinin 1995’ten bu yana en büyük hayali olan emeklilik yaşını yükseltme olmak üzere birçok saldırının altına imza atarak tarihe geçme niyetinde.

Almanya’da n-tv’nin aktardığına göre, Macron katıldığı televizyon programında bir kez daha “emeklilik reformu”nun halkın refahı için yapıldığını, Avrupa’nın birçok ülkesinde emeklilik yaşının Fransa’dan yüksek olduğunu, bu nedenle tepkilere anlam vermediğini ifade etti.

OECD tarafından verilen bilgilere göre Avrupa’da 2020 itibariyle emeklilik yaşı erkeklerde Litvanya’da 59 ile en düşük Almanya’da 63.7 ile en yüksek. Birçok ülke aşamalı olarak emeklilik yaşının 67’ye, hatta 74’e (Danimarka) yükseltilmesi gündemde. Demografik değişim, insan ömrünün uzaması, sermayenin insanları daha fazla çalıştırma isteği sınırsız. Emeklilik ile mezar arasındaki süreyi kısaltmak sermayenin başlıca amacı.

Bu nedenle, emeklilik yaşının düşük olduğu ülkelerde yaşı yükseltme yerine, yaşın yüksek olduğu ülkelerde düşürme mücadelede asıl hedef olmalı. Zira milyonlarca emekçi, emekli olduktan sonra çalışma koşulları nedeniyle yakalandığı hastalıklardan ötürü geri kalan ömrünü hastane, ev ve yaşlılar yurdu arasında yoksulluk içinde geçiyor. Yıllarca çalışmanın karşılığı asıl olarak ya yaşlılıkta yoksulluk ya da kısa sürede öbür dünyaya yolculuk oluyor.

Emeklilik kasasındaki açık gerekçesiyle emeklilik yaşını adeta darbe yöntemiyle yükselten Macron, sendikaların en fazla kazanan tekellerden çok daha fazla vergi alınması talebine ise yıllardır kulak tıkıyor. Fransız silah tekelleri, Ukrayna savaşıyla birlikte rekor kârlar yapmaya başladı. Sadece “Thales tekeli geçen yıl kârını yüzde 15 arttırarak 1.9 milyar avroya çıkardı.” (Handelsblatt, 13.03.23)

Silah tekelleri ürettiklerini asıl olarak Fransız ordusuna satıyorl. Bu nedenle “savaş ekonomisi”nden söz eden Macron, askeri harcamaları üçte bir arttırarak, 413 milyar avroya çıkarmayı hedeflediğini de bir süre önce ilan etti.

Ekonomisi Fransa’dan büyük Almanya’nın 100 milyar avroluk “özel fon”un yanı sıra yıllık 70 milyar avroluk bütçe hedefiyle kıyaslandığında, Macron’un ne denli pervasız olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Anlaşılan o ki; Macron görevinin son döneminde sadece emeklilik yaşını yükseltmeyi değil, aynı zamanda askeri gücü artırarak Fransa’nın emperyalist çıkarlarının askeri güçle korunması için de elinden geleni yapacak. Keza, mevcut burjuva demokrasinin sınırlandırılması da hedefleri arasında. Önemli konuların meclise takılmadan karara bağlanmasını savunuyor. Yani, halkı dinlemediği gibi meclisi de devre dışı bırakmak istiyor. Meclisin bu türden yasalar üzerinde daha basit tartışmalar yapması gerektiğini, yakında gündeme getirilecek Göç Yasası’nda da benzer bir uygulamayı savunuyor.

Gelişmeler Fransız sermayesinin bundan sonra zor ve şiddet üzerinden sendikalardan başlayarak işçi sınıfını bölüp parçalama ve marjinalleştirme yoluna başvuracağını gösteriyor. Daha önce “Sarı Yelekliler” hareketi bu şekilde önce etkisizleştirilmiş, sonra dağıtılmıştı. Ancak bu sefer işi o kadar kolay olmayacak gibi görünüyor. Çünkü, işçi sınıfı sınıflar mücadelesinde bir mevziyi kaybetmekle karşı karşıya olduğu bilinciyle hareket ediyor. Sadece kendisi için değil, dünya işçi sınıfı için bir mücadele sürdürüyor.

Güçlü bir uluslararası dayanışma bu nedenle çok önemli.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa