08 Mayıs 2023 07:40

Görüş netliği

Cumartesi Annelerine gözaltı

Footğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Bu hafta sonunun birazını yıllardır birlikte olduğum mücadele arkadaşlarım, Cumartesi Anneleri/İnsanları ile birazını da ilk kez ’70’lerin sonunda ama en çok yolumu çizen şiir kitabı “Su Çürüdü” ile önce sözleriyle, sonra yol ve mücadele arkadaşlığı ile tanıdığım Ahmet Telli ile geçirdim.

Hapishanedeki günlerimde de bana eşlik etmişti Sevgili Ahmet Telli, gönderdiği “Çocuksun Sen” kitabıyla. Elbette daha nice şair ziyaret etti koğuşumu, ardından hücremi. En çok yakındığım kısıtlama kitap olunca, şiirsiz kaldım diye haykırınca, ardı ardına ilettiler şiirlerini, içine yazdıkları o güzelim sözleri de katarak. Kendileri gönderemeyecek olanların kitapları da dostların gönderilerine eklendi, içine yazılanlarla hem kitap hem de mektup komisyonlarını çalıştırmış oldum böylece.

Geçen hafta Ankara’ya gittiğimde masamızın üstünde “Su Çürüdü 40. Yıl Özel Baskısı”nı bulmuştum içine yazdığı “Su çürüse de insan çürümez” notuyla, yola çıkacağım için tanıtım gecesine katılamadığıma hayıflanarak. İlk baskısı da elimde olan bu kitabın adıyla diğer kitaplarının da katıldığı bir seçki olmuş, pek de güzel olmuş doğrusu. Şiiri ilk okuduğum yıllara gittim yeniden, işkencenin ağırlığını, bizlerin de 40 yılı bulan işkenceye karşı mücadelemizi, o şiirin yolumu bulmamdaki etkisini düşündüm.

Cumartesi günümüzü 23 Cumartesi İnsanı, mücadele arkadaşları önce Galatasaray Meydanı’nda polis kalkanlarının ardında, sonra gözaltında kapılarının gıcırtısı ayyuka çıkan, kırık dökük bir gözaltı midibüsünde kah bekleyerek, kah hastanelerin acillerinde meslektaşlarımızın İstanbul Protokolüne yaptıkları atıfları, ilkelere uygun tutumlarıyla kendileriyle gurur duyarak, çalışma ortamlarının insanlık dışı haline de kederlenerek geçirdik. Bize eşlik eden kolluk görevlileri daha işe başlayalı birkaç ay olmuş gencecik insanlardı. Uzun çalışma saatlerinden yorgun düşmüş bu gençlerin de fazladan çalışmalarının karşılığını alamadığını duyduk üzülerek.

Yıllardır zorla kaybetmelerin yüküyle yaşıyoruz bu topraklarda. Özellikle ’90’larda hızlanan süreç, 1995 yılında annelerin öncülüğünde Galatasaray Meydanı’nda başlayan sessiz oturmalarla hız kesse de hâlâ zorla kaybetmelerin yaşandığı bir coğrafya burası. Baskıları pekiştirenlerin değil yakınını arayanların suçlandığı, gazlara bulanıp ters kelepçeyle gözaltına alındığı, ne Anayasa ne de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tanıyanların haliyle ihlal kararlarını da yok saydığı bir iklimde haftaya seçim yapacağız.

Bu seçim 21 yıllık bir iktidarı bitirmeye yetecek mi, hep birlikte göreceğiz. Yalnız bu 21 yılla sınırlanamayacak bir şekilde bu topraklarda devletin kendinden menkul, denetlenemez, şiddetin öncü rolünü üstlenen yapısı her daim varlığını sürdürse de parçalı yapısı nefes alınabilen mücadele alanlarını mümkün kılarken, tek elde toplanan devlet erkiyle, üstüne üstlük tümüyle tekellerine aldıkları propaganda araçlarıyla 21 yılın hikayesi insanların bulanık görmesini hayli artırmış durumda. AKP iktidarının sona ermesinden öte, görüş netliğimizi artıracak, içimize işlemiş sansür ağını parçalayacak bir çabaya ihtiyaç var.

Cumartesi Anneleri/İnsanları 700. haftada yapılan vahşi saldırının ardından Galatasaray Meydanı’ndan sürülüp, önce İnsan Hakları Derneği önüne sonra da binanın içine sıkıştırma çabalarına boyun eğmeden, Sevgili Maside Ocak’ın 700. hafta saldırısını Anayasa Mahkemesine taşımasıyla ihlal kararı alınca son 5 haftadır Galatasaray Meydanı’na çıkma ısrarını gösteriyor. Devlet de suç işlemeye devam ediyor. Bu cesareti en çok da o ısrarı gösteren insanların bir avuç olmasından devşiriyor. Yürüyüp geçenlerin dönüp de bakmamasından. Haftaya 21 yıllık bir iktidarı sonlandırmak yetmez! O iktidarın içimize işlemiş korkularından sıyrılmadan hiç olmaz!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa