18 Nisan 2023 04:16

1 Mayıs, deprem ve seçimle ilgili taleplerin yaygınlaşması için de bir fırsat!

Genel-İş, Diyarbakır | Fotoğraf: İnanç Yıldız/Evrensel

Paylaş

Seçime 26 gün kaldı. Dolayısıyla her yerde, her ortamda seçim siyasi gündemi belirliyor. Tek adam rejimine son verecek bir yolun açılması için önemi tartışılmaz olan 14 Mayıs seçiminin gündemin en başında olması, yaygın biçimde tartışılması şaşırtıcı değil.

Seçimin gündemin en başında olması demek başka bir gündemin olmadığı anlamına gelmiyor. Örneğin tek adam yönetimi tarafından istismar edilip seçim kampanyasının malzemesine dönüştürülme gayretlerine karşın deprem de seçimin biraz gerisine düşmüş olmasına rağmen önemini koruyor.

Nisan başından beri ileri işçi ve emekçiler, mücadeleci sendikacılar ve emek örgütleri, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma Mücadele Günü, 1 Mayıs’ın ülke sathında yaygın bir biçimde kutlanması için girişimlerine başlamış bulunuyor.

12 Nisan günü DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB ile emekten yanı siyasi partilerin temsilcilerinin de katıldığı DİSK Genel Merkezinde düzenledikleri basın toplantısı ile 1 Mayıs’ın ülke sathında kutlanması için çağrı yaptılar.

Kurumlar adına açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu; “Bugün işçi sınıfının, emekçilerin sesine, sözüne, gücüne hem dünyada hem de ülkemizde her zamankinden daha fazla ihtiyaç var” dedi.

Gazetemize gelen haberlerden; Ankara, Kayseri ve Bursa’da tertip komiteleri oluşturan sendikalar ve emek örgütlerinin 1 Mayıs’ı alanlarda kutlamak için başvurduğunu biliyoruz.

Diğer pek çok kentte de 1 Mayıs’ı iş yerlerinde, sanayi havzalarında, emekçi semtlerinde, “Her yer 1 Mayıs alanı” şiarıyla kutlamak için hazırlıklar yapıldığı haberleri geliyor.

TÜRKİYE 1 MAYIS’IN EN YAYGIN KUTLANDIĞI ÜLKELERDEN AMA…

1889’da 2. Enternasyonal tarafından İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma Mücadele Günü, “işçi bayramı” olarak ilan edilen 1 Mayıs, bütün ülkelerde kutlanan “tek gün”, “tek bayram”dır! Çünkü işçi sınıfı, dünya ölçüsünde oluşmuş tek sınıftır. Yani Türk, Kürt, Arap, Ermeni, göçmen, Alevi, Sünni, Hristiyan, Musevi… demeden bütün işçiler Türkiye işçi sınıfının asli bileşenleri olduğu gibi, Türkiye işçi sınıfı da dünya işçi sınıfının Türkiye’deki uzantısı, asli bileşendir.

Bu yüzden bütün ülkelerde de bu tek sınıfın uzantısı olma bilicinin ifadesi olarak 1 Mayıs günü işçi sınıfının alanlara çıkarak, dönemin acil talepleri ve sınıfsız, sömürüsüz, barış içinde bir insanlık dünyası için yumruklarını sıkıp kapitalistleri ve kapitalizmi tehdit ederken, kendi arasında da omuz omuza, el ele vererek güçlerini birleştirmektedir.

Ülkemizde de 1 Mayıs kutlamaları, işçi sınıfının hem acil talepleri etrafında birleşerek bu talepleri haykırdıkları ama aynı zamanda sömürüye ve kapitalizme karşı öfkesini ifade ettiği kutlamalardır. Ama bugünün ifade ettiği, “işçi sınıfı enternasyonalizmi”, “birlik”, “dayanışma” ve “mücadele” değerlerinin 1 Mayıs vesilesiyle işçiler arasında ne ölçüde yaygınlaştırılabildiği tartışmalıdır.

Evet bugün Türkiye 1 Mayıs’ın en yaygın kutlanıldığı ülkelerin başında gelmektedir. Ama büyük sendika ve konfederasyonlar 1 Mayıs’ı işçi sınıfı mücadelesinin “enternasyonalizm”, “birlik”, “dayanışma”, “mücadele” değerleriyle değil de sadece amiyane anlamda “bayram” olarak anmak istedikleri için geniş yığınların 1 Mayıs’ın anlam ve önemi üstünde birleşmesi zorlaşmaktadır.

TÜRK-İŞ VE HAK-İŞ 1 MAYIS’I YİNE GEÇİŞTİRMEK İSTİYOR

Çünkü, ülkemizde 1 Mayıs’ın sadece bir alanda kutlanarak gösteriye dönüştürülmesi “Her yer 1 Mayıs alanı” şiarıyla iş yerleri, sanayi havzaları, emekçi semtleri, kent meydanları “1 Mayıs alanı” ilan ederek aşılmıştır. Ama ülkedeki iki büyük işçi konfederasyonu Hak-İş ve Türk-İş 1 Mayıs günü alanlarda bile bir araya gelmeyerek 1 Mayıs değerlerinin tam tersine bir yolda yürümüşlerdir. Halen de bu yolda ısrar etmektedirler.

Nitekim bu yıl da DİSK ve KESK diğer emek örgütleriyle de birleşerek 1Mayıs’ı ülke sathında kutlama çağrısı yaparken Türk-İş, sadece Adana’da bir kutlama yapacağını açıkladı.

Bu yıl 1 Mayıs’ı Adana’da kutlayacaklarını duyuran Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, “Depremin yaralarını birlikte sarma zamanı. 1 Mayıs’ta depremden etkilenenlerle dayanışma içerisinde olacağız” derken Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan ise, “Kahramanmaraş’ta sembolik bir etkinlik yapacaklarını” söylüyor.

Çünkü deprem acısı varken 1 Mayıs kutlanmazmış! Sanki 1 Mayıs işçi sınıfı mücadelesinin bir alanı olarak değil de zil takıp oynanan bir kutlamaymış gibi!

Oysa Türk-İş ve Hak-İş, bırakalım işçi sendikaları konfederasyonu olarak 1 Mayıs’ı adına layık biçimde kutlamayı, 700 bin kamu işçisi için iktidarla pazarlık içindedirler.

Nitekim Harb-İş üyesi işçiler günlerdir Eskişehir, Kocaeli, İstanbul’da sokağa çıkarak 700 bin işçinin talepleri doğrultusunda TİS’in bitirilmesi için iktidarı olduğu kadar Hak-İş ve Türk-İş’i de uyarmaktadırlar.

Ama Türk-İş ve Hak-İş’in yönetimi böyle bir dönemde 700 bin kamu işçisini ve kamu işçileriyle dayanışmak için tüm diğer üyelerini de 1 Mayıs’ta alanlara çıkarmak için harekete geçirmesi gerekirken, bu konfederasyonların yöneticileri tam tersine seçim ve depremin yol açtığı büyük toplumsal acının arkasına saklanarak 1 Mayıs’ı kazasız belasız geçiştirmeye çalışmaktadırlar.

1 MAYIS’I LAYIKIYLA KUTLAMAK İÇİN TÜM EMEK GÜÇLERİ SEFERBERLİĞE!

Evet, Türkiye hayati önemde bir seçime gidiyor.

Evet, iki büyük depremin yol açtığı büyük can kaybı ve ekonomik sosyal yıkımın yol açtığı enkazın kaldırılmasının ortaya çıkardığı sorunlarla karşı karşıyayız. Ama bunların yanı sıra 1 Mayıs’ı adına ve tarihine yakışan bir biçimde kutlamakla da karış karşıyayız.

Bugün 1 Mayıs’ı adına layık, yurt sathında kutlamak için çağrı yapan DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB’nin çağırısını da dikkate alarak;

  • Yerel sendikal platformların, her iş kolundan ve her konfederasyondan şubelerinin, emek örgütlerinin yerel temsilciliklerinin,
  • Emekten yana partilerin, yerel örgütlerinin,
  • İş yerindeki ileri işçilerin ve mücadeleci sendikacıların 1 Mayıs’ı adına ve tarihine layık biçimde kutlamak için harekete geçme zamanıdır.

Kısacası bugün işçi sınıfının sendikal özgürlüklerinin kazanılması, 700 bin kamu işçisinin TİS’inin işçilerin talepleri doğrultusunda imzalanması, depremin yaralarının sarılmasında sendika bürokrasisinin koyduğu engellerin aşılarak işçilerin inisiyatifi ile depremzedelerle gerçek bir dayanışmaya girilmesi, seçimde tek adam rejiminin yıkılmasının önünü açan bir sonucun elde edilmesine uygun bir tutumun sınıf içinde yaygınlaştırılması için 1 Mayıs’ın bir fırsat olarak görülmesi gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa