Gazın meşalesi seçim için yakıldı!
Fotoğraflar: AA, Kolaj: Evrensel
Karadeniz açıklarında Sakarya Gaz Sahası’nda keşfedilen doğalgaz karaya çıktı.
Meşaleyi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan törenle yaktı!
Saat 20.23’te.
Yine bir sembolle karşı karşıyayız; tıpkı Çanakkale Köprüsü’nde olduğu gibi.
Köprünün iki çelik kule arasındaki orta açıklığı 2023 metreydi, Cumhuriyetin 100. kuruluş yılını sembolize etsin diye. Direkleri kırmızı beyazdı, bayrağı temsil etsin diye vs.
Lakin o sembollerin ardına gizlenmiş sayısız ‘kazık’ vardı! Aşağıdaki dipnotta özetini bulabilirsiniz.(1)
Şimdi de… 100. Yıl sembolüyle, 20:23’te meşalesi yakılan doğalgazda sembollerin örtmesine izin verilmemesi gereken gerçeklerle karşı karşıyayız.
Adım adım enerji uzmanlarının cevaplarıyla gidelim.
***
Bulunan rezerv 710 milyar metre küp. (Bu jeolojik rezervin, ‘çıkarılıp işletilebilir miktarın ne kadar olduğu henüz net bir şekilde paylaşılmış değil).
Çıkarma maliyeti, finansmanı… Netleşmemiş çokça mevzu var!
‘Kıskançlık’, ‘Her şeye muhaliflik’, ‘buna da sevinmeyecek miyiz’ gibi kısırlaştırıcı tartışmalara girmeden netleştirilmeli mevzular.
1-BU BİR SEÇİM ŞOVU MU (BU ACELENİN MALİYETİ VAR)
Tıpkı Otomobil projesi TOGG gibi…
SİHA’ların inip kalkabildiği askeri gemi TCG Anadolu gibi…
Bu meşalenin de seçim propaganda malzemesi yapılmak istenmesi anlaşılır bir şey; hükümetin derinleşen yoksulluk karşısında proje pazarlamaktan başka çaresi de yok.
Yalnız hükümetin gaz konusundaki alel acelesinin bir maliyeti var.
Türkiye eski OECD Daimi Temsilcisi Mithat Rende uyarmıştı: “2023’te sembolik bir erken gaz söz konusu ama esasında 2026’yı beklemek gerekir. Seçim öncesinde çıkarılmak isteniyor… Ama seçim öncesine yetiştirmek maliyetleri daha da arttırıyor. Erken gaz için çok para harcanıyor”.(2)
Denebilir ki…
‘Enerjide bağımsızlığa giden yolda tarihi adım’ deniyor. “Enerji dünyasında oyun yeniden kuruluyor’ muştusu veriliyor.
Bu kadar hayır içinde olsun o kadarcık harcama be!
İyi de bu işin devamının geleceğinin garantisi var mı?
2- ŞÜPHE DUYULACAK GEÇMİŞİ MEŞALE AYDINLATTI MI?
Hükümet her seçim öncesi ‘doğalgaz ve petrol bulundu’ müjdesi verip duruyor. Bu konuda da merhum Başbakan Adnan Menderes’in izinden gitmek hükümetin geleneği oldu.
Adnan Menderes de 2 Ocak 1957’de petrol bulundu müjdesi vermişti de Yeni Sabah gazetesi, “Trakya’da zengin petrol bulundu” manşetiyle köpürtmüştü müjdeyi. 67 yıl sonra AKP medyası da aynı görevi tekrarlamıştı: “Trakya’da 20 trilyon metreküp doğalgaz bulundu”.
AKP için müjdeleme süreci 2007 seçimleri öncesinde Tuz Gölünde doğal gaz, Manisa’da petrol bulundu ilanıyla başladı..
31 Mart yerel seçimleri öncesinde Siirt’te petrol, Trakya’da doğalgaz müjdesi ile final yaptı.
Hepsi boş çıkınca haliyle inandırıcılığı yitirdi iktidar.
