Ekonomik yıkım ve seçimler
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Ülke tarihinin en kritik seçimlerine giderken ekonominin halk üzerindeki yıkımı sürüyor. Dünyanın tüm seccadeleri bir araya getirilse bu yıkımın üzeri örtülemez. Seçimlere gidilirken iki yıkım ülkeye damgasını vuruyor. Ekonomik yıkım ve deprem yıkımı. Depremin yıkımı deprem bölgesindeki halkı doğrudan, halkın diğer kesimlerini büyük dayanışma atağına rağmen devletin duyarsızlığı nedeniyle yıkarken, ekonomik yıkım tüm halkı aynı oranda etkiliyor ve yıkıyor.
2018’den 2023’e kadar genel olarak ürünlerde yaklaşık yüzde 500 ile 700 arası fiyat artışı oldu. Bugünlerde soğan 30 TL civarında, keza patates de soğanla yarışıyor. Bu iki ürün halkın yaygın olarak yemeklerde kullandığı gıda maddesi. 210 gr ekmeğin fiyatı ise ortalama 5 TL. Etin yanına ise zaten yaklaşılamıyor, kg. fiyatı türüne göre 500 TL’ye kadar çıkmış durumda. Süt son bir yılda yüzde 113 zamlanırken, dana eti son üç ayda yüzde 59 zamlanmış durumda. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı 50.52. İTO’nun açıkladığı yıllık enflasyon yüzde 80 civarındayken, bağımsız araştırmacılardan oluşan ENAG’ın açıkladığı rakam ise yüzde 112. Halk çareyi borçlanmakta buldu. Olanağı olanlar kredi kartları ile borçlanıyor. Tüketici kredileri yüzde 57 artış gösterdi ve kurumların ve vatandaşların toplam kredi borçlanmaları 2022’de 5 trilyon 461 milyar 657 milyon TL iken 2023’te 8 trilyon 357 milyar 856 milyon TL oldu.
Emekçi halk kitlelerini sadece enflasyon ve fiyat artışı vurmuyor. Emeğin milli gelirden aldığı pay son iki yılda yüzde 38’den yüzde 25’e düştü. Bankaların ve büyük tekellerin ise kârları dev adımlarla ilerledi. Sadece bankaların kârı son zamanlarda 450 milyar TL’yi geçti. İlgili bakan ekonominin ne kadar iyi olduğunu kanıtlamak için “İhracat rekoru kırdık” açıklaması yaparken gözler böylesi durumlarda doğal olarak her zaman olduğu gibi ithalat rakamlarına dönüyor. Mart ayında ihracat 23 milyar 596 milyon dolar, ithalat ise 32 milyar169 milyon dolar olmuş. Yani dış ticaret açığı mart ayında 8.6 milyar dolarla rekor kırmış. Son on iki ayın açığı ise 52 milyar dolar.
Ülkenin borçluluğu ise tam bir felaket. Ülke ödeyeceği her 100 TL için 150 TL borçlanmak zorunda. Dış borç 450 milyar doları aşmış durumda. Dövizi kontrol altında tutmak için icat edilen KKM’de ise hesaplar tutmadı ve bankaların faizde üst sınırı kaldırabilecekleri ilan edildi. “Nas var sana bana ne oluyor”dan gelinen yer burası oldu. Ülke para babaları için tam bir faiz cennetine dönüştü. Garantili kârlarla yolların, hava alanlarının, şehir hastanelerinin, köprülerin, tünellerin işletmesini yapanlara ülkenin geleceği ipotek edilmiş durumda. Buna karşın iki Trakya büyüklüğünde alan ise tarımsal alan olmaktan çıkarıldı. Uygulanan yıkıcı tarım politikaları nedeniyle tarımsal girdilerdeki artış üreticiyi tarım yapamaz duruma getirdi.
Bu rakamları uzatıp, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik yıkımın boyutlarını bütünüyle göstermek olanaklı. Ancak bir köşe yazısı sınırları içerisinde sanırız bu kadarı yeterli olacaktır. Ama asgari ücretin ve en düşük emekli maaşının açlık sınırının -11 bin TL- altında olduğunu da vurgulayalım. Ülke nüfusunun neredeyse üçte ikisi açlık ve yoksulluk -30 bin TL- sınırının altında yaşıyor. Ülkeyi ekonomik yıkıma, deprem bölgesinde halkı ölüme mahkum eden Erdoğan iktidarı şimdi şehir şehir dolaşarak halktan oy dileniyor. Sanıyor ki halkın önüne küçük kırıntılar atarak onların oyları satın alınabilecek. Elbette işi bununla bırakmıyor, ortalığa salınan resmi ve paramiliter güçlerle korkuyla sindirmeye çalışmanın adımlarını da atıyor.
Seçimlerde oylanacak olan ekonomik tablo bu, siyasi tablo ise faşizmin ve politik İslam’ın koyu karanlığıdır. İktidar, ekonomide yukarıdan aşağıya dizginsiz ve kuralsız bir soygun mekanizması kurdu. Bu düzeni ancak baskı ve terörle devam ettirebilir. Bu nedenle ülkenin en karanlık ve gerici güçleri ile anlaşmalar yapıyor, onların önünü sonuna kadar açıyor. Ancak tüm bunları boşa çıkarmak ve püskürtmek olanaklıdır. Elbette seçimlerde yeni bir iktidarın gelmesi ortamın güllük gülistanlık olmasını sağlamayacaktır. Ama emekçi halkın tüm bunları engelleyebilmek için daha uygun koşullarda mücadele etmesinin koşullarını ortaya çıkaracaktır. Emek ve Özgürlük İttifakının seçimlerden güçlü çıkması işçi, emekçi ve ezilen halkın mücadelesine moral verecek, mücadeleye daha güçlü sarılmanın yolunu açacaktır.
- Bir yoldaşa mektup-1 31 Ocak 2025 05:00
- Gelişmelerin kısa özeti 17 Ocak 2025 05:12
- 13 Ocak güçlendirilmeli 10 Ocak 2025 04:24
- Değişimin zorunluluğu 03 Ocak 2025 07:15
- 'Zaferden' işçiye düşen 27 Aralık 2024 05:25
- Seyredecek misiniz? 20 Aralık 2024 05:42
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13