13 Mayıs 2023

Keşke bitmese

Fotoğraf: Jaber Abdulkhaleq/AA

Toplumsal yaşamda bazı anlar vardır ki, insanlar inanmasa da o anda her şeyin bir başka olacağı düşünülür. Örneğin, yılbaşı dönemleri böyle anlardandır. Takvimden bir yaprak düşünce her şeyin değişmesi olanaklı mıdır? Tabii ki, böyle bir şey olamaz, ama belki de iyimserliğe ayarlanmış düşünce sistemimiz, gerçeğe değil, sanala yönelmektedir.

Seçim de böyle bir andır; sanki bir anda her şey değişecek gibi olur. Tabii sonuç, iktidarı kazanan gruba göre çok farklı olabilir.  Seçim sonuçları siyaset bilimi ile ilgili dostlara harika bilgiler sunacaktır. Yapılan vaatlerle verilen oylar arasındaki ilişki hangi vaadin insanlar üzerinde ne denli etkili olduğunu gösterecektir. Diğer önemli bir bulgu da, yapılan vaatlerin ne denli ikna edici olduğu ve vatandaşların davranışlarını ne kadar etkilediği olacaktır.

Doğrusu beni en çok düşündüren ne tür vaatlerin vatandaşlar üzerinde ne derece değiştirici etki oluşturabildiğidir. Bu tür bilgiler gelecek seçimlerde yer alacak partiler tarafından da seçim propagandalarının yürütülmesinde önemli ipuçları sağlayacaktır. Ondan dolayı yapılan vaatlerle seçim sonuçlarının dikkatlice analizi tüm gruplar için fevkalade önemlidir.

Seçim ertesinde iktidara hangi siyasi parti ya da grup gelirse gelsin vatandaş için işlerin zor olacağı ortadadır. Baskılanan döviz piyasa ayarlarına döndürülürse, samanın dahi ithal edildiği günümüz koşullarında fiyat artışları ne kadar yükselebilir, diye düşünmeden edemeyiz. Fiyatlarla faiz haddi arasında ilişkinin koptuğu koşulda, bütçenin yamanacak bir yerinin kalmadığı durumda ve cari açığın tahammül sınırlarını aştığı ortamda hangi yangına kaç arabalı itfaiye ekibini sevk etmek yeterli olur ki, ben hayal bile edemiyorum. 

Düşünülen itfaiye ekibi IMF veya benzer bir dış kuruluş olabilir. Halkımızın IMF konusundaki yargısı ortada iken hangi grup böyle bir girişimde bulunabilir, bence meçhul! Ne var ki, dış yatırımın çekilmesi arzulanıyorsa, yatırımcıya güven verecek şekilde ya içeride çok ciddi yönetsel değişiklikler yapılmalı ya da IMF gibi dış kurumların ekonomi üzerinde denetçi olması kabullenilmelidir. IMF’nin davet edilmesi durumunda kur rahatlar, yabancı sermaye girişleri ile kurun piyasa haddinde gerilemesine rağmen, IMF’nin dayatacağı sıkı politikalara halkın nasıl tepki vereceği belli olmaz.

Seçim sonrası hangi siyasi grup iktidara gelirse gelsin, yargıda ve yönetim kademesinde önemli değişiklikler yapılması kaçınılmazdır. Bu alanlardaki değişikliklerin ikili yönü vardır. Genel kamuoyu açısından söz konusu alanlarