26 Mart 2023 04:50

Anayasa, yasa, hak, adalet tanımayan keyfiyet rejimine ‘hayır’ demenin seçimi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan temel atma töreninde

Fotoğraf: Emin Sansar/AA

Paylaş

24 Mart, partilerin hangi ittifakın çatısı altında seçime gireceklerini gösteren protokolleri YSK’ye vermelerinin son günüydü.

Milet İttifakı altılı masa partileri; Sosyalist Güç Birliği TKP, Sol Parti ve TKH; Emek ve Özgülük İttifakı ise Emek Partisi, Türkiye İşçi Partisi ve Yeşil Sol Parti tarafından imzalanan protokollerini YSK’ye sundular.

“AKP’nin 20 yıllık günahına ortak olmayacağız. Seçime müstakil olarak gireceğiz” diyen Yeniden Refah Partisinin (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan ise ittifak protokollerinin YSK’ye verilme süresinin bitmesine bir saat kala Cumhur İttifakına katıldıklarını açıkladı.

Erbakan’ın Yardımcısı Bayram Sakartepe bu son andaki katılımı, “14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde vatanımızın ve milletimizin âli menfaatleri için Yeniden Refah Partisi olarak Cumhur İttifakına katıldık” diyerek açıkladı. Demek, iki gün düşündükten sonra AKP’nin 20 yılık günah treninin son vagonuna yetişmek istemişlerdi!

Böylece Erdoğan, Cumhur İttifakı çatısı altında MHP ve BBP gibi en şoven milliyetçi partiler ile AKP, HÜDA PAR ve YRP gibi Taliban’ın Türkiye versiyonu partileri bir araya getirerek, Türkiye’nin siyasi tarihinin en gerici güçlerinin bir araya geldiği bir ittifak oluşturdu!

Burada açıkça söyleyebiliriz, bugün oluşan Cumhur İttifakı, Türkiye tarihinin en gerici güçlerinin bir araya geldiği ittifaktır!

DEPREMZEDE, ERDOĞAN’IN ‘BANKA KREDİSİYLE KONUT’ VAADİNİ YEMİYOR

Cuma günü, yanına ortakları Bahçeli ve Destici’yi de alarak İskenderun’a giden Erdoğan, kalıcı deprem konutları ve İskenderun Devlet Hastanesinin temel atma törenini seçim mitingine dönüştürdü.

Bilim ve mühendislik çevrelerinden gelen, kalıcı konutların inşaatına gerekli ön inceleme ve öteki teknik hazırlıkların yapılmasından sonra başlanması gerektiği uyarılarını umursamamaya devam eden Erdoğan, “Onların keyfinin gelmesini mi bekleyeceğiz?​” diyerek kalıcı konutların temelini attı! Ancak bilim çevrelerinin itirazlarını yaşadıklarıyla birleştiren depremzedelerin, seçim mitingine dönüştürülen İskenderun’daki temel atma törenine pek itibar etmedikleri görüldü. Bu yüzden alan “Emirle getirilen” memurlar ve belediye çalışanlarıyla doldurulmaya çalışıldı.

iktidardan gitmeden önce yandaş müteahhitlere ihale dağıtımını tamamlamaya çalışan tek adam yönetiminin, kalıcı konutları banka kredisiyle satmaya kalkması, elbette depremzedeler nezdinde kabul görmüyor. Özellikle de Kılıçdaroğlu’nun, “Kalıcı konutları beş kuruş almadan depremzedeye teslim edeceğiz” biçimindeki vaadi de Erdoğan’ın kalıcı konutlar üstünden yürütmeye çalıştığı kampanyayı boşa düşürmüş görünüyor.

İskenderun’da seçim mitingine dönüştürülen kalıcı konutların temel atma töreninde, alana girmeyen ama dışarıdan izleyen depremzedeler, “Önce 10-15 bin TL’lik deprem yardımını versinler” derken “Depremzedeye yardım için toplanan bağışlar ne oldu?​” gibi sorular sorarak tören bitmeden dağıldılar.

Depremzede, banka kredisiyle kendilerini 20 yıl borçlandırarak konut satıp müteahhitlere milyarlar aktarmayı amaçlayan Erdoğan’ın kalıcı konut vaadini yemiyor artık!

