25 Mart 2023 04:26

IŞİD’in içinde!

Fotoğraf: Asi filminden bir sahne 

Paylaş

Avrupa’da kökleri Müslüman ülkelere dayanan gençlerin, özellikle de Suriye savaşından sonra, hızla radikalleşmesi ve İslami örgütlere katılmasına dair anlatılar sinemada daha sık karşımıza çıkar oldu. Jean-Pierre ve Luc Dardenne kardeşler, Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü kazandıkları “Genç Ahmed” filmiyle hızla radikalleşen ergen bir oğlan çocuğunun dünyasına odaklanmışlardı. Bu kez bir başka ikili Adil El Arbi - Bilall Fallah benzer bir tema ile çıktılar seyircinin karşısına. 2015’te çektikleri “Black” ile övgüler alan, “Patser” ile yola devam eden ve 2020’de “Bad Boys for Life” ile Hollywood’un kapılarını aralayan ikili, televizyona da sıklıkla içerik üretiyorlar.

Arbi ve Fallah, geçen hafta salonlarda gösterilmeye başlanan “Asi” (Rebel) ile yeniden Belçika’ya dönüyorlar. Senaryoda da imzası olan ikili, babalarını kaybetmiş, anneleriyle birlikte yaşayan iki erkek kardeşe odaklanıyor. Yirmili yaşlarındaki Kamal, motor tutkunu, uyuşturucu kullanan ve satan, biraz da kaybolmuş bir gençtir. Kardeşi Nassim ise daha onlu yaşlarının başındadır ve uyum sorunları yaşamaktadır. Anneleri Leila, bir yandan çalışmak, bir yandan da ailesini bir arada tutmak zorundadır. Ancak Kamal’i kontrol etmek zordur. Başı polisle derde girince Laila onu evden kovar. O da içindeki boşluğu doldurmak için Suriye’ye insani yardım gönüllüsü olarak gider. Film, 2012-15 tarihleri arasında Suriye’ye giden Avrupalı gençlerin hikayelerinden hareketli inşa edilmiş.

Kamal ilk başlarda insanı yardım için çalışsa da bulunduğu kentin IŞİD tarafından ele geçirilmesiyle bir tercih yapmaya zorlanır ya örgüte katılacak ya da öldürülecektir. Örgüte katılmak zorunda kalan Kamal, propaganda videoları çeker. Bu sırada örgütün Avrupa kolu kardeşi Nassim ile temas kurmuş, abisi üzerinden onu kafa kola almaya başlamıştır. İlk oğlundan umudu kesen Leila, küçük olanı kurtarmak için harekete geçer.

“Asi”, özellikle Kamal’ı takip ettiği bölümlerde o dönemlerde de çokça yazılıp çizilen sosyolojik analizlerin izini takip ediyor. Özellikle Avrupa’dan giden militanların motivasyonu inanç gibi görünse de aslında bir boşluğu doldurmak, yok sayıldıkları bir yerden gidip başka bir yerde kolayca güce ulaşmak olduğunu göstermekte hayli mahir. IŞİD’in bir yağma ve suç makinesi olarak kurulduğunu, işleyişinin inceliklerini iyi gösteriyor yönetmenler. Avrupa’da IŞİD adına faaliyet yürütenlerin motivasyonunun da inanç değil para olduğunun altını çiziyor örneğin. Özellikle çatışma sahnelerinde hayli güçlü bir atmosfer inşa ediliyor, seyirci o sertliğin içine davet ediliyor.

Suriye’de geçen bölümleri Ürdün’de çekilen filme dair bir noktanın daha altını çizelim. IŞİD’in propagandaya verdiği önem! Savaş sırasında internet üzerinden yaydıkları videoların büyük bir kısmının prodüksiyon olduğuna da dikkat çekiyor yapım. Prodüksiyon derken gerçek değil anlamında söylemiyorum. Ama bir infaz sahnesi için setler kuruyorlar, onu daha vahşi hale getiriyorlar vb. Son olarak hikayenin ağırlığını bir nebze olsun azaltmak, seyirciye nefes almak için araya müzikal bölümler serpiştiriyor yönetmenler.

Bütün son “sonraki” gelişmelerin iyiliğine rağmen daha en başta akamete uğruyor fakat anlatı. Kendi adıma Kamal’ın motivasyonlarına ikna olamadığını belirtmeliyim. Yönetmenlerin daha önce “Black”te de birlikte çalıştıkları Aboubakr Bensaihi karakteri çok yukarılara taşısa da en başta yani daha Brüksel’deyken içinde olduğu ruh haline, bu durumun onu Suriye’ye sürüklemesine ikna olmak zor. Bu belki, Kamal gibi gençleri, o sosyal çevreyi bilenler için kolay anlaşılabilir bir durumdur ama bizim için durum biraz karışıyor açıkçası.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa