Özgürlük düşleri
Fotoğraf: MA
Şahsen bu seçime dair değil bizim düşlerimiz.
Ne en yakın temas içerisinde olduğumuz Avrupa’da esiyor özgürlük rüzgarları, ne de memleket dahilinde devrimci demokrat güçlerin estirdiği rüzgar sonuç alıcı kuvvette. Yine de bu dünyada var ne varsa, özgürlüğe dair umutlanacak.
Her 10 yılda bir denir ya darbe dönemleri için, demokrasi istemleri konusunda da öyle. Önceki darbe dönemlerini aşma niyetiyle bezeliyken ve sloganlarda, vaatlerde “insan hakları bakanlığı” ve “Karakolların camdan olması” varken, bugün böyle somut ve işte geliyor özgürlük diyebileceğimiz bir program yok. Ne Avrupa’da esiyor bu tür özgürlük rüzgarları ne de Türkiye’de…
Çok karamsar bir değerlendirme oldu biliyorum. Fakat durum çeşitli dayanışma örneklerini de değişik formlarda getiriyor. O yüzden dayanışmayı yaratmak, ona ulaşmak, haberdar olmak, haberdar etmek lazım. Nitekim bunun için sadece merkeze yoğunlaşmadan vazgeçmek lazım. Yerelde, bölgelerde, tek tek şehir, kasaba, köylerde, merkez kilometre mesafesi olarak değil, “Arap atlarının yakın etmesi” gibi “ırağı”, elleri buluşturmak lazım.
Yıkılan bir bölge var, Türkiye coğrafyasında 11 ilden yüzlerce köyden bahsediyoruz. Deprem olgusu var. Yaşanan travma. Kolay değil. Kader miydi? Hayır. Tamamen izlenen insan yerleşimlerine ilişkin insan eliyle oluşturulmuş politikalarla ilgilidir bu durum. Halk ders çıkaracaktır. Politikacılar ne yapacak, bilemiyorum.
1963 yılında İnönü tarafından imzalanmış bir Ankara Antlaşması vardı. Avrupa Ekonomik topluluğu ile. Ben o zamanlar 10 yaşında bir çocuktum. Şimdi 70 yaşıma geldim. Tek bir gün özgürlük, tek bir gün demokrasi görmedim bu coğrafyada. Ben görmediğim gibi, çocuklarım da göremedi.
Benim kuşağım da başaramadı yani.
Darbeler ülkesinde elbette özgürlük düşleri de eksik olmayacak. Her dönemde de en sıkışık anlarda o şarkıları söyleyenler vardı, var olacak.
En zor, sıkışık anlarda, ve her zaman ilk önce, cezaevleri duvarlarının ötesinde sloganları duyardık. Hâlâ da öyle. Bir de anneleri, kadınları kaydetmek lazım. Asla vazgeçmeyen.
Bence yüzümüzü onlara çevirmek lazım. Kadınlar ne diyor? Anneler ne diyor, ona bakmak lazım. Çalışan sınıflara bakmak lazım. İğneyle kuyu kazar gibi, sabırla dayanışma ağlarını örenlere bakmak lazım.
Gençlik dönemimde Germinal’e uzanmıştım. Tohuma. Ne büyük bir mücadele vermiş işçi sınıfları. Emil Zola’yı hatırlamak lazım. Bugün de okumak lazım. Moral bulmak lazım. Büyük insanlık nerelerden geçmiş, gelmiş. Birisi bana hatırlatsın. “Karamsarlığa yer yok hemşehrim!” Minnettar olurum.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21