CUMHUR İTTİFAKI ANAYASA, YASA, ADALET TANIMIYOR!

2017’de yapılan ve YSK’nin açıkça yasaya aykırı olarak, “Arkası mühürlü olmayan oyların da geçerli sayılacağı”nı ilan eden kararıyla şaibeli hale gelen referandumla yapılan Anayasa değişikliği ile yürürlüğe sokulan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” rejimi ve onun lideri Erdoğan, o günden beri Anayasa, yasa, teamül… tanımıyor.

Bu Anayasa, yasa, teamül tanımazlığın son örneklerini, girdiğimiz seçim sürecinde açıkça görüyoruz.Bunların başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:

1) ‘Diploma yok’luğu, yüzyılın skandalı olma yolunda: Cumhurbaşkanı olmanın şartı olan, “Yükseköğrenim yapmış olma şartı.” Erdoğan’ın şahsında yaklaşık 10 yıllık bir tartışma. Bu tartışma, Eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın, “YÖK Başkanı olduğum dönemde Erdoğan’ın diplomasını her yerde arattım. Kayaya çarptım. Arkadaşlar, hiçbir yerde tek bir kayıt yok’ dediler” diyerek, “diploma yokluğu”na yeni bir boyut kazandırdı. Öyle görünüyor ki, “Erdoğan’ın diploması var mı yok mu?​” tartışması, bir “diploma tartışması” olmayı geçip “yüzyılın skandalı” olarak siyasi tarih derslerinde okutulacak bir konu olmaya doğru yol almaktadır!

2) Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı Anayasa’ya aykırı:

Anayasa’nın 120. maddesinin, açıkça “Bir kişi iki kereden fazla cumhurbaşkanı seçilemez” demesine ve birkaç yandaş dışında tüm hukuk insanlarının “olamaz” itirazlarına karşın Erdoğan üçüncü kez cumhurbaşkanı olmak için YSK’ye baş vurdu. Eğer YSK herkesi yanıltarak adaylığını reddetmezse Erdoğan, açıkça Anayasa’ya aykırı olmasını umursamadan üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olacak!

3) Erdoğan her tür seçim yasağından muaf olarak seçime katılacak:

Bir yıl önce yapılan seçim yasası değişikliğiyle partili cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulması, devletin bütün imkanlarını serbestçe kullanmasının önünü açmıştır. Yani Erdoğan, devletin tüm olanaklarını kullanırken rakipleri seçim yasası gereği hiçbir devlet olanağını kullanamayacak. Bu da “adil bir seçim”in bütün dayanaklarının berhava edilmesi anlamına gelmektedir.

4) 18 “küçük Erdoğan” da seçim sahasında olacak:

Erdoğan’ın bütün bakanların (17 bakan) ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın milletvekili seçiminde aday gösterileceğini açıklamasıyla yeni bir tartışmamız daha oldu. Çünkü, Seçim Yasası’na göre, İş Yasası kapsamında çalışmayan tüm kamu görevlilerinin, devlet memurları gibi, seçim süreci resmen başlamadan (16 Mart 2023) görevlerinden istifa etmeleri gerekmektedir. Bakanlar da seçilmiş olmadıkları ve İş Yasası’na göre istihdam edilmediklerine göre 16 Mart 2023’ten önce istifa etmeleri gerekirdi. Ancak öyle olmadı. Çünkü Erdoğan bakanlarını milletvekili adayı yapacağını 22 Mart günü açıkladı. Öyle görünüyor ki, Erdoğan bu konuda “Anayasa ve yasalar ne diyor”u umursamadan hem bakanları seçim gününe kadar görevlerinde tutacak hem de onları birer “küçük Erdoğanlar” olarak seçim meydanına salacak! Yani seçim meydanlarında bir tane Erdoğan 18 tane de “küçük Erdoğan” göreceğiz!

Bu tutumunu nereye kadar vardıracağını söylemek zor. Ama onun elinden gelen ne varsa hepsini yapmaktan imtina etmeyeceğini söyleyebiliriz. Onu sınırlayacak, yapacaklarını etkisiz kılacak, hatta onun aleyhine çevirecek olan, halkın tepkisi olacak!

Bu tepki bir boyutuyla seçim sürecinin sonunda sandığa da yansıyarak keyfi yönetime dur diyecek!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa