Hodri meydan
Fotoğraf: Evrensel
Bu hafta 6 Nisan Perşembe günü Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyini görevinden alma davası var. Aslında davanamede TTB Merkez Konseyi Başkanlığı üyeleri ve başkan olarak benim görevden alınmamız gerektiği belirtiliyor. Tahmin edeceğiniz gibi tutuklanmamı sağlayan iddianameyi hazırlayan savcı bu. Tanı, ön tanı ayrımını yapamayan, Sibel Tekin’in karanlıkta işe gitme üzerine hazırladığı belgeseli karanlıkta çekilemez diye damgalayıp tutuklama talebinde bulunan kişi. Keşke 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nu inceleseymiş, inceleyip anlasaymış. Olmamış! Türk Tabipleri Birliğinin Merkez Konseyi var, üyeleri de var ama Merkez Konseyi Başkanlığı üyeleri diye bir yapılanma söz konusu değil. Seçimlerde merkez konseyi üyesi olacak 11 kişi seçiliyor, onlar da kendi arasında başkanını ikinci başkanını genel sekreterini seçiyor. Başkanlık ayrı seçilen bir konum değil, ancak savcımız diğer üyelerin adını öğrenmek için dahi çaba sarf etmeden benim başkanlıktan alınmam ve başkanlığın üyelerinin de bana eşlik etmesine ilişkin görüş bildiriyor.
Geçen hafta Twitter’da tesadüfen hakkımda yapılmış bir video haberi izledim. Video Mısırlı bir gazeteci tarafından hazırlanmış. Ev baskınında arama sırasında yapılan kaydın sunulduğu videoda birçok gerçek dışı beyanın ötesinde Türk Tabipleri Birliğinin seçimlerine dair de yalanlar ya da en hafifinden çarpıtmalar var. Ev araması sırasında yapılan video çekiminin bir hak ihlaline uğrama iddiası karşısında delil olarak kaydedildiği bu Mısırlı gazetecinin ağzından ifade edilmiş olsa da çekimin canlı yayın olarak televizyon kanallarında paylaşılmasının hem özel hayatın gizliliği hem de masumiyet karinesinin ihlali anlamına geldiğinden hiç söz edilmiyor. Tabii Türkiye’deki televizyon kanallarında da bu video canlı yayımlanmış, bu durum hepsi için ayrı bir dava konusu ancak çekimin bu kanallarla paylaşımını yapan ve paylaşılmasına izin veren sorumluların da o davalardan nasibini alacağını hatırlatayım yeri gelmişken.
Mısırlı gazetecinin videosunda dikkatimi çeken Türk Tabipleri Birliği ile ilgili yalan ve çarpıtmalar, bunların Mısır’da dahi gündeme getirilmesiydi. Hem tutukluluk sürecim hem de Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin görevden alınma davasında ülke içindeki desteğin ötesinde uluslararası desteğin de çok kapsamlı olduğu ve dünyanın dört bir yanından meslek örgütlerinin yanımızda durması pek hoşlarına gitmemiş olsa gerek ki, onlar da Mısırlı bir gazeteciye böyle bir haber hazırlatmışlar. Oysa bu çabaların ve yalanların işe yaramadığını biliyor olmalılar. Ne kimse evimden cephanelik çıktığına inandı, ne de Türk Tabipleri Birliğinin amacı dışında faaliyet yürüttüğüne.
Türk Tabipleri Birliğinin 70 yıldır yaptıkları ortadadır. Son dönemde yaşanan depremlerin acısını sarmaya çalışırken bir yandan da deprem bölgesinde çalışmalarımızı bir kenara koyup duruşmalara gelmek zorunda kaldık. Türk Tabipleri Birliği halk sağlığını koruma, etik ilkeleri koruma ve geliştirme, meslektaşlarının çalışma ortam ve koşullarını iyileştirme amacını yerine getirmeye devam ediyor ama gerçek dışı iddialarla davalar yaratıp amacı dışında faaliyet yürütenlerin kimler olduğunu da herkes gayet iyi görüyor. Türk Tabipleri Birliği çalışmalarını kimin engellemeye çalıştığını, neden engellemeye çalıştıklarını da... Deprem döneminde bu kadar ağır acılar yaşanmış ve sağlık kurumları bunca ağır hasar almışken sağlıkta piyasa koşullarını pekiştirmek ve sağlık çalışanlarını daha da güvencesizleştirmek için yangından mal kaçırır gibi komisyona getirdikleri yasa tasarısıyla meslek örgütümüzün varlığını sürdürmesinden duydukları rahatsızlığın nedeni de bir kez daha açığa çıkıyor. Bizler Türk Tabipleri Birliğinin emek ve gönül verenleri olarak her yerdeyiz, acıların yaşandığı yerde acıları sarmak için, haklarımızın gasbedildiği yerde o gasbı önlemek adına, adaleti tesis için duruşma salonlarında. Geçen duruşmanın öncesinde yaptığımız basın açıklamasında, “Bizim yaptıklarımızı yapabileceklerse hodri meydan” demiştim. Tekrar edeyim! Biz dayanışmadan aldığımız güç ve haklı olmanın güveniyle mücadeleye devam ediyoruz, nerede olursak olalım. Tabii ki bir gün öncesinde depreme ilişkin gene büyük emeklerle hazırlanmış olan ikinci ay değerlendirmemizi paylaşıp, 6 Nisan’da da hep birlikte mahkemede olacağız. Bekleriz!
- İnadına tanıklık 05 Aralık 2024 04:41
- Çetelere bütçe 21 Kasım 2024 04:59
- Büyümeden annen sana, ölüm alacak 14 Kasım 2024 04:42
- Bu zamanda hekim olmak 07 Kasım 2024 04:43
- İnsan hakları mücadelesine devam 31 Ekim 2024 04:43
- Çeteler kol geziyor 24 Ekim 2024 04:43
- Kimi, niye aşağılıyoruz? 17 Ekim 2024 04:34
- Şiir yazmanın sorumluluğu 03 Ekim 2024 04:43
- Siyah çöp torbasına atılan insanlığımız 26 Eylül 2024 04:45
- Sistematik işkence 19 Eylül 2024 04:41
- Narin bir çocuk 12 Eylül 2024 04:43
- Savaş hesabı 05 Eylül 2024 05:26