Şimdi ise… Karadeniz’deki sahanın rezervi sondajla kesinleştirilmiş görünüyor.
Millet inansın diye meşale de yakıldı.
Yakıldı yakılmasına da yalnız durum aydınlanmadı.
Şimdi göstermelik başlayan sezon sonuna doğru yoğunlaşması hesaplanan projenin sürdürülebilirliği konusunda ciddi şüpheler mevcut.
Uzmanlar diyor ki…
“Yerin altında bir hidrokarbon varlığı tespit etmiş olsanız bile kuyu açma, kuyu tamamlama sondaj optimizasyonu vs. gibi hususlarda riskler çok büyük!
3- PROJENİN SÜRDÜRÜLEBİLMESİNİN ÖNÜNDEKİ RİSK NE?
Nedir projedeki riskler?
Sözü tam burada, ‘Testlerin başlayıp devreye alınma süreci seçim şovu olarak gündeme getiriliyor” eleştirisi yapan Eski BOTAŞ Daire Başkanı ve Enerji Uzmanı Ali Arif Aktürk’e bırakalım.(3)
Yerin altı bilinmezliklerle doludur. Jeolojik riskler çok büyüktür. Yerin altında bir hidrokarbon varlığı tespit etmiş bile olsanız sondaj optimizasyonu, kuyu açma, kuyu tamamlama vs gibi hususlarda teknik riskler çok büyüktür. Bunun yanında yerin altında kestiğiniz bölgenin porozitesi, basınç ve sıcaklıkları istediğiniz gibi olmayabilir.
Özellikle derin denizde yaptığınız arama faaliyetlerinin, sondajların maliyetleri inanılmaz fazladır.
Şimdi Karadeniz gazında şeffaf olmayan bir şekilde 8.5-9 milyar dolar gibi bir yatırım yapılmaktadır.
Bu para vergi mükelleflerinin parasıdır ve şeffaf yapılmalıdır.
Bu anlatılanların ardından şu kritik soru ister istemez akla geliyor: Maliyet ve kar hesabı yapılıp risk ona göre mi alındı?
Aktürk karın ne olması gerektiği noktasında uyarıyor:
Ülkenin risk priminin (CDS) yüzde 7’ler civarında olduğu ve hazinenin de yüzde 9.5’larla borçlandığı bir ortamda bu yatırımı yapan TPAO’nun aldığı teknik risklerle kar hesabı yapılmalı.
TPAO’nun-harcadığı 8-9 milyar dolar için-yıllık en az yüzde 20-22 gibi bir iç karlılık oranı ile nihai yatırım kararı vermiş olması beklenmelidir.
4- ENERJİ DE BAĞIMLILIK BİTER Mİ?
Hadi maliyetler karşılandı. Kar elde edildi diyelim. Bu durum Türkiye’nin dışa bağımlılığını bitirir mi?
İktidar medyasının estirdiği hava, biteceği yönünde.
Öncelikle vurgulayalım ki.. Doğalgaz kullanıma girse bile bölgede keşfedilen 320 milyar metre küplük rezerv bir anda çıkarılmayacak.
Şu an günlük 3 milyon metreküp. Eylül sonunda yeni kuyu açılışları ile 6.5 milyon metre küpe ulaşılması hedefleniyor. Bu da yıllık 2.5 milyar metre küpü bile bulmuyor.
Türkiye’nin yıllık 55-60 milyar metre küplük doğalgaz tüketiminin yanında devede kulak.
Sonrasında ise…
Hedef günlük 10 milyon metreküpe çıkmak, 2030’a kadar da artırarak ilerlemek.
2030’dan sonra kuyuların yaşlanacağı ve üretimin düşeceği hesaplanıyor; günlük 1.5 milyon metreküpe kadar gerileyeceği belirtiliyor.
Yani üretim uzun süre 5 ila 10 milyar metre küp arasında olacak. Başka bir ifade ile mevcut doğalgaz tüketiminin yaklaşık yüzde 10 ile 20’si arasında.
Maalesef Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını bitirecek bir miktar değil!
5- SÖZLEŞMELER DURURKEN BAĞIMSIZLIK NE KADAR MÜMKÜN?
“Al ya da öde” sözleşmeler var ortada. Türkiye doğalgaz ithalatını boru hatları üzerinden 25 yıllık kontratlara bağlı olarak gerçekleştiriyor.
2024 ve sonrası dolan sözleşmeler şöyle…
- Cezayir ile 4.4 milyar metreküplük LNG sözleşmesi 2024’te,
- Mavi Akım’la gelen 16 milyar metreküplük Rus gazının sözleşmesi 2025’te,
- İran ile 9.6 milyar metreküplük gaz sözleşmesi 2026’da sona eriyor.
- Trans Anadolu Hattı ile gelen 6 milyar metreküp gaz sözleşmesi 2033’te, özel sektörün Rusya ile 6 milyar metreküplük gaz sözleşmeleri 2043’te doluyor.
2021’de Rusya, Azerbaycan, Nijerya ile süresi dolup yenilenenler var.
Şayet gaz çıkarılması sürdürülebilirse, bağımlı olduğumuz bu ülkelere ‘gaz almıyoruz’ denebilecek mi?
Bırakalım almamayı….
“Bakınız artık benim de gazım var” diyerek indirim için bastırılabilecek mi?
Şimdilik cevap yok hayal pazarlama var.
5- BÜYÜK ENERJİ OYUNCUSU OLMAK MÜMKÜN MÜ?
‘Enerji dünyasında oyun yeniden kuruluyor’ iddiasına ne demeli?
Vaziyete bakınca cevap çok açık!
Dünyanın en büyük doğalgaz yataklarına sahip Rusya’nın kanıtlanmış rezervleri 50 trilyon metre küp.
İran’ınki 33 trilyon…
Katar’ınki ise 24 trilyon metre küp!
Bu rezervleri Türkiye’ninki ile kıyaslayınca öyle ‘lig atlanacak’, ‘Bundan böyle enerjide oyunu Türkiye kuracak, ‘eksen değişecek’ demek mümkün gözükmüyor.
6-YILLIK 10-15 MİLYAR DOLARLIK TASARRUF AZ ŞEY Mİ?
İşte tamam da bu noktada…
‘Doğal gaza her yıl harcanan 13-14 milyar dolar cebimizde kalacak, bu da az şey değil?’ tespiti devreye sokuluyor.
Haklı bir yanı var gözüken bu tespite itiraz var: Hiç bu kadar maliyet riskinin altına girmeden, gazdan elde edilmesi düşünülen büyüklükte enerji üretimi mümkün mü?
Hatta enerjinin verimli kullanılması durumunda yüzde 25’e yakın bir tasarruf sağlanabilir, yani gazdan beklenenden daha fazlası...
2022’de 80 milyar dolarlık enerji ithalatı yapıldı. Türkiye enerjide yüzde 70 dışa bağımlı.
Rusya’ya doğalgazda bağımlılık yüzde 45, ham petrol ve petrol ürünlerinde yüzde 24 ve taşkömüründe yüzde 39.
Akkuyu Nükleer Santralı üretime geçtiğinde nükleerdeki bağımlılık yüzde 100 olacak.
Fatura azaltılsın ama nasıl?
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının azaltabilmesi için en önemli potansiyeli, zengin yenilenebilir enerji kaynakları.
Rüzgar potansiyelinin sadece yüzde 21’ni değerlendiriliyor. Güneş, jeotermaller potansiyeli çok daha fazlasını vaat ediyor.
‘İdeolojik saplantı’ denilmeden yapılan nesnel eleştirileri dikkate alıp söz konusu potansiyel hayata geçirilmeli.
7- DOĞAL GAZ TERCİHİ İYİ BİR TERCİH DEĞİL Mİ?
Alternatif enerji önerisi karşısına şu itiraz sorusu dikiliyor: 10 milyar dolarlık tasarruf ve temiz bir enerji için, maliyet riskinin altına girmeye değmez mi?
Hayat savunucularının cevabı net: Adında ‘doğal’ geçmesine rağmen gaz, bir fosil yakıt ve tıpkı kömür gibi önemli bir sera gazı kaynağı. Temel bileşeni olan metan, karbondioksite kıyasla 20 kat daha kuvvetli bir sera gazıdır. Metan, ısıyı 20 kat daha fazla atmosferde hapsediyor, iklimi 20 kat daha çok tehdit ediyor. Özetle gaz, temiz bir enerji kaynağı değil. (4)
Çıkarımı, depolanması ve dağıtımı gibi süreçlerde çok büyük ölçüde metan gazı atmosfere salınıyor.
Giderek daha fazla kullanıldığı için de iklim krizini ciddi derecede derinleştiren bir etkiye sahip…
Bu nedenle Önder Algedik Uyarıyor: Bu müjde çevre açısından bir felaket anlamına geliyor! Türkiye, çevre koruma standartları çok düşük ve bunu bile denetlemeyen bir ülke. Bu proje ile Karadeniz’imizin sonu gelecek. Tıpkı Karadeniz yaylaları ve vadileri gibi… (5)
8- EVDE UCUZ KULLANACAK MIYIZ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Şimdi Botaş tesislerinde depolanacak gazın mayıs ayında evlerde olması talimatı verdi.
Ayrıca konutlarda aylık 25 metreküpe kadar kullanılan doğal gazın 1 yıl ücretsiz olacağını müjdelendi.
Önce şunu belirtelim: Gecekonduya da yalıya da aynı indirim, bu eleştirilesi bir durum.
Arif Aktürk şöyle eleştiriyor: “Dar gelirliler sübvanse edilmelidir. Rahmi Koç ya da geliri yüksek kesimler değil. Fiyat üzerinden sübvansiyon yapılınca böyle oluyor. Doğrudan genel bütçe içerisinden kaynak ayrılarak yapılmalıdır”.
***
Üretim maliyeti belli olmadığından üretilen gazın ucuzluk getireceğini söylemek mümkün değil. Bağımlılık süreceği için zor.
Hatta…
Şu kesin: Fatura kabaracak; yaktığımız doğalgaza, sistem kullanım bedeli, KDV ve ÖTV gibi kalemler hariç artık sondaj maliyetleri, milyarlarca liralık yatırım harcamaları da ekleneceği için…
Hem de her yıl!
+++
DİPNOTLAR
1) Çanakkale Köprüsünü yapan müteahhide yıllık 16.5 milyon araç geçiş garantisi verildi. Köprünün yıl dönümünde görüldü ki sadece 2 milyon 225 bin araç geçmiş.
Geçmeyen 14 milyon 225 araç için garanti ödemesi yapılmış: 256 milyon avro.
Devlet senin benim ödediğim vergileri alıp müteahhide vermiş. Sadece bu da değil! Köprünün gişe ücreti KDV dâhil 200 TL? Köprünün araç başına sözleşme ücreti 386 TL. Aradaki fark da ‘katkı payı’ altında vergilerimizden ödeniyor. O da 20 milyon 460 bin avro.
Trafik verileri araç geçiş garantisine ulaşmanın mümkün olmadığını gösteriyor. Tasarımından mühendisliğine yabancının eseri olan ‘milli köprü’ için millete ne kazıklar atıldığını daha ayrıntılı öğrenmek isteyenler için: https://www.karar.com/yazarlar/ugur-emek/1915-canakkale-koprusunun-yas-gunu-1595848
2) https://tr.euronews.com/2022/12/27/uzmanlar-karadenizde-kesfedilen-dogal-gaz-rezervi-icin-ne-diyor
3) ‘Karadeniz gazı için vergi mükelleflerinin bakış açısı ne olmalı?’ başlığı altındaki yazı için bkz: @AliArifAkturk/Twitter
5) https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/08/22/dogalgaz-mujdesinin-sakladigi-skandallar
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55
- Bir programın keskin bıçağı, ‘az çalışacağız’ diye pazarlanıyor 20 Ağustos 2024 05:00