30 Nisan 2023

Arzu Okay: ‘Keşkesiz Bir Kadın’ (4)

Görsel: Film afişleri 

Fakir ya da zengin ama iyi kız, masum güzel olarak tanınıp ünlendiği sinema dünyası için “Sevdim ben sinemayı, gerçekten çok sevdim” der Arzu Okay. ’70’li yıllar başladığında ülke için çalkantılı yıllar da başlıyordu. Seyircisini kaybeden sinema da kendi krizini aşamıyor, var olan salonlar boşalıyordu.

Filmler sessiz çekiliyor, dublaj yapılıyordur. Erotik filmler furyasında Memduh Ün’ün çektiği fakat adını kullanmadığı bir filmde kendi sesiyle konuşmayı dener fakat olmaz, içine sinmez Halit Refiğ ve Fikret Hakan’ın yönettiği, senaryosunu Selim İleri’yle, Fikret Hakan’ın yazdığı Cennetin Kapısı (1973) filminde Fikret Hakan, Sevda Ferdağ ve Yusuf Sezgin’le birlikte oynar Arzu Okay. Kendinden yaşça büyük oyunculara özenerek takma kirpiklerle, makyajlar yaparak oynadığı dönemlerdir. O filmden bir anısın şöyle anlatır: “Sevda bana diyor ki ‘Bak Arzu’cuğum yapma, o kadar gençsin, o kadar güzelsin ki kaşına gözüne bir rimel sür öyle oyna.’ Ben de içimden kıskanıyor herhalde diyorum. Oysa bana iyilik olsun diye öyle doğru bir şey söylüyor ki. Sonra kendisine de söyledim bunu.”(1)

Arzu Okay filmlerde oynamaya başladığında ilk olarak çekimlerdeki en önemli etkenlerden biri olan kamera ve kullanılan mercek meselesini çözer, kendisinin ekranda ne kadar görüleceğini bilmek, oyununu ona göre ayarlamak ister, bunun için de kullanılan merceği bilmesi gerekiyordur. 35’likse perdeye ne kadar, nasıl yansıyacaktır. Oyununu ona göre ayarlar perdede büyük yer kaplıyorsa küçük oynar, genel bir planda boydan çekiliyorsa büyük oynar ki daha belirgin olsun. Bu hesapları yapar ve kısa zamanda öğrenir.(*)

Bu önemli meseleyi çözdükten sonra filmler arka arkaya gelir. Kazandığı parayla ancak kendisine ve annesine bakabiliyordur. Çünkü asıl parayı Ayhan Işık’lı filmse, Ayhan Işık alıyordur yanındaki oyuncuya da kıyaslanamayacak bir ödeme yapılıyordur. Yapımcıdan istenen Ayhan Işık filmidir, yanında (Dört büyüklerden biri değilse) Arzu Okay da oynasa Mine Mutlu, Feri Cansel ya da “Sokaktan geçen bir kız da oynasa” fark etmiyordur, filmi Ayhan Işık sattırıyordur. Arzu Okay da ilk döneminde tek başına filmleri sattıracak bir isim olmadığından, Ayhan Işık, Yılmaz Köksal, Behçet Nacar gibi oyunculara eşlik eder.

EROTİK FİLMLER FURYASI

’70’li yılların ortalarına yol alırken Ayhan Işık’lı, Cüneyt Arkın’lı, Yılmaz Güney’li, Ediz Hun’lu, Türkan Şoray’lı, Fatma Girik’li, Hülya Koçyiğit’li filmleri izleyeceğimiz salonlar kalmamıştı artık. Ülke çalkantılı günler yaşıyor, aileler evlerine çekiliyordu... Yeşilçam’ın idolleri de kopmuşlardı çok sevdikleri sinemadan. İşte o günlerde krizi çok derin yaşayan Yeşilçam yeni arayışlara girmiş, televizyonun da etkisiyle eve kapanan ailenin yerine “sokaktaki adama”, “lümpen” seyirciye film yapmaya başlamıştı. Önceleri erotik komedi diye başlayan bu furya zamanla pornoya kadar uzandı. Seks-komedi, hatta avantür filmlerin aralarına yabancı filmlerden “parçalar” döşendi. Sinema salonlarının önünde teşrifatçılar, “üç film birden”, “parça var”, “her muamele var” diye çağırıyordu artık sokaktan geçenleri. Taşradan, Anadolu’dan gelmiş, “buraların yabancısı” olanlara sinema salonuna değil, “geneleve” geldiğini düşündürtecek tarzda çağrılardı bunlar. Daha sonra yerli pornolar çekilmeye başlanır.

O yıllarda sokak edebiyatı da bu filmlerin adlarında karşılık bulmaya başlamıştır. Günümüze kadar gelen “Parçala Behçet”, “Yırt Kazım” gibi.

Aralarına parçalar döşenmiş erotik-komedilerin, seks filmlerinin yanı sıra porno filmler de artık birçok sinemada gösteriliyordu. Gittikçe iğrençleşen ve açık sömürüye dönüşen bu filmlerde her türden fetişizm, grup seks, oral seks gibi pornografinin bütün unsurları kullanılıyordu.

Erotik-komediler ve seks filmlerinin, soyunup yatağa giren ve sevişen oyuncuları arasında Mine Mutlu, Arzu Okay, Zerrin Egeliler, Figen Han, Feri Cansel, Ali Poyrazoğlu, Hadi Çaman, Mete İnselel, Aydemir Akbaş’ı sayabiliriz. Bu oyuncular, soyunmuş, yatağa girip sevişmişler fakat hiçbiri porno film de oynamamıştır.

Sonraki yıllarda erotik komedilerde, seks filmlerinde, porno filmlerde oynayan kadın oyuncular sırra kadem bastılar, ortadan kayboldular. Kimse nerede olduklarını, bugün ne yaptıklarını, nasıl yaşadıklarını bilmiyordu. “Yeşilçam hiçbir zaman vefasız olmadı diyen” sinemanın meslek örgütü yöneticileri de yapımcılar, yönetmenler de hatta aynı seti paylaştıkları arkadaşları da bu oyuncuların izini kaybetmişti.

Tabii sözünü ettiğimiz oyuncular nedense sadece kadın oyunculardı.  Onlar “lanetlenip” günah keçileri olarak anılırken Ali Poyrazoğlu, Hadi Çaman, Aydemir Akbaş gibi o dönemin erkek oyuncuları “saygınlıklarından” hiçbir şey kaybetmemişlerdi.

Yayımlanan bir iki röportaj dışında o dönemin ünlü seks oyuncularından bugün ortadan kaybolan ve (medyanın yaklaşımları nedeniyle belki de haklı olarak) izini bulduğunuzda da görüşmek istemeyenler arasında Bursalı bir gazinocuyla evlenen Zerrin Egeliler, Zerrin Doğan, Dilber Ay, Ceyda Karahan, Elif Pektaş, Zafir Saba, Necla Fide, Nur Ay, Ayşen Selvi, gibi isimleri sayabiliriz. Bu isimlerin bir kısmı evlenmiş, bir kısmı başka şehirlere, ülkelere yerleşmiş ve izini kaybettirmiş. Feri Cansel sevgilisi tarafından öldürülmüş, Mine Mutlu kansere yenik düşmüş, Seher Şeniz intihar etmişti.

EROTİK FİLMLERİN ‘SEKS YILDIZI’ ARZU OKAY

Erotik filmlerde oynamayacağım diyen, başlarda gelen teklifleri reddeden fakat sosyal ve gelecek güvencesi, arkasında paralı bir ailesi, sahiplenip kollayanı, başka tutunacak dalı olmayan Yeşilçam filmlerinin masum kızı Arzu Okay, bu değişime ayak uydurmak zorunda kalmış, filmlerde soyunmaya başlamıştır.

Erotik filmler furyası başlamadan önce 50’nin üstünde filmde çoğunda başrollerde masum iyi kız olarak yer alır Arzu Okay kazandığı para bırakalım ev sahibi olmayı kendi masraflarını bile karşılayamıyorken bir de annesine bakıyor, anne evinin giderlerine destek oluyordur.

Not: Haftaya son bölümle tamamlayacağız yazımızı

(1) - (*) “Türkiye Sineması Görsel Hafıza Projesi”, Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi                                                                                                           

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et