Simgeye abanmak
Fotoğraf: İslam Yakut/AA
Seçim süreci kelimenin tam anlamıyla gümbür gümbür ilerliyor. Kurulmuş ittifaklara yapılan son eklemeler safları netleştirirken, temel kutuplaşma noktalarını da bir kez daha görünür kıldı. Kapalı kapılar ardında kadın bedeni üzerinden yapılan anlaşmalar, küçücük oy oranları için yapılan bakanlık pazarlıkları ortalığa saçıldı. Türkiye siyasetindeki klientalist ilişkilerin tarihsel biçimlenişi 6 Şubat depremleri sonrasında bir kez daha başrolde. Koordinatör valilerin açıkladığı enkaz kaldırma oranları ve temeli atılan konut sayıları yaklaşan seçimlere yönelik işleyen kayırma mekanizmalarının hız kesmeden işlediğinin işaretini veriyor. Bir yandan deprem alanındaki başarısızlık algısının değiştirilmesi çabası, diğer yandan orta büyüklükteki bir soğanın fiyatının 7-8 TL sınırına ulaştığı vahşi pahalılığın örtülmesi gayreti, her geçen gün simgeler üzerinden yürütülen siyasetin dozunun artmasına neden oluyor.
Bu süreçte iktidarın algı üretim mekanizmalarının çalışmaları, avını arayan aç bir kurt kıvamında, hayli yoğunlaştı. Bunun son belirgin örneği Kılıçdaroğlu’nun katıldığı bir vakıf yemeğinde kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyenlerin dileğini yerine getirirken “Seccadeye ayakkabılarıyla basması” üzerinden ortaya çıktı. Yüzbinlerce, belki de milyonlarca sosyal medya mesajında fotoğrafı paylaşılan bu “haber”(?!) şehvetle köpürtüldü; Kılıçdaroğlu’nun karşısında ve yanında yorumlar yapıldı.
İktidar yanlısı medya ve troller tarafından yoğun olarak işlenen konu, iktidarın seçim sürecindeki koz eksikliği ve seçim stratejisini üzerinde kuracağı izlekler üzerine fikir veriyor. Bu durum Erdoğan rejiminin simgesel inşa sürecini ve geride kalan haftalardaki benzer örnekleri takip edenler için sürpriz değil. Ancak, simgeye ve simgesel söyleme bu kadar kuvvetle ve kutsallıkları merkezine alarak yüklenme tercihi, seçime sayılı günler kala üzerinde düşünülmeyi, iktidarın benzer ataklarına daha yeterli olabilecek şekilde hazırlanmayı gerektiriyor.
* * *
Gündelik dilde “simgesel siyaset”, siyasal gerçekliği kendi çıkarı doğrultusunda, olduğundan farklı göstermek için kullanılan yöntemleri tanımlar. Siyasal alanda dikkati olması gerekenden başka bir yöne çevirtmeyi hedefleyen, olup biteni daha iyi ya da kötü göstermeye yarayan manevraları çerçeve içine alır. Bu tür siyaset yapılırken, terimler, sloganlar, rozetler, pankartlar, resimler, jestler, ritüel eylemler ve daha nice işaretler üzerinden örülen simgesel bir dil ile gerçekliğin yansıtılma biçimine siyasal bir kazanç elde etmek için müdahale edilir.
Siyasetin bu kulvarı, liderin yaşlı yorgun fotoğrafları yerine 10 yıl önceki enerjik karelerin seçim afişlerinde kullanılması gibi masum tercihlerden ahlaksız hilelere, kadim duyarlıkları harekete geçirici dokunuşlardan kutuplaşmaya oynayan gözbağlarına kadar geniş bir alana yayılır. Verilmek istenilen mesaj kitlenin duygularına başarıyla seslenirse, yerinde ve kıvamında kullanılırsa “simgesel siyaset”, siyasal hedeflere ulaşılmasında son derece etkilidir.
Başarılı bir simgesel siyasal manevranın olmazsa olmaz özelliklerinden birincisi yaratmayı arzu ettiği izlenimin genel ve tüm zamanlarda geçerli olduğu duygusunu yaratabilmesidir. Bir başka deyişle simgesel siyasetin marifeti, siyasetin tamamını temsil ettiğini düşündürtmesinde gizlidir. Simgeler üzerinden yapılan siyasetin ikinci başarı göstergesi, simgesel dil üretiminin asla siyasetin temel dinamiklerinin yerini tutamayacağının kanıksanmış olmasıdır. Simgesel söylemin haddini bilmesidir. İşini bilen bir siyasal stratejist, kıvamında bir simgesel siyasal adımın asla siyasal mücadelenin omurgası olamayacağını bilir ve buna uygun öneriler yapar. Simgesel adımın sihrinin üçüncü boyutu, somut durum karşısında bazen hiçbir şey yapılmamasında, tepki verilmemesinde gizlidir. Etkiye, gürültülü ve pırıltılı bir tepki vermek yerine, topa girmemektir en doğru olan. Görünmeden görünür olmanın çaresine bakmaktır.
* * *
Erdoğan rejiminin özellikle son 10 yılında simgesel adımlar artık sorumlu yurttaşlık bilinci geliştirmek, partiye bağlılığı artırmak, ortak bir tarih algısı üzerinden taraftarı motive etmek için atılmıyor. İktidarın meşruiyet zemininin çok zayıfladığı ve dar bir kayırılmış destekçi alanına sıkıştığı bir dönemde, parçalayıp bölerek ayakta kalabilmek için hayata geçiriliyor. Artık “Simgeye abanmak” iktidarın “son çare” listesinde.
“Seccadeye basma” haberi çoktan solup gündemden hızla düşmüş olsa da benzerlerinin seçimlere kadar sıkça görüleceği günlerde, karşı tarafın beklentisi doğrultusunda “koyu tepkiler” vermek yerine “görünmeden görünen” ve her topa girmeyen bir muhalif dil üzerine düşünülse daha iyi olmaz mı?
- İç ve dış siyasetin baskılar eşliğindeki dansı 26 Ocak 2025 04:50
- Yeni çözüm sürecinde tarihe düşülmesi gereken not 19 Ocak 2025 04:45
- Adı konulmamış süreci izlerken... 12 Ocak 2025 04:19
- 2025’te erdem, dayanışma ve örgütlülük biriktirmek 29 Aralık 2024 05:11
- Gündem dayatmasına karşı siyaset 22 Aralık 2024 04:40
- Başarısız devletin yıkılışı mı, yeni bir felaketin başlangıcı mı? 15 Aralık 2024 04:03
- Suriye’deki gelişmeler ve çözüm sürecinin akıbeti 08 Aralık 2024 05:14
- Baskıların haritası bize ne söylüyor? 01 Aralık 2024 04:56
- 150. Yazı - Üçüncü Mektup 24 Kasım 2024 03:01
- Biber gazını 40 yaşından sonra tadanların muhalefetini zenginleştirmek 17 Kasım 2024 04:25
- Demokrasi karşıtlığının kitlesel tabanı 10 Kasım 2024 05:26
- Ahmet Özer'in tutuklanması ve Kolombiya barış sürecinden dersler 03 Kasım 2024 04:32