Moloz kamyonu çarpmış gibiyim

Fotoğraf: Adil Okay
Merhabalar…
Üç haftadır sizlerden uzakta kaldım. Biraz kendimi toparlayınca bilgisayarın başına geçip yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istedim. Antakya Sanat Derneğinin davetlisi olarak Yazar, Şair dostum Adil Okay ile Hatay’da buluştuk. Bizi karşılayan Dernek Başkanı Edip Yeşil’le birlikte Antakya’da depremin izlerini incelemeye başladık. Asi Nehri’nin iki yakasını dolaştık. Yangından mal kaçırır gibi yapılan moloz kaldırılma işlemlerini izlerken, bir şehrin anatomisini belgeliyorduk.
Geçen yıl misafir olarak kaldığımız Sevgili Adil Okay’ın anne evinin ve giriş katta olan kardeşinin yıkılan evlerinin çevresini dolaştık. (Maalesef Adil kız kardeşi ve yeğeni dahil 11 yakınını kaybetti). Hatay merkezinde bulunan künefecilerin ve tarihi dokusunun o ışıl ışıl mekanları yok olmuştu. Ama moloz kamyonları son sürat çalışıyordu. Epey dolaşıp Kurtuluş Caddesi’nde yürüyerek günü bitirmek üzereyken, kaldırımda fotoğraf çektiğim esnada moloz taşıyan bir kamyon tarafından sürüklendim. Kamyondan yaklaşık 2 metre sarkan demirler sol omuzumdan çarpıp sürükledi. Yerde kıpırdayamaz hale geldim/getirildim. Saat 5-6 sıralarıydı. Sonrası malum, yarım saat sonra gelen ambulansla önce çadır hastanesine götürüldüm. Kırıklar nedeniyle Dörtyol Hastanesine sevk edildim. Sonuç; kalçada, sol omuzda ve kaburgalarda kırık, akciğerde kanama. Yaklaşık bir hafta Dörtyol Hastanesinde yoğun bir bakımdan geçtim.
Bu arada başta Adil ve Edip olmak üzere Emek Partisi, CHP, HDP’li arkadaşların yoğun ilgileri acılarımı biraz dindirdi. Ayrıca hastanede Ortopedi Doktoru Yunus Bey ve Dr. Bahadır Bey’in yakın ilgilerine ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu süreç içinde bizzat gelerek, telefonla arayarak, mesaj yollayarak destek ve yardımlarını gösteren dostlarıma da ayrıca şükranlarımı sunuyorum.
İBB ambulansı ile 15 saat süren yolculukla İstanbul’a getirildim. Yavaş yavaş ağrılarım dindi hareket etmeye başladım. İki ay daha tedavim sürecek.
Bu bir kaza değil, sorumsuzluğun yol açtığı ve ölümün kıyısından döndüğüm, depremin sonuçlarına bir ek olduğunu düşünüyorum.
Fotoğraf: Adil Okay
Malum seçimlerin gündeme gelmesiyle, deprem bölgelerinde silip süpürme yöntemini uygulayan devletin yöneticileri bilim dışı ve ranta endeksli çalışmalara başlayarak yaşananları gözden uzaklaştıracaklarını zannediyorlar. Molozların döküldüğü alanlar ile molozların kaldırılma yöntemlerinin yanlışlığı ve asbest belasına karşı halkın ve bilim insanlarının sesine kulak verilmemesine tanık oldum. Hatay’da yaşananlar deprem bölgesinin özeti gibiydi benim için.
Yaralanmadan hemen önce çektiğim fotoğraflar bu çarpıklığı ve anlamsızlığı gösteriyordu.
Bu ülkede yaşamak bir şans haline geldi. Hepimiz potansiyel kurbanlar gibi ortalıkta dolaşıyoruz. Yarın hangimizin başına ne tür belalar gelecek diye bekler haldeyiz.
Artık bu gidişata ‘dur’ demek boynumuzun borcu. Devlet yurttaşını korumak ve kollamak zorunda. Bunu yapmayan devleti fabrika ayarlarına getirmek halkın örgütlü güçlerinin iktidara gelmesiyle mümkün gözüküyor. Onun için de 1 Mayıs’tan alınacak güçle 14 Mayıs seçimlerinde tek adam diktatörlüğünün ve onun devletinin gidişini görmek dileğiyle sağlıklı adaletli ve vicdanlı günlerin hasretini paylaşıyorum…
Fotoğraf: Özcan Yaman/Evrensel
İLGİLİ HABERLER

Evrensel'i Takip Et