Operasyoncular

Süper Lig’in ilk üç sırasında yer alan takımların yöneticileri (zaman zaman teknik direktörleri de) sürekli olarak, Futbol Federasyonu ile MHK’nin kendilerini engellemeye yönelik operasyon tezgahladığını iddia ediyor. Eskiden sadece puan kaybettikleri maçların ardından bu tarz açıklamalar yaparlardı, artık galip geldikleri maçlardan sonra da zırlıyorlar. İşin içine tehdit ve şantaj gibi iğrençlikler katmayı da eksik etmeden üstelik.

Ellerinde sanki dile getirdikleri iddiaları doğrulayacak birtakım belgeler ya da kanıtlar varmış gibi heyecanlı konuşuyorlar ama sonuçta hiçbir zaman somut bir sorumlu ortaya koyamıyorlar.

İlla bir tezgahtan söz edilecekse, hakemleri baskı altına almak amacı güden bu tarz açıklamalardan ala tezgah mı olur?

Tabii akıllara bir de şu soru geliyor. Üçü de isyan ettiğine göre karanlık güçler acaba kimi şampiyon yapmak istiyor? Bunu da bir zahmet açıklayıverseler ya. Onca şeyi ayrıntısıyla bilip de bunu bilmemeleri tuhaf ve iddialarının inanılırlığını zedeliyor.

Yıllar boyunca, “Konuşursam ortalık yıkılır”, “Hele sezon sonu gelsin, o zaman her şeyi açıklayacağız” şeklinde atıp tutan kişileri çok gördük. Lakin bugüne kadar, ne kayda değer bir bilgi açıkladılar, ne de ortaya iddialarını kanıtlayacak bir belge koyabildiler.

Bir yandan hak, adalet, şeref gibi kavramları dillerinden düşürmezlerken diğer yandan şantajla, tehditle hedeflerine ulaşmaya çalışmaları tam bir ironi. Cüretkarlıklarını kuşkusuz, kendilerini sorgusuz sualsiz desteklediklerini varsaydıkları milyonlarca şuursuz taraftardan alıyorlar…

Bazı hakem kararlarını kendilerine yönelik operasyonun kanıtı gibi sunmaları, oyunun kültüründen ve bilgisinden ne kadar uzak olduklarının göstergesi.

Hakemlik bir meslek. Eğitimi var, kitabı var, pratiği var. Tüm bu elde edilen birikimlerin sonucunda hakemlerin yoruma dayalı olarak verdiği kararlar da var. İşin içine yorum girince bazı kararlar “bence” diye başlayan cümlelerle sonsuza kadar tartışılabilir. Nitekim hakem kararları üzerinden boş boş gevezelik ederek televizyonlarda saatlerce süren programlar yapabiliyorlar. O programlarda bir pozisyonu farklı açılardan belki 20 kere izledikleri halde ortak görüşe varamayan yorumcuları görüp de hiç ders almıyor mu bu yöneticiler?

Aslında her takım bazı hakem kararları üzerinden kendisiyle ilgili bir mağduriyet hikayesi çıkarabilir. Çünkü oyunun doğası gereği her takımın aleyhine hakem hataları oluyor. Ayrıca bir takımın aleyhine olan hata, diğer takımın lehine olan hata anlamına gelir. Ama bizim kulüplerimiz lehlerine yapılan hakem hatalarını asla gündeme getirmez. Hak, adalet, onur, ahlak üzerine ahkam kesenlerin işlerine yarayan hakem hataları karşısında dilsizi oynamaları ne büyük bir yüzsüzlük.

Her şey bir yana “üç büyüklerin”, aleyhlerine en az, lehlerine en çok hakem hatası yapılan kulüpler olduğu gerçeği inkar edilebilir mi?

Hakemlerin işlerini son derece zorlu psikolojik şartlar altında yapmak zorunda bırakıldığı da unutulmamalı. Sürekli olarak, saha dışında yöneticilerin, tribünlerde taraftarların, saha içinde ise oyuncuların baskı yaratma amaçlı tacizlerine maruz kalıyorlar. Medya da, yöneticilerin hedef gösterici açıklamalarını, taraftarların küfürlerini, futbolcuların sahtekarlıklarını görmezden gelerek -hatta zaman zaman teşvik ederek- kulüplerle kurduğu kirli çıkar ilişkisinin hakkını veriyor!..

Göze alınan bunca rezillik, utanmazlık şampiyonluk için…

Futbol, devasa bir ekonomik rantın döndüğü, ranttan en büyük dilimi kapma mücadelesi çerçevesinde her türlü ahlaksızlığın fütursuzca sergilendiği, prestij yarışı görüntüsü altında ise kibrin ve komplekslerin doya doya ortalığa saçıldığı bir alan durumunda…

Federasyon en iyisi üç adet şampiyonluk kupası yaptırsın ve “Tamam kardeşim, en büyük de sizsiniz, en şampiyon da sizsiniz, ayrıca formanızı istediğiniz sayıda yıldızla doldurabilirsiniz” deyip bunlara versin. Hangi Avrupa kupasına hangi takımın gideceğini de kurayla belirlesin!..

Enfeksiyonlu mevcut futbol ortamına yakışanı bu…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et