10 Nisan 2023 05:00

Seçim yaparken

Cumartesi Anneleri oturumu

Fotoğraf: MA

Paylaş

Sevgili Eren Baskın cumartesi günü #CumartesiAnneleriHikayesi diyerek 1995 yılından beri süren Galatasaray Meydanı oturmalarının, oturamamalarının, gözaltıların, yıldırma girişimlerinin tarihini hatırlatmış hepimize. O yılların başbakanı olan Tansu Çiller’i de anmış, “28 yıl önce Cumartesi Anneleri için ‘Oturur oturur giderler’ diye bir demeç veriyordu gazetelere. Sinirleri geriliyordu anneler karşısında. Her hafta polis annelerimize saldırıyor, darp ve gözaltılar ile yıldırmaya çalışıyordu. Tansu Çiller ve Mehmet Ağar’ın hükmü uzun sürmedi ve yenildiler annelerimiz karşısında. Annelerimiz her hafta yürek dağlayan başka bir hikâyeyi haykırıyordu Galatasaray Meydanı’nda. Bu hukuksuz düzenin sakat olduğunu bilen lakin o bu kadar ağır hikayelerin de varlığından bihaber insanlarımız Tansu Çiller ve Mehmet Ağar isminin geçtiği her yerde karanlık bir olay olabileceğini anlamaya başlamışlardı. Aradan yıllar yıllar geçti. Cumartesi Anneleri sadece evladının akıbetini arayan bir topluluk olmaktan çıktı. Direnişin sembolü diyebilirdik artık onlar için. Umutların tükendiği yerde anneler etrafına ışık saçmaya başladı. Hakikatin ortaya çıkması için toplanan bir avuç mutluluktu aslında. Bu bir avuç insan artık milyonlara ulaştı. 2011 yılında Erdoğan annelerle bir görüşme gerçekleştirdi. ‘Sizin probleminiz benim kabinemin problemidir dedi’ ve Meclis kürsüsünden gözaltında katledilen Cemil Kırbayır’ın annesi Berfu Kırbayır’ın ‘Evimi boyamadım bir gün Cemil’im geri döner de yabancılık çekmesin diye’ sözlerini aktardığında kabinesindeki bakanlarından birçoğu gözü yaşlı olarak alkış tutacaktı. Faili meçhul cinayetler ve birçok katliam dosyası da bu dönemde mahkemelerde sayı numarası almaya başladı. Lakin 700. hafta buluşmasına Süleyman Soylu’nun emri ile polis saldırısı olmuş, annelerimiz ve birçok destekçimiz işkence ile gözaltına alınmıştı. Bir de üstüne İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı annelerimiz hakkında 2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlaması ile dava açtı. Ardından Maside Ocak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Geçtiğimiz günlerde bu başvuru hakkında karar verildi ve yasaklama kararının hukuksuz olduğuna hükmetti. Annelerimiz 241 hafta sonra bu karar ile ‘iyileşme’ mekanına geri dönmek için saat 12.00 de Galatasaray Meydanı’na çıkmak istese de hukuk tanımaz kanun bilmez polisler tarafından tekrar gözaltına alındı. Dünün mazlumu bugün düşman olmuştu hükümetin gözünde. Akıttığınız timsah gözyaşlarını asla unutmayacağız! Berfo ananın ve birçok insanımızın ahını aldınız. Hiçbir antidemokratik uygulamanız annelerimizi yıldıramayacak ve kayıplarla buluşma mekanımızdan vazgeçiremeyecektir” diye noktalamış anlatısını.

Dile kolay, tam 28 yıldır bizlere kayıplarını anlatıyor anneler, onların ardından gelen kardeşler, o meydanda büyüyen çocuklar, torunlar... Siyasi otoritenin kimliği değişse de tutumunun değişmediği bir ülkede yaşamanın dayanılmaz ağırlığı ile imtihandayız şimdi. Önümüzde seçimler var, o seçimlerde bir değişim olacak mı, değişmeyen tutumlarla mı karşı karşıya kalacağız yeniden diye düşünmeden edemiyor insan.

Mayıs 1995’te başlayan oturmalara 15 Ağustos 1998’de güvenlik güçlerinin saldırısı ile yanıt verilmiş, bu saldırılar tam yedi ay sürmüş, her cumartesi, yani tam 31 kez gözaltı olmuştu. Cumartesi Anneleri 13 Mart 1999’da güvenlik güçlerinin saldırıları nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıklamış, 10 yıllık aradan sonra 31 Ocak 2009’da cumartesi oturmaları yeniden başlamıştı. Başlamıştı başlamasına, hem de dokuz yıl sürmüştü 700. haftaya gelene dek ama dokuz yıl boyunca görüşmelerle sözler veren aynı siyasi otorite saldırmakta, gözaltılarda karar kılmıştı yeniden. Anayasa Mahkemesi kararı dinlememekte de ısrarlıydı, gördük. Sinirleri gerilenler yalnız Çillerler, Ağarlar değilmiş demek.

Şimdi önümüzde bir seçim, bu tutumu değiştirmeyi hedeflemezse olmaz. Seçim yaparken düşüneceklerimiz, seçimden sonra değiştireceklerimizle nerede durduklarını görmeliyiz karşımıza çıkanların. #CumartesiAnneleriHikayesi vazgeçmemenin hikayesidir, devlet aklıyla insanı yok sayan tutumdan vazgeçmenin hikayesini yazacaklar da vardır elbet.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa