Önümüzdeki bayramları bayram gibi kutlayabilmek dileğiyle…
Fotoğraf: Mustafa Çiftçi/AA
Bugün Şeker Bayramı!
Bugün Şeker Bayramı ama tek adam rejimi, pek çok başka “iyi günü” olduğu gibi bayramları da kutlamayı her yıl bir önceki yıla göre daha da zorlaştırıyor.
- Haksızlık, hukuksuzluk, ardı arkası kesilmeyen skandal boyutunda uygulamalar, tek adam yönetiminin hiçbir yasa, kural, siyasi ahlak tanımayan keyfi uygulamaları,
- Binlerce Kürt siyasetçinin cezaevine atılmış olması, ülkenin üçüncü büyük partisi HDP’nin kapatma davası üstünden seçim dışı bırakılması, ülkenin bir açık gazeteci cezaevine dönüştürülmüş olması, binlerce vatandaşın “cumhurbaşkanına hakaret” gibi absürt suçlamalarla mahkemelere sürüklenmesi, yaşam tarzına müdahaleye hayır demenin, barış ve huzur içinde bir toplum talebinin suç sayılması,
- Soğanın 30 TL’ye dayanmasında sembolize olan hayat pahalılığının işçiden emeklisine, esnafından beyaz yakalılara on milyonlarca vatandaşın, açlık sınırının altında ya da biraz üstünde bir yaşama mahkum edilmiş on milyonların baş sorunu haline gelmiş olması,
- Özetle; “yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları” (3Y) kaldırmak iddiasıyla iktidara gelen AKP ve Erdoğan’ın 21 yıllık iktidarının, bu 3Y’ye “yozlaşmayı, yalanı ve keyfi yönetimi” ekleyerek “5Y1K”lik bir rejime dönüşmüş olması… Bayramı bayram gibi kutlamayı engelleyen nedenler. “Bayramınız kutlu olsun” demenin az çok anlam kazınması için bile “tek adam rejimine son vermek” zorunlu kılınmış bulunuyor.
DEPREMZEDE VE DİRENİŞTEKİ İŞÇİLER İÇİN BAYRAM, BAYRAM OLABİLİR Mİ?
6 Şubat günü yaşanan 2 büyük depremde resmi açıklamalara göre bile 50 binin üstünde yurttaşımız hayatını kaybetti. 3 milyonu evini, kentini terk etmek zorunda kalırken milyonlarcası da halen derme çatma çadırlarda, hatta çadırdan bile yoksun koşullarda yaşıyor. Yani milyonlarca depremzede, depremin üstünden iki buçuk ay geçmiş olmasına karşın barınma, beslenme, örtünme, eğitim, sağlık gibi başlıca temel ihtiyaçlarından yoksun, sadece “Hayatta kalmak” için uğraşmak zorunda. Bu durum, gerek milyonlarca depremzede gerekse depremzedelerin acısını yüreğinde hisseden tüm halklarımız için bayramı bayram gibi kutlayamamakta önemli bir etken olmaktadır. Fakat iktidar, “Her şey yolunda”ymış gibi toz pembe tablolar çiziyor.
İşçilerin bayramlara direnişte, grevde girmesi de belki tüm kapitalist dünyada bir klasiktir ama ülkemizde daha bir rutindir.
Nitekim;
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlü olan Mata Otomotiv’de yüzde 25 ek zam talebiyle iş bırakan 1000 dolayındaki işçinin direnişi iki aya yakındır sürüyor.
- Cengiz ve Kolin ortaklığıyla iki yıl önce kurulan, elektrik sayaçları üreten, 100 işçinin çalıştığı İstanbul’daki Satera Elektronik işçilerinin Birleşik Metal-İş’e üye olarak yetki almasını kabul etmeyen patrona karşı direniş devam ediyor.
- Bursa Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Barutçu Tekstil’de sendikalaştıkları için işten atılan Öz İplik-İş üyesi 9 kadın işçi de bayrama fabrika önündeki eylemlerine devam ederek giriyor.
- Birleşik Metal-İş’in yetkisinin düşürüldüğü ve sendikasızlaştırılan İsviçre sermayeli ABB Elektrik’in Dilovası fabrikasında haklarını isteyince tazminatsız işten atılan 12 işçi de bayrama fabrika önündeki direnişini sürdürerek girecek.
- Eskişehir’de bulunan ve Kristal-İş’in örgütlü olduğu Atışkan Alçı fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması nedeniyle 16 Haziran 2022’de greve başlayan işçiler bu bayrama da grevde girecek!
İKTİDARIN KİMLİK SİYASETİNE KARŞI KILIÇDAROĞLU’NDAN "BEN ALEVİ’YİM" VİDEOSU!
Bu bayramın bir özelliği de Türkiye tarihinin en önemli seçiminin “finiş”ine denk gelmesidir.
Bu yüzden de ramazan, bayram ya da diğer din ve inançla ilgili konular da seçimle bağlantılı olarak konuşulup tartışılmaktadır.
Nitekim seçim gününe yaklaşıldıkça iktidar, siyasi ortamı bir yandan yalan, kimlikler üstünden ayrıştırma, ötekileştirme ve demagojiye boğan bir kampanyaya dönüştürmeye çalışırken öte yandan da korkuyla motive etmek için de çalışmaktadır. Dezenformasyonun, kara propagandanın daniskası yapılmaktadır! Erdoğan ve Bahçeli’nin ağzından çıkan tehditkar suçlamalar, ayırımcılık, ötekileştirme; toplumun yarısından fazlasını “teröristlikle”, “kafirlikle” suçlamaya varan ifadeler, muhalefet partilerinin il başkanlıklarına ve seçim bürolarına saldırılmasına kadar varmış bulunmaktadır. Nitekim Erdoğan hiç de yeri yokken, “Türkiye Beyaz Torosların gezdiği ülke olmayacaktır” derken aslında “Beyaz Torosların da gezdiği bir ülke olabilir” demek istemektedir!
İktidarın ayrıştırma ve ötekileştirmeyi kara propagandasının önemli bir unsuru olarak kullanmasına karşı 13. cumhurbaşkanı adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün “Ben Alevi’yim” dediği bir video yayımladı.
Çünkü gerek Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek için “kazanacak aday” arayanların gerekse Cumhur İttifakının kara propagandası, Kılıçdaroğlu’na “Alevi olduğu için oy verilmeyeceği ya da verilmemesi gerektiği” üzerinden seçim malzemesi yapıldı.
14 Mayıs seçiminde aynı yöntem devreye sokulmaya çalışılıyordu. Kemal Kılıçdaroğlu, yüksek sesle “Ben Alevi’yim” diyerek, dahası asıl önemli olanın insanın kimliği, Alevilik, Sünnilik,… Türklük, Kürtlük,… değil, ülke ve halkın yararına çalışmak, doğru işler yapmak, yalan söylememek, adil olmak, yolsuzluk yapmamak… olduğunu öne çıkararak iktidarın kara propagandasına çomak sokmuş oldu! Çünkü böylece Erdoğan ve diğerlerine “Karnınızdan konuşmayın cesursanız açıkça söyleyin” diyerek meydan okudu!
Elbette halka verecek birşeyi kalmamış tek adam rejiminin kimlikler üstünden ayrımcılık yapmaktan vazgeçmesi beklenmez. Ama bu propaganda, Kılıçdaroğlu’nun videosundan sonra, eskisi kadar da inandırıcı olmayacaktır!
Bayramı bayram gibi kutlayamasak da yine de tüm inananların bayramının kutlu olmasını diliyorum.
Önümüzdeki bayramları bayram gibi kutlayabilmek dileğiyle…
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47