1 Mayıs’ın iradesiyle 14 Mayıs’a

Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Ülke tarihinin ‘en kritik’ seçimi olarak kabul edilen ve milyonların geleceğini yakından ilgilendiren 14 Mayıs seçimlerine iki hafta kala 1 Mayıs kutlanacak. İşçi sınıfının ilk oluşum sürecinden bu yana değişmeyen sloganı olan ‘insanca yaşam ve çalışma koşulları’ talebi dünyanın dört bir yanında olduğu gibi ülkemizde de öne çıkacak.
2023 1 Mayıs’ı ülkenin ve halkın büyük bir ekonomik çöküşün eşiğinde olduğu, işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarını hiç olmadığı zor ve ağır koşullarda sürdürmeye çalıştığı, emekçilerin en temel hakları (sendikal örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkı başta olmak üzere) ve özgürlüklerine, hatta yaşamına (iş cinayetleri) yönelik tehditlerin arttığı bir dönemde kutlanacak.
1 Mayıs’tan itibaren seçim sürecinin en hareketli dönemine girileceği dikkate alındığında, 1 Mayıs’ın ülke tarihinin en acımasız ‘emek ve işçi düşmanı’ iktidarına karşı büyük bir ‘meydan okuma’ olarak gerçekleşmesi gerekiyor. Ancak sendikalar açısından yapılan 1 Mayıs hazırlıklara baktığımızda ağır ekonomik sorunlar nedeniyle nefes alamaz hale gelen milyonların yaşadığı sefalet koşullarına yönelik tepkiyi örgütleyecek bir hareketlilikten bahsetmek mümkün değil. DİSK ve KESK ülke genelinde 1 Mayıs’a yönelik sınırlı çalışmalar yaparken, Türk-İş’in Adana’da, Hak-İş’in ise K. Maraş’ta sembolik etkinlikler yapacakları açıkladılar.
1 Mayıs’ın ülke çapında, mümkün olan her yerde yaygın ve kitlesel kutlanması, büyük kentler başta olmak üzere, emekçilerin yaşadığı bütün illerde/ilçelerde alanlara çıkılması, örgütlü örgütsüz milyonlarca emekçinin kendi talepleri ve dövizleriyle alanda yerlerini alması önemli. Bu durum 14 Mayıs seçimlerine giderken ülke çapında yaşanan ‘değişim’ atmosferinin emekçiler açısından ne ifade ettiği, sorunun sadece iktidar değişikliği olmadığı ve emekçiler açısından hak mücadelelerinin seçim sonrasında da devam edeceğinin görülmesi açısından ayrı bir önem taşıyor.
1 Mayıs kutlamalarının emekçilerin, özellikle sendikalaşma mücadelesi verdiği için işten atılan, yasal grev hakkını bile kullanmakta zorlanan işçilerin yaşadığı her türlü baskı, tehdit ve yasaklara karşı güçlü bir meydan okuma şeklinde gerçekleşmesi, işçi sınıfının gücünü ve etkisini bu yıl önceki yıllardan daha fazla alanlara yansıtması gerekiyor. Bu yıl 1 Mayıs alanlarına yansıyacak nicelik ve nitelik 14 Mayıs seçimleri açısından da önemli bir gösterge olacak.
Türkiye’de emek hareketini şu ya da bu şekilde güçlendiren eylemlerin, grev ve direnişlerin 1 Mayıs’ta alanlara taşınması her dönem önemli olmuştur. İşçi sınıfının ekonomik ve sosyal talepleriyle demokratik ve siyasal taleplerin iç içe geçmiş olduğu böylesi bir dönemde yapılacak olan 1 Mayıs’ta emekçilerin iradesini önce alanlara, sonra sandıklara yansıtılması gerekiyor.
14 Mayıs’ta yapılacak seçimleri işçi ve emekçiler içinde daha fazla tartıştırmak, emekçileri kendi sınıf çıkarları doğrultusunda taraf olmaya ve oy vermeye çağırmak adına yürütülen bütün çalışmalar, 1 Mayıs’ta ve sonrasında artarak devam ederek 14 Mayıs’a taşınacak.
14 Mayıs’ta sandıktan çıkacak sonuçtan bağımsız olarak milyonların yaşadığı yoksulluk ve sefalet koşullarının, hayat pahalılığının kısa sürede çözülmesinin mümkün olmadığının hemen herkes farkında. Bu nedenle emekçilerin insanca yaşam ve çalışma koşullarına yönelik taleplerini gerçekleştirmek için yürütülen mücadele, seçim sonrasında daha güçlü, daha kararlı olarak sürdürülmek zorunda.
Evrensel'i Takip Et