27 Nisan 2023 04:55

SİHA sırtındaki iktidar

Bayraktar SİHA

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Önünde sonunda, er ya da geç, şimdi ya da sonra havalanan her şey gibi, SİHA sırtına binmiş iktidar gücü de düşmeye mahkumdur. SİHA’larla TCG’nin dünürler iktidarı ayrıcalıklarıyla din taciri rant yiyiciler dışında ihya ettiği kimse bulunmuyor. İmalatında çalışan yüksek ücretli teknisyenlerle mühendisler dahil beden-beyin gücü sarf edenlerin sömürüldüğü silah sanayi fabrikasının sahiplerine trilyonlar kazandırmasıyla avunmayacak kadar akıllı ve gerçeklerin farkında olan her işçi ve emekçi, bu silahların çoğalmasıyla yoksunluk ve yoksulluklarının ortadan kalkmayacağını; aksine iktidar sahiplerinin baskı ve şiddet gücünün artmış olacağını görecektir. Dış düşman imalatında çok sayıda diğer ülkelerin yöneticilerini yaya bırakan şoven milliyetçi Türk politikacılarının son yirmi bir yıllık süreçte, politikalarına muhalefet eden hemen herkesi “Yerli ve milli olmamak”la suçlayarak düşman safında gösterdikleri; bu düşmanca politikanın da yedeklenmiş toplum kesimlerinden destek gördüğü gizli-saklı değildir. Fabrikatörlerine trilyonlar kazandıran silah gücüyle donanmış iktidar sahiplerinin soğan-ekmek kuyruğunda bekleşenleri aşağılayıcı böbürlenmelerinin hâlâ prim yapıyor olmasının camilerde ya da meydanlarda topladığı cemaate “Alevi” karşıtı söylev çekip Alevi inancına sahip olanlara yuh çektiren politikacının ilgi görmesini de kolaylaştırdığı koşullarda, bu “acayiplik”ten en fazla zarar görenlerin yine emekçilerin kendileri olduğu da yaşanarak her gün görülür türdendir. 

Fikri-zikriyle egemen olan bir de yüzlerce milyar dolarlık sermaye ve servete kumanda ediyorsa; bu servet ve sermaye milyonluk ordu gücü, yarım milyonluk polis kuvveti, yüzbinlerce bekçi ve özel güvenlik ordusunun yanı sıra yüz elli binlik Diyanet ordusunun korunmasına alınmış ve halk kitlelerine karşı tehdit gücü olarak kullanılıyorsa, herkesi “ümmet” cenderesine almaya çalışan baştakinin politikaları, içerdikleri ve taşıdıkları saldırı ve savaş potansiyeliyle tüm emekçiler için büyük tehlike arz ediyor demektir.

Ama el insaf! Zenginlik ve yoksulluğun ülke tarihinin hiçbir döneminde bu denli büyük uçurum farkıyla görülmediği; AKP oligarklarının ülkenin ormanları, kıyıları, limanları, Hazine arazilerini mülk edindiği, yoksulluğun kol gezip on milyondan fazla emekçinin asgari ücret düzeyinde ve iki milyon çocuğun karın tokluğuna çalıştırıldığı bu ülkede, yönetici devlet erkinin saltanatını sürdürmesi için insanlar niye helak olsun? SİHA’lara binip soğan, ekmek, yoğurt, peynir alamayanları aşağılayıcı beyanatlarla çalım satanlar neden ve niçin ülke halkının sırtından göklere havalansın?

SEKA’dan TEKEL’e, şeker fabrikalarından Et Balık Kurumuna yüz yıllık burjuva cumhuriyeti tarihinde devlet eliyle ve denetiminde yapılmış ne kadar fabrika ve işletme varsa neredeyse tümünü emperyalist ve iş birlikçi tekellere peşkeş çeken bir yönetimin temsilcileri kendilerini “anti emperyalist”, muhaliflerini “emperyalizm iş birlikçisi” ilan edecek denli yalan ve entrikada ustalaşmış ve 1946’dan beri Amerikan emperyalizminin başını çektiği Batılı emperyalistlerin çıkarlarına bekçi kesilmişken “Türkiye yüzyılı”ndan söz ederek hâlâ alıcı bulabiliyorlarsa, ortada her emekçinin “kepi önüne koyup” sorgulaması gereken bir terslik var demektir!

***

Erdoğan yönetiminin oligarklarıyla militer, paramiliter güçlerinin çeşitli düzeylerdeki sözcü ve temsilcilerinin açıklamaları ve muhaliflere yönelik nitelemeleriyle saldırı ve provokasyonlara davetiye çıkardığı, Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırı girişimlerinin birbirini izlediği, YSK’nin iktidar partileri ve ittifakı lehine uygulamalara birbiri ardına imza attığı seçim öncesi siyasal gelişmeleri, 14 Mayıs seçimlerinin iktidar gücü tarafından savaş oyunları provasıyla ürkütücü hale getirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Enflasyonun yükselmeye, pahalılığın artmaya devam ettiği, temel ihtiyaç maddelerini satın almakta zorlanan ve giderek yoksullaşanların sokakta ve pazarda feveran ettiği bir dönemde, savaş zenginleriyle enerji, silah, medya ve inşaat konsorsiyumlarının patronları, yağma ve talanı sürdürmek için “terör” söylemine sarılmakta, Kürt ve Alevilere, talepleri için mücadeleye yönelen işçi ve emekçilere, baskıya baş kaldıran kadınlara ve gençliğe yönelik düşmanca politikalarını seccade, kuran ve kıble ile, bayrak ve marşla sarıp alıcı kılmaya çalışmaktadırlar.

Ülke ve halkın bugünü ve geleceğini kundaklama özelliği taşıyan bu politika ve bağlı manevraların boşa çıkarılması, mucidi ve uygulayıcısı iktidar gücünün işbaşından uzaklaştırılmasına bağlıdır. Savaş zenginlerinin, siyasal askeri ve mali oligarklarla yağmacı kapitalistlerin yenilgiye uğratılması, ağır çalışma ve yaşam koşulları altında bunalan işçi ve emekçilerin, sömürülen ve ezilenlerin daha ileri mevzilere yürümek üzere derlenip toparlanmasına da hizmet edecek, 14 Mayıs seçimleri ancak bu durumda emekçiler yararına sonuçların ortaya çıkması yönünde etkide bulunmuş olacaktır. Savaş makinelerinin çeşitlendirilmesi emekçileri değil dünürler yönetimini güçlü kılıyor. “Yeme-içme, barınmayı boş verin, SİHA’lara, TOGG’a, TCG’ye bakın, teselli bulun diyenlerin” yenilgiye uğratılması halk ve ülke yararına olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa