Başarmalıyız!
Antep | Fotoğraf: Evrensel
Erdoğan yönetiminin son bulması için yürütülecek çalışma, devrimci muhalif kesimlerin dönemsel en önemli görevlerinden biri olarak öne çıkmış bulunuyor. 21 yıllık iktidarının geldiği yerdeki tablosunda on milyonlarca insanın “Bir kilo soğan dahi alamaz duruma düşmesi”nin de yazılı hale geldiği Erdoğan yönetiminin devamında ülkenin “felaketten felaket beğen” sözünü hatırlatacak yeni büyük badirelerle yüz yüze kalacağı besbelliyken, dolaylı da olsa onun hanesine yazılacak hayırhah tutumlarla çocuksu hoyratlıklardan kaçınmak zorunludur.
Kuşkusuz Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olması ve muhalif partilerin Parlamentoda çoğunluk sağlaması ne ileri sürüldüğü gibi “hürriyet ve refahı herkes için” mümkün kılacak ne tekelci gericilik ve burjuvazinin egemen konumunu değiştirecek ne de düzen değişikliğini getirecektir. Kimilerinin beklediği gibi yenilgiye uğratılmış olanlardan hesap sorma yönünde ciddi adımların atılması da bir hayli kuşkuludur. Buna rağmen ama halk kitlelerinin daha ağır saldırılarla yüz yüze kalmaması için Erdoğan ve cephesinin yenilgiye uğratılması acil bir gerekliliktir. Oligarklarıyla militer paramiliter güçlerinin halk kitlelerini baskıyla teslim alma, emekçilerin öne çıkan mücadeleci kesimleriyle demokrat ilerici ve sosyalist aydınları mafya tetikçilerini kullanarak yıldırma politikasına karşı mücadelenin ilerlemesi için, bu politikaların sorumluluğunu taşıyan iktidar gücünün işbaşından uzaklaştırılması gerekir. Sınıf güç ilişkilerinin mevcut durumunda, yönetim değişimi burjuva kapitalist parti fraksiyonlarının da aralarında bulunduğu düzen güçleri arasında gerçekleşse bile, bu değişimdeki etkinlikleriyle işçi sınıfı ve kent-kır emekçileri, sosyal politik talepleri için mücadeleyi, son on yılların en gerici, en saldırgan yönetimini yenilgiye uğratmış olma öz güveniyle daha ileriden yürütme gücü ve cesaretiyle sürdürme gibi moral-manevi bir kazınım elde etmiş olacaklardır. Aksi bir durumun işçi ve emekçilerin ileri bölükleri, mücadeleci sendikacılar, sosyalist, devrimci ve demokrat ilerici kesimlerin saflarında moral bozucu etkiye yol açacağı açıktır. Bu bir yana, Erdoğan iktidarının sürmesi durumunda yeni, çok yönlü ve daha güçlü saldırılar kapıda olacaktır. On milyonlarca işçi ve emekçinin kuru soğanı dahi kiloyla alamayacak duruma düştüğü, 8 milyon işsizin olduğu, iktidarı ellerinde tutanların halk kitlelerini din-mezhep ayrımcılığı ve ulusal farklılıklar aracıyla birbirleriyle çatışmaya sürükleyici politikalar izlediği, kontra tetikçilerin, bir dönemlerin faşist cellatlarının parlamenter koruganlığa alınarak mükafatlandırıldığı ve baş yöneticinin muhalifleri “Bu daha iyi günleriniz, daha neler olacak göreceksiniz!” tehditleriyle sindirmeye çalıştığı ülkemizde, daha beteriyle yüz yüze kalmamak için bu yönetimin yenilgiye uğratılması şarttır.
Seçim çalışması vesilesiyle kitlelerin daha geniş kesimleriyle dolaysızca yüz yüze gelen sosyalistlerin propaganda ve ajitasyonda kendi parti ve örgütlerinin politikalarını öne çıkarmaları işin doğası gereğidir. Seçim çalışmasıyla sınırlı olmamak ve kalmamakla birlikte, seçimlerde başarılı sonuçlar elde edilmesini gözeten bir çalışma ana ilişkin öncelikler arasındadır. Seçim taktiği, açık olmalıdır ki, aynı zamanda desteklenen parti ve adaylarla desteklenen cumhurbaşkanı adayının kazanmasını da içeren ve hedefleyen bir taktiktir. Başarmalıyız!
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40