07 Mayıs 2023 03:29

Arzu Okay: ‘Keşkesiz Bir Kadın’ (5)

Fotoğraf: Mesut Kara

PAZAR
Paylaş

Gelir düzeyi düşük ve düzensiz olan alt-orta sınıf insanları için hayat her zaman zor olmuştur bu ülke insanı için. Bu sürekli iş bulan yıldızlar dışındaki sinema emekçileri için de böyle oldu her dönem.

Erotik filmler furyası öncesinde çoğu başrolde oynadığı onca filme rağmen bu Arzu Okay için de böyledir. Kazanabildiğiyle bırakalım yüksek standartlarda bir “yıldız hayatı” yaşamayı anca geçinebiliyordur. Setlere dolmuşlarla ya da set minibüsleriyle gidip gelen Arzu Okay eline biraz para geçtiğinde o günlerin ekonomik otomobillerinden bir Murat 124 alabilmiştir. “Güçlü bir ailen yoksa maddi anlamda arkanda, belli bir birikimin yoksa çalışmadığın zaman nasıl yaşayacaksın? Eline ne geçiyorsa onunla yaşayacaksın. Hiçbir sosyal güvencesi yok ki sinemada çalışan insanların. Ne gelse oynuyordum, para lazım çünkü.”(1)

AÇ KALDIM OYNADIM

Ülkenin de sinemanın da kriz günlerinde işler eskisi gibi gitmiyor yaşamı sürdürecek parayı kazanmak her geçen gün daha da güçleşiyordur.

Arzu Okay elindeki son parasıyla elektrik parası yatırmaya gittiği bir gün parası ucu ucuna yeter. Başka parası kalmadığından eve yürüyerek dönmek zorunda kalır. Taksim’den Topağacı’ya yürüyecektir. Harbiye Orduevi’nin önünde ayağındaki kırmızı topuklu ayakkabının topuğu kırılır. “Meşhur Arzu Okay oradaki banka oturup topuğu yapıştırmaya çalışır fakat yapıştıramaz. Topuğu çantasına koyup topallaya aksaya yürümeye başlar, Bir yandan da ağlıyordur. Eve gidip bulamayan arkadaşı Fatma taksiyle dönerken Arzu Okay’ı o halde görüp alır arabaya, birlikte eve dönerler. Evde yemek yapacak sadece yeşil mercimek ve soğan vardır, alacak parası olmadığından kıyma yoktur.

Erotik filmler furyası başlamış fakat Arzu Okay oynamayacağını söyleyerek gelen teklifleri reddetmiştir. Fakat nereye kadar dayanabilecektir yapacak başka bir mesleği ve işi olmayan bir oyuncu? Elektrik parasını zar zor ödeyen, evine yürüyerek dönmek zorunda kalan, evinde yemeğe koyacak kıyması bile olmayan Arzu Okay o gün o filmlerde oynamaya karar verir. Başka bir film teklifi de yoktur zaten, furya başlamış sektör tamamen erotik komedi filmlerine dönmüştür. Masum iyi kızlar soyunmaz tabusunun Müjde Ar öncesi ilk kırılmasıdır bu.

“Talep o yöndeydi, ben de cevap verdim. Aç kaldım, yapmak zorundaydım, yaptım.” diyen Arzu Okay aynı söyleşide şunları da söyler: “Ben hiç rahatsız değilim. Bugün de olsa, gene oynarım. Benim oynadığım filmlerden sonra, birçok sanatçı arkadaşım da “Masum kız soyunur” diye soyundular. Ama hep başı çekenin başı yanıyor.”(2)

‘SOYUNDUĞUM İÇİN DEĞİL KÖTÜ FİLMLERDE OYNADIĞIM İÇİN ELEŞTİRİLEBİLİRİM’

“Tabii insanın bir sürü insanın önünde çıplak olması çok rahatlık verici bir durum değil, sonra iş olarak bakıyorsun… Şöyle eleştirilebilir; film kötüydü, kötü filmde oynadın. Tamam onu kabul ediyorum, kötü filmlerde oynadım ama başka alternatifim yoktu. Soyunmaktan yana kaygım yok, bugün bir filmde oynarken gerekiyorsa yine soyunurum. Yanlış olan kötü filmde oynamam. Dünyanın her yerinde her sinemada her türlü çıplaklık var, mesele çıplaklık değil o çıplaklığı nasıl sergilediğin.(*)

“Filmler kötü çekiliyordu başka şansımız yoktu. O dönem başka bir furya olsa o filmlerde oynasak, yine kötü filmlerde oynamış olacaktık” diyen Arzu Okay önemli bir gerçeğin altını çiziyordu. Filmlerde yıllarca masum iyi kızı oynayarak kazanamadığı parayı birkaç yıl erotik filmlerde oynayarak kazanır Arzu Okay fakat yaptığı iş gittikçe zor gelmeye başlar. Kötü filmlerde oynayarak sinemaya haksızlık yaptığını düşünür.

3-5 günde çekilen maliyeti çok düşük, daha çok erotik komedi ve avantür filmlerdir bunlar. Bunların hiçbiri seks filmi ya da porno değildir. “Bunun bir suç olduğunu, yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum. Gerekirse bugün 64 yaşında yine bir erotik filmde oynayabilirim. Bizim yaptığımızda kötü olan, kötü filmlerde oynamış olmamız. Beni eleştiren, “Arzu, sen kötü filmlerde oynadın” derse anlarım, “Tamam, doğru söylüyorsun” derim... Daha iyisi yapılıyordu da ben mi oynamadım!”(3)

HAYATINI YENİDEN KURAR BAŞKA BİR ARZU OLARAK

Sinemayı, sahneyi bırakan Arzu Okay liseyi dışarıdan bitirmeye karar verir ve dersler almaya başlar. Ders aldığı Matematik Öğretmeni Fevzi Kozal deri işiyle uğraşıyordur. Laleli’de bir pasajın zemin katında küçük bir dükkanları vardır fakat sermayesizlikten işi büyütemiyorlardır. Birikmiş biraz parası olan Arzu Okay Fevzi Kozal’ın ortaklık önerisi üzerine teklifi kabul eder ve işe ortak olur.

Bu adım yeni hayatının da ilk adımı, başlangıcıdır. Sondasında ticari hayatında adım adım yükselir, başarılarına yeni başarılar ekleyerek hayatını sıfırdan yeniden kurar; kendi çabasıyla Arzu Okay’ı yeniden yaratır. Geçmişiyle yüzleşmiş, yaşadıklarından dersler çıkarmış, ne yaptığını bilen “keşkesiz” bir Arzu Okay’dır bu. Kendini yeni işine verir. Canını dişine takarak çalışıyordur, çünkü bütün parasını bu işe yatırmıştır ve sinemaya da sahneye de dönmeye niyeti yoktur.

Kişisel çabalarıyla fuarlara katılmaya, koleksiyonlar üretmeye, işi büyütmeye yönelir. Kısa sürede de önemli başarılar elde ederek işi büyütür. Hilton’da düzenlenen borçlanarak katıldıkları ilk fuarda iç piyasa açısından bir başarı elde edemeseler de iş yapmaya başladıkları bir ihracatçı sayesinde dış piyasaya açılırlar. Fransa’ya ürün satmaya başladıklarında Arzu Okay Avrupa’daki fuarlara katılarak işi büyütmeyi sürdürür. 14-15 milyon dolarlık cirolar yapmaya başlamışlardır. 3 bin metrekare kapalı üretim alanında yanında 640 kişi çalıştığı bir dönemdir bu. İhracata yaptığı katkılardan dolayı Dönemin Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin elinden başarı ödülü de alır Arzu Okay; fakat ne ödülü veren ne dönemin medyası ödül alanın “o Arzu Okay” olduğunun farkında değildir; “bir dönemin seks yıldızına ödül” türünden haberler yapılmaz.

1990 krizinde batarlar ve her şeylerini kaybederler. “Sonra tekrar bir şirket kurar işe yeniden başlar. Bir firmayla ortaklık yapar, butik işletir, kendi işini yapmayı sürdürür.

Barışa Yürüyorum İnisiyatifinin “Ölüm değil yaşam” diyerek 27 Aralık günü Bodrum’dan Diyarbakır’a başlattığı ‘Barış için yola yola çıkanlar’ arasında Arzu Okay da vardır; Diyarbakır’daki etkinliklere, yürüyüşe bağımsız bir aktivist olarak katılır. Diyarbakır’da bacağına plastik mermi yer, TOMA’ların tazyikli suyuna, gaz bombalı saldırılara hedef olur.  O anları şöyle anlatır: “O arada özel tim girdi içeri, hepsinin sadece gözleri ve ağzı açık... İstediğimiz sadece barış, başka bir şey istemiyoruz, “İnsanlar ölmesin” diyoruz. Bulduklarına giriştiler, hayatımda o anı unutmam. İnsanın insana vurduğunda çıkan o sesi unutamam! Gaz bombası, su hiçbir şey...”

“Hep bildiğim yolda yürüdüm. Hiç ‘keşke’m yok!”, “Kimsenin kafasındaki Arzu’yla uyuşmadım”(4) diyen Arzu Okay artık kendine zaman ayırmak istiyor, yıllardır sürdürdüğü yazılar yazma, şiir yazma uğraşında yoğunlaşmak istiyordur.

 

(1) - (*) “Türkiye Sineması Görsel Hafıza Projesi”, Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi

(2) - (**) Fatih Türkmenoğlu söyleşisi, 15 Nisan 2007

(3), (4) Arzu Okay- Keşkesiz Bir Kadın, Söyleşi Türey Köse, İletişim Yayınları

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa