Cumhur ittifakı yeni seçim yasasıyla kendi ayağına sıkmış görünüyor
Fotoğraf: DHA
Seçime girecek partiler milletvekili aday listelerini YSK’ye verdiler. Böylece ittifakların da seçime nasıl katılacağı belli oldu.
Eksiklerin tamamlanması kapsamında 14 Nisan’a kadar listelerde ekleme ya da çıkarma söz konusu olsa da, bu esasa ilişkin bir değişiklik olmayacak.
Tabii listelere giremeyen adaylar tepki gösterdiler. Ama bu tepkilerin önceki seçimlere göre çok sınırlı kaldığı da görüldü. AKP’li mevcut vekillerin üçte ikisinin listenin dışında kalması, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy dışında bütün bakanların çeşitli illerde ilk sıradan AKP listelerine konması gibi, istifa ederek AKP’den aday olmak isteyen bürokratların önemli ölçüde listelerin dışında kalması AKP açısından sorun teşkil ediyor. Dahası bakanların iki istisna dışında tümünün vekil yapılmak için listelere konması AKP’nin iktidar olmaktan umudunu kestiği, Meclise mümkün olduğu kadar güçlü girerek muhalefete hazırlandığı biçimde yorumlanıyor. CHP ve Millet İttifakındaki partilerin en öndeki bazı isimlerinin listelere konmaması ise Millet İttifakının iktidara hazırlandığının göstergesi olarak görülüyor.
ÇOK PARTİLİ DÖNEMİN EN ADALETSİZ SEÇİMİ!
Tek adam rejimine geçerken cumhurbaşkanının “Partili olacağı”, “icranın başı” olacağı anayasa geçirildi. Ama cumhurbaşkanının önceki dönemdeki gibi “sorumsuz” olması özelliği, buna bağlı olarak seçim yasakları dışında kalması gibi özelliklerinin değiştirilmesi unutuldu! Dolayısıyla cumhurbaşkanının seçimlerde devletin olanaklarını kullanması, seçim masraflarını hazineden karşılaması ile “temel atma” ve “tesis açma” törenlerini seçim mitingine dönüştürüp tesisleri partisinin eserleriymiş gibi göstermesine çanak tutuldu.
Erdoğan demokratik normların az çok geçerli olduğu hiçbir ülkede bulunmayan bu ayrıcalığı bugüne kadar tepe tepe kullandı. Şimdi de çeşitli illerden AKP listelerinin başına konan 15 bakan ve cumhurbaşkanı yardımcısının, görevlerinden ayrılmadan aday yapılarak devletin bütün imkanlarını serbestçe kullanacakları ortaya çıktı. Yani 16 küçük Erdoğan seçim sahasında olacak!
Bu da 14 Mayıs’ta yapılacak seçimin 1950’lerden beri yapılan seçimler içinde en adaletsiz seçim olacağını göstermektedir.
Erdoğan’ın bu hamlesiyle eski AKP kadrolarının “metal yorgunluğu” ve “hantallığı”nı aşmak için bakanları milletvekili adayı olarak başlıca illerde görevlendirildiği iddiaları da öne çıkarılıyor.
İddia büyük ama geçmişte ciddi bir siyasi yaşamı olmamış olan bürokrat, halka tepeden bakmaya alışmış bakanlar, Erdoğan’ın kendilerinden beklediği liderliği yapabilecek mi, dahası 20 yıldır partinin yükünü çeken AKP’nin yerel kadroları ve tabanı bu bürokrat bakanları benimseyecek mi, bunu da çok geçmeden göreceğiz.
CUMHUR İTTİFAKINDA HERKES KENDİ YOLUNA MI?
Seçime katılma hakkı kazanan 26 partinin büyük çoğunluğu ittifak çatısı altında seçime giriyor.
Bahçeli ve Erdoğan, bir yıl kadar önce seçim yasasını kendi lehlerine olacak biçimde değiştirmişlerdi. Buna göre ittifaka giren partilerin toplam oyu yüzde 7’yi geçerse ittifak partileri barajı geçmiş sayılacak, ama milletvekili çıkarabilmek için o bölgede en az 1 milletvekili çıkarabilecek oyu alması da gerekecekti.
Bu açıdan bakıldığında Cumhur İttifakının; seçim yasasını çok sesli muhalefetin bir araya gelmeyeceği ama Erdoğan ve Bahçeli’nin aralarında kolayca çözeceklerini var sayarak bu yasayı çıkardığı açıkça anlaşılmaktadır. Ancak bu düzenleme en fazla Cumhur İttifakının aleyhine oldu!
Çünkü ittifak partilerinin çeşitli yöntemlerle, mümkün olduğu ölçüde ortak listelerle girilmesini öngören yeni seçim yasasına karşın DSP ve HÜDA PAR’ın dışındaki MHP, YRP ve BBP kendi listeleriyle seçime katılma kararı alarak Erdoğan’ın beklentisinin tam tersine Cumhur İttifakı için dağıtıcı sonuçlara yol açmıştır.
Erdoğan daha kendisi adaylığını açıklamadan “Adayımız belli kararımızı net!” diyen Bahçeli ortalığı toza dumana boğarken bir yandan YRP ve Hizbullah’ın ittifaka katılması ve herhalde Bahçeli’nin beklediğinden fazla ilgiye mazhar olmaları öte yandan MHP’nin kendi iç sorunları nedeniyle “Üç hilalle 81 ilde seçime girme” tutumuna geçmesi, YRP ve BBP’nin de kendi listeleriyle seçime gireceklerini açıklamaları çıkarılan yasayı kendi ayaklarına sıktıkları bir silaha dönüştürdü.
Dolayısıyla Erdoğan ve partisi seçim yasasını değiştirerek beklediği amacı gerçekleştirememiştir.
Dahası son haftalarda günde birkaç “Adayımız belli kararımız net” diye tekrarlayarak herkese meydan okuyan Bahçeli’den artık bu sloganı duymadığımız gibi Cumhur İttifakını da ağzına almadığını görüyoruz. Bu da Bahçeli’nin (MHP) Cumhur İttifakından kopma sürecine girdiği iddialarını güçlendirmektedir. Ki, bu gelişmeler MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy verip vermeyeceğini, en azından bu doğrultuda bir çalışmaya gönüllü olarak katılıp katılmayacağını tartışılır hale getirmektedir.
MİLLET İTTİFAKI YENİ YASADAN EN ÇOK YARARLANAN İTTİFAK OLDU
Çoksesli, çoğu zaman da bir kakofoniye sahne olan Millet İttifakı partileri arasındaki tartışmalara bakıp onların seçim yasasından yararlanmak için gerekli birliği sağlamayacakları varsayımını öne çıkaranlar yanıldılar. DEVA, Gelecek Partisi, SP ve DP’nin CHP listelerinden girmesi, İyi Partiyle CHP’nin 16 ilde “fermuar liste” türünden ortak listelerle seçime girmeleri Millet İttfakını seçim yasasından en çok yararlanan ittifak haline getirdi.
CHP listesinden seçime giren partilere fazla cömert davranılması CHP yönetimi ve örgütlerinde hoşnutsuzluk yaratsa da bu hoşnutsuzluğun eylemli sonuçları olması da beklenmiyor.
Emek ve Özgürlük İttifakı ise Yeşil Sol Parti ve TİP listesi olmak üzere iki listeyle seçime katılıyor. Bu elbette ki ittifakın toplam oyu açısından bir sorun yaratmasa da bazı illerde milletvekili kayıplarına yol açabilecek önemli bir zafiyeti taşıyor. Örneğin ittifak içinde tartışılan “Alan boşaltma” gibi esnekliklerde anlaşılamadığı için Emek ve Özgürlük İttifakı iki ayrı listeyle seçime katılmak durumunda kalmıştır.
Cumhurbaşkanı seçiminde “Bir oy kaybına tahammül yok” denirken Mecliste 1 milletvekilinin bile önemli olabileceği dikkate alındığında TİP’in seçime böyle girmesi önümüzdeki günlerde de tartışma konusu olacak gibi görünmektedir.
Sosyalist Güç Birliğinde ise Sol Parti, TKP ve TKH kendi listeleriyle seçime giriyorlar!
Özetle 14 Mayıs’a 32 gün kala tablo böyledir. Kalan bir ayda bu tablo nasıl anlamlanacak, bu tabloyu kendi lehine değiştirmek için ittifaklar, partiler nasıl müdahalelerde bulunacak, bunu da günü gününe izleyerek göreceğiz!
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47