10 Nisan 2023 04:30

Gerçeğin peşinde koşan gazetecilerin de yorulmamak, yılmamak gibi çok kötü huyları var!

Metin Göktepe mezarı başında anılıyor.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü’nün 26’ncısı bugün yapılacak bir etkinlikle sahiplerini bulacak.

Gazetemizin Muhabiri Metin Göktepe’nin 8 Ocak 1996’da gözaltında polisler tarafından öldürülmesinden bir yıl sonra ilki verilen Metin Göktepe Gazetecilik ödülleri 26 yıldan beri aralıksız veriliyor.

Resmiyete bakarsanız ülkemizde sansür 1908 yılında kaldırılmıştır. Bu yüzden de 115 yıldan beri “Sansürün kaldırılmış olması” gazeteciler tarafından kutlanma(ma)ktadır!

Gazeteciler basın ve halkın haber alma özgürlüğünün az çok yürürlükte olduğu ülkelerden farklı olarak enerjilerini ve yeteneklerini sadece haberin peşinde koşmak için değil her birinin tepesine dikilmiş otosansürü aşmak, gerektiğinde de işten atılmayı, mahkemelerde süründürmeyi, cezaevine girmeyi göze alan bir “kahramanlık” olarak yapmak zorunda kalmaktadırlar.

Nitekim bugün 300’den fazla gazeteci mahkemelerde yargılanmaktadır. 41 gazeteci ise cezaevindedir. Türkiye gazeteciler için açık cezaevine dönüştürülmüş ülkeler sıralamasında ikinci sıradan aşağı düşmemektedir!

Ankara’da sıradan bir binaya sığdırılamadığı için bir gökdelene yerleştirilen ve rejimin “propaganda bakanlığı” olarak faaliyet gösteren Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve geçtiğimiz yıl çıkarılan “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” ise bu büyük açık cezaevinin simgeleri olarak toplumun gözüne sokulmaktadır.

Basın İlan Kurumu (BİK) basılı medyanın, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ise görsel medyanın başının üstünde birer Demokles Kılıcı olarak sallanmaktadır.

METİN GÖKTEPE GAZETECİLİĞİ: GERÇEĞİN PEŞİNDE KOŞAN GAZETECİLİK!

İşte bugün 26’ncısı verilen Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri de;

  • Bir yandan, “Gazeteci olunmaz gazeteci doğulur” diyen, gazeteciliğe mistik, kerameti kendinden menkul özellikler yükleyen geleneksel Cağaloğlu gazeteciliğine,
  • Öte yandan gazete merkezlerini holdinglerin plazalarına taşıyarak gazeteciliğin olmazsa olmaz en temel değerlerini tanımayan, patronlarının çıkarı ötesinde değerlere sahip olmayan holding gazeteciliğine,
  • Holding gazeteciliğinin türü olarak son yıllarda siyasileşip rejimin propaganda makinesinin merkezi olmaya evrilen yandaş gazeteciliğe karşı, medya özgürlüğünü halkın haber alma özgürlüğüne bağlayan, gerçeklerin halka duyurulması için işten atılmaktan kara listelere alınmaya, yargılanmaktan cezaevine atmaya, yeri geldiğinde karanlık güç odakları tarafından katledilmeyi de göze alan gerçeğin peşinde koşan gazetecileri teşvik etmek için verilmektedir.

Bugün bu ödülleri alan yerel ve ulusal her medya kuruluşundan gazeteci arkadaşlarımızı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Elbette ki gerçeğin peşinde koşan gazeteciler sadece bugün ödül alan arkadaşlarımız değildir. Tersine tıpkı ödülün bir sembol olması gibi ödül alan gazeteciler de gerçeğin peşinden koşan pek çok gazetecinin sembolik temsilcisidir.

Yoksa ülkemizde ilk sivil günlük gazete olan Şinasi ve Agâh Efendi’nin 1860’larda yayımlanan Tasfiri Efkâr’ından beri yüzlerce, hatta binlerce gazeteci işten kovulmaktan sürgüne, cezaevine atılmaktan katledilmeye her tür baskıya ve saldırıya karşın hep gerçekleri açıklayagelmişlerdir.

Bugün de pek çok gazeteci sadece gazeteciliği halka gerçekleri ulaştırmanın işi olarak gördüğü ve bunun gereğini yapmaya çalıştığı için işten atılıp açlığa mahkum edilmekte, yargılanmakta, cezaevine atılmakta, olmadı katledilme tehdidi altında gerçeğin peşinde koşmaya devam etmektedir.

TEK ADAM REJİMİ GERÇEKLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTEMEYECEK! ÇÜNKÜ…

Kazanmaktan umudunu kestiği için bir biçimde seçimi “götürmeyi” amaçlayan tek adam rejimi bunun için ekonomide, iç ve dış siyasette ülkeyi sürükledikleri bataklığın üstünü örtmek için seçim süreci ilerledikçe medya, özellikle de gerçeğin peşinde koşan gazeteciler üstündeki baskıyı daha da artırmaktadır. En başta yandaş medya, arkasından BİK ve RTÜK, savcılar ve partizanlaştırılmış mahkemeler, tarikat ve cemaatlere uzanan gerçek düşmanı odaklar, gerçeğin peşindeki gazetecileri hedef almada bir sınır tanımamaktadır.

“Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu olması” gibi gerçeğin peşinde koşan gazetecilerin de gerçeklerin peşinde koşarken yorulmamak, yılmamak gibi çok daha kötü huyları vardır!

Ülkemiz gazeteciliğinin 160 yılı aşan tarihini gazetecilere yakışan bir tarih yapan, bu gazeteciliği aynı zamanda gerçekleri açığa çıkarma işi olarak gören gazetecilerdir.

Metin Göktepe gazeteciliği işte bu gazetecilik anlayışını günümüzde, halklarımızın ve işçi sınıfımızın kurtuluşunun mücadelesiyle birleştiren damar olarak gazetecilik tarihimizde de bir öneme sahip olmuştur.

Halkın haber alma özgürlüğü ve gerçeğin peşindeki gazeteciler üstündeki baskılar son buluncaya kadar Metin Göktepe gazeteciliği var olmaya devam edecek.

Evrensel’in yazarları, muhabirleri… tüm çalışanları olarak halklarımıza ve işçi sınıfımıza sözümüz budur!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa