08 Nisan 2023 04:50

Güneş gören kar gibi…

Görsel: Pixabay

Paylaş

Seçime gidiyoruz ve depremin ikinci ayını geride bıraktık.

Depremde yaşananları birkaç mikser kamyonuyla atılan temellerle gizleme çabaları sürse de yaşam çok farklı şeyler söylüyor. Depremin 62’nci günüde hâlâ banyo yapamayan insanların varlığı öfkemizi katlıyor. Su yok, hijyen malzemesi yok, doktor yok, ilaç yok, konteyner yok. Yokluk, yoksulluk ve acı içindeki milyonların haykırışını duyan, yok.

İktidar açtığı yaraları sarmak yerine, seçimlere endeksli bir hesap içinde hareket ediyor. Halkın durumu onların umurunda değil. Bir yandan kamplaştırmayı derinleştirme diğer yandan da baskı ve saldırıları arttırarak seçim kazanmaya bakıyorlar.

Şiddeti tırmandırmalarının başka bir nedeni yok. Daha önce birçok saldırıya maruz kalan, eş başkanları, milletvekilleri, eş belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, genel merkez, il ve ilçe yöneticileriyle on bin dolayında üyesi tutuklu olan HDP’yi kapatma davası sürüyorken diğer muhalif partilere saldırılar artarak sürüyor. HDP’den, DEVA’dan sonra saldırılar İyi Parti ve CHP’ye yöneldi. Yapan da arkasındaki güçler de sır değil.

Zira karanlığı egemen kılmak için geçmişte devreye sokulan cinayet şebekeleri akıllardadır. HDP binaları bombalandı, Diyarbakır mitingi, Adana gibi birçok il binası bombalandı. Suruç Katliamı’yla gençler katledildi, Ankara Gar Katliamı tüm tazeliğiyle içimizi sızlatmaya devam ediyor. IŞİD’in katliamlarını ve karanlıkta bırakılan, arkasındaki güçler gizlenen onca katliam ve cinayeti unutmadık.

O dönemi ve söylenenleri de hatırlıyoruz. Tarihin bir hafızası var… “Verin 400 milletvekili bu kan dursun” demeye getirdiler. Ve 7 Haziran 2015 seçimlerinde kaybettikleri iktidarı yeniden kazanmayı, o dönem dökülen kanın, alınan canların, akıtılan göz yaşının, o yeri göğü inleten feryadın, figanın içinde elde ettiler.

Her gün yeni bir parti kurşunlama olayıyla karşı karşıya kalıyorsak bunun bir nedeni olmalı… Şimdi yeniden o günler hatırlatılırcasına şiddet tırmandırılıyor. Seçim sürecini, depremde yaşananları ve hâlâ yaşanmakta olanları gizleyerek şiddet sarmalı içinde bir seçim süreci işletilmek isteniyor. Depremi bir felakete dönüştürmenin müsebbibi olduklarını gizlemek için ne gerekiyorsa yapıyorlar.

Ancak yara çok derin…

Ve bu iktidarın maharetiyle açılan derin yaralar kabuk bağlamak bir yana, yaralar için için kanarken, hesap sorma bilinci gelişiyor ve öfke büyüyor.

Nasıl unutulsun! “İmar aflarıyla” övünenler suçluyken nasıl unutulsun! Zamanında müdahale etmeyenler nasıl unutulsun! 11 ili kapsayan, 15 milyon dolayında halkı evi başına yıkılarak, can vererek direkt etkileyen ve 85 milyonu acıya boğan bu toplu katliamı unutmak, unutturmak olası mı!

Resmi rakamlara göre 50 binden fazla yurttaşımızı kaybettik. Kendi valilerinin bile “üç katı dört katı” dediği gerçeği orta yerde duruyorken bu rakamlardan şüphe duymamak olası mı?

Ancak yandaş kanallara bakınca her şey güllük gülistanlık. Onlara göre “olağan döneme geçildi.”

Saray markalı parfümlerle gerçeği ve acıyı gizleyemezler.

Unutmadan ekleyelim, AKP’liler tarafından piyasaya sürülen, cumhurbaşkanı logosu ve Erdoğan imzalı kokuların pahalı parfümlerle gerçeği karartmaları, ceset kokularını, göz yaşlarını, enkazın altındaki canları örtmeleri olası değil.

Lüks ve safahat içinde yaşayanlar diğer yandan din istismarıyla varlıklarını sürdürme çabasında oldukları da dikkat çekiyor. Önceki seçimlerde elinde Kur’an’la sahneye çıkanlar bu defa seccade ile dolaşıyorlar. Daha nelerin geleceğini tahmin etmek zor değil.

Ancak onca acıyı, açlığı, işsizliği, baskıyı, kadın cinayetini, sefaleti, yolsuzluğu, yalanı seccade ile din istismarıyla örteceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu halk gerçeği görüyor ve gereğini yapacaktır.

Hatırlanacağı gibi AKP, “3Y” vaadi ile iktidara gelmişti. Yasak, yoksulluk, yolsuzluk silinecekti. Oysa bu iktidar dönemindeki kadar “3Y” hiçbir dönem yaşanmadı. Yasakçı, baskıcı, otoriter, faşizan uygulamalar her gün daha da ağırlaştı. Hukuksuzluk egemen kılındı. Yoksulluk diz boyu. Bu iktidarda soğanın kilosu 30 TL oldu. Emekli maaşları, asgari ücret yoksulluk sınırın altında. Enflasyon dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar yüksek seyrediyor. Ev kiraları ne asgari ücretle ne emekli maaşıyla ne de işçi ücretiyle ödenebilecek durumda. Yolsuzluk desen, bu iktidar tarafından bir yönetme tarzı haline gelmiş durumda.

Yasaklar arttıkça arttı. Ağzını açanın evi basılıyor, gözaltına alınıyor. Basın, gazeteciler, yazarlar, muhalifler hedef tahtasında. Adliye koridorları, mahkeme kapılarında gerçekleri konuşanlar, yazanlar var, hapishaneler muhaliflerle dolup taşıyor. Ülkenin işçi ve emekçileri, halkları yokluk yoksulluk içinde yaşıyor. Kürtler üzerindeki baskı dinmek bilmiyor.

Dahası buna bir de okkalı “yalan” eklediler.

Goebbels’e rahmet okutacak düzeyde iş çeviriyorlar. İletişim Başkanlığı, troller ordusu, yandaş medya, kalemini ve değerlerini Saray’a teslim etmiş kalemşorlar, borazanlar gerçeği, tersyüz etmek için takla üstüne takla atıyor.

21 yıllık AKP iktidarında yapılan her şey bir tercih sorunudur. Kızılay bir holdinge dönüştürüldü, kan sattığı konuşuluyor. AFAD depremde çadır sattı, depremzedelere ulaşacak barbunya konserve sattılar. Yolsuzluk her taraftan akıyor. Yasak, yolsuzluk, yoksulluk ve yalan diz boyu.

Ancak boşuna! Gezi ruhu dolaşıyor yine… Ve yalan gerçekler karşısında güneş gören kar gibi eriyor. İktidar tükenişini engellemek için ne yaparsa yapsın, eridikçe eriyor ve Türkiye halkları, bu emek, barış ve demokrasi düşmanı iktidardan kurtulmak için birlikte hazırlanıyor.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa