Yürüyüş

YAZ GÜNLERİNDE

Güneş açtığında, bulut geçtiğinde. Mavilenen gökyüzünün altında. Kızıla boyanan güllerle karanfillerin ardında. Yaşamaya bak. Kokular içinde. Uzayıp giden yaz günlerinde.

GÖNÜL GÖNÜLE

Dal dalla, çiçek çiçekle sarmaştığında. Toprak toprağı çekecek. Üstünü örten gökyüzüyle genişleyerek. Gönül gönüle oldukça insanlar. Hep birlikte bastıkça toprağa.

YÜRÜYÜŞ

Karı, boranı, fırtınayı gördün. Karanlıklar ortasında. Bata çıka. Güneş açtı sonunda. Açacak. Rüzgarlandı ağaçlar. Rüzgarlanacak. Toprak yeşerdi. Yeşerecek. Aydınlandı ortalık. Aydınlanacak. Şarkı, türkülerle. Elini kolunu sallayarak yürürken yolda.

ESKİ BİR RESİM

Pencereden baktığında göz alabildiğine bir manzara. Her şey yerli yerinde. İrili ufaklı evler, yollar, gökyüzü… Dışarı çıktığımda ne ev, ne yol, ne gökyüzü… Eski bir resimmiş pencereden gördüğüm.

YANSIMAK

Yaldızlı boy aynalarıyla zengin vitrinlerin parlak camları yansıtmıyor bizi. Tozlu aynalarla kırık camlı pencerelerden yansıyor suretimiz. Bulanık. Yarımız göstermeden.

SEVMEK

Benim seni sevmem beni sana bağlar. Senin sevip sevmemen bağlamazken beni.

BULUŞ

Arayan bulur ancak. Aramak bulmanın anahtarıdır. Ayağına dolanan bütün o ıvır zıvırların arasında durur aranan cevher.

MÜZİĞİN SESİ

Onun müziği kulaklarına değil, yüreklere dolardı. İnce bir keman sesiyle. Kuşların cıvıldadığı bir bahar sabahının serinliğinde…

AYNAYLA SEN

Görünen ne varsa onu yansıtır ayna. Yoksa boş kalır. Camdan bir boşlukta. Sen olmadın mı ayna da olmaz. Sen ölürsen ayna da ölür.