Soğan mı, silah mı?
Fotoğraf: Pixabay
Cumhur İttifakı, seçim kampanyasının ilk toplu fotoğrafını, üzerine SİHA’ların iniş kalkış yapabildiği TCG Anadolu gemisinin hizmete başlama töreninde verdi. Böylece mücahitlik ve fetih ideolojisini benimsemiş küçük ve orta ölçekli sermayenin milli sanayi hamlesi tarihsel finalini gerçekleştirmiş bulunuyor. Ucuz emek gücü, ücretli kesimin ödediği vergiler, hayatından çalınan saatler, işsizlik fonları ve kamu varlığının özelleştirilmesiyle sağlanan destekle büyüyen küçük burjuva militarizmi, elit kadrolarının organize sanayiden plazalara taşınmasıyla artık sınıf karakterini olgunlaştırmış durumda. Soğan fiyatlarını gündeme getiren muhalefete karşı AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’un verdiği tepki, Milli Görüş’ün tarihsel sınıfsal özünü yoruma gerek bırakmayacak kadar açık dile getiriyor: “Biz Togg diyoruz adamlar soğan diyor. Biz TCG Anadolu diyoruz, adamlar sarımsak diyor.”
Peki, seçmen neyi tercih edecek: Sofrasındaki aşı mı? Yoksa imalat için gerekli makinesi ve motoru ithal edilen, düşük ücret ve patron tasallutuna dayanan, düşük faiz, yüksek kur ve yüksek enflasyonla desteklenen, hazine teşvikiyle büyüyen bir sanayi politikasını mı? Fakirleşerek büyüme modeli sandıktan onay alabilecek mi? Siyaset biliminde “Tereyağı mı, silah mı?” olarak tarif edilen bu soru 2023 seçimlerinin merkezinde oturuyor. TEAM Araştırma’nın 2021 dindar seçmenler raporu, çoğunluğu Cumhur İttifakı havzasındaki seçmenin ekonomik sorunlar, adaletsizlik, yolsuzluk, israf, kayırmacılık gibi sorunları dile getirdiğini tespit ediyor. Rapora göre bu kitlenin AKP’ye desteğinin başlıca nedenleri ülkeyi geliştirdiği, terörle mücadelede, savunma sanayinde ve dış politikada onu güçlendirdiği tezi. Muhalefet, bir ayağı ekonomi politikası diğer ayağı güvenlik politikasına dayanan alternatif bir siyasi teklif geliştiremediği müddetçe bu seçmen kitlesinin kendiliğinden AKP’den desteğini çekmesi mümkün mü? Ekonomi bir uçuruma doğru giderken kamuoyu yoklamalarında AKP hâlâ birinci parti konumunu koruyorsa bu manzara nasıl yorumlanabilir?
Ekonomik oy verme davranışı Türkiye siyaset tarihinin alışıldık bir olgusudur. 1950-2004 arasındaki seçimleri inceleyen ekonomistler Ali T. Akarca ve Aysit Tansel (2006), seçmenlerin oy verirken önceki senenin ekonomik performansını dikkate aldığını ortaya koyuyor. Buna göre büyüme iktidarın oyunu arttırıyor, yüksek enflasyon düşürüyor. Peki, hem büyüme hem yüksek enflasyon koşullarında seçmen nasıl davranacak? Buna ek olarak, Akarca (2019), tek parti ve koalisyon hükümetleri altında seçmenin ekonomik oy verme davranışında bir farklılık tespit ediyor: Hükümetteki partilerin sayısı ve bunların arasındaki ideolojik mesafe arttıkça ekonomik oy verme düşüyor. Buna mukabil bu iki faktördeki artış hükümet performansını da olumsuz etkiliyor. Akarca’nın tespiti geçerliyse, Cumhur İttifakının içerdiği ideolojik çelişkileri ekonomik oy verme eğilimini törpüleyecek bir hamle olarak da yorumlamak mümkün müdür?
2018 seçimlerinde ekonomik oy verme davranışını inceleyen Selim Erdem Aytaç, şu sorulara cevap arıyor: Seçmenler sandıkta ekonomiyi değerlendirirken ulusal ekonomiyi mi değerlendiriyor, yoksa hane ekonomisini mi? Geçmiş performansa mı bakıyorlar, yoksa gelecek beklentilerine mi? Ekonominin seçmen davranışı üzerinde toplumsal ayrışmalardan ve etnik, dinsel kimlik ya da eğitim seviyesi gibi grup aidiyetleri etkilerinden bağımsız bir etkisi var mı? Aytaç, 2018’de ekonominin seçmen için önemli bir gündem maddesi olduğunu tespit ediyor. Ancak seçmenin ekonomi değerlendirmesi partizanlık ve iktidarın kültür kavgası tarafından etkileniyor. Bu bağlamda seçmenin ülke ekonomisine mi, cüzdanına mı, geçmişe mi, geleceğe mi baktığı önemsizleşiyor.
Siyaset Bilimciler Ali Çarkoğlu ve Kerem Yıldırım ise 2018 seçimlerinden çıkardıkları sonuçlarda, geçmişe yönelik olumsuz değerlendirmenin iktidarın seçim yenilgisi için yeterli olmadığını vurguluyorlar. Yazarların sonuçlarına göre muhalefetin daha iyi bir ekonomik performans sergileyeceğine dair güven vermesi, seçmenin geleceğe yönelik ekonomik değerlendirmesini etkileyebilmesi gerekiyor. Bu açıdan Millet İttifakının Babacan şahsında somutlanan “2011 öncesi AKP performansına dönüş” vaadi, seçmenin ekonomik değerlendirmesini bir senenin de ötesine, neredeyse on iki sene öncesine taşıyor. TEAM Araştırma, dindar seçmenin CHP’nin ekonomik vizyonunun dar olduğuna dair bir algısı olduğunu raporluyor. Bu tespit doğruysa Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı kampanyasının geleceğe yönelik ekonomik değerlendirmeyi etkileyecek hamlelerde bulunması icap eder. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın yankı odasına nasıl girebilir?
Siyaset Bilimci Yasushi Hazama, 2018 değerlendirmesinde AKP’nin “siyasal ayrım çitleme” (cleavage enclosure) stratejisine başvurduğunu tespit ediyor. Ekonomik sorunların hissedilmeye başlandığı 2011 seçimlerinden itibaren AKP’nin önce muhafazakarlık, sonra milliyetçilik üzerinden ekonomik oy verme davranışını engelleyecek bir çitleme stratejisi izlediğine dikkat çekiyor. Hazama’ya göre çitleme milliyetçilerden ziyade muhafazakarlar üzerinde etkili. Geçen hafta yazdığım gibi muhalefetin bu çitin üstünden atlayacak, Cumhur liderliğinin örmeye çalıştığı duvarda gedik açacak kama stratejilerine ihtiyacı var. Bunun içinde önce Cumhur’un doğallaştırdığı birtakım bağımsız konuları birbirinden ayırmak gerekir: Başörtülü bir kadının militarizme destek vermesi doğal bir süreç değildir, siyasi bir üründür. Bu başlıkları yeni bir ahlaki-siyasi çerçeve içinde ayrıştıracak, emek-sermaye çelişkisini öne çıkaracak bir müdahale ise sadece propaganda ve söz düzeyinde kalamaz. Sermaye despotizmi, militarizm, ırkçılık ve yayılmacılığın kaynağında yatan temel toplumsal aktörle mücadele edilmelidir: Karteller. Ekonomik, toplumsal ve siyasal kartelleşmenin dinamiklerini bir sonraki yazımda ele alacağım.
Akarca, Ali T. ve Tansel, Aysit. 2006. “Economic Performance and Political Outcomes: An Analysis of the Turkish Parliamentary and Local Election Results between 1950 and 2004.” Public Choice 129: 77–105.
Akarca, Ali T. 2019. “Economic Voting in Turkey: Single- vs. Multi-Party Governments.” Journal of Southeast European and Black Sea Studies 19(4): 523-539.
Aytaç, Selim Erdem. “The Economic Vote in 2018.” Elections and Public Opinion in Turkey: Through the Prism of the 2018 Elections içinde, Ali Çarkoğlu ve Ersin Kalaycıoğlu (Der). 122-132. Oxon: Routledge.
Çarkoğlu, Ali. 2012. “Economic evaluations vs. ideology: Diagnosing the sources of electoral change in Turkey, 2002–2011.” Electoral Studies 31: 513-521.
Hazama, Yasushi. 2021. “Conservatives, Nationalists, and Incumbent Support in Turkey.” Turkish Studies 22(5): 667-693.
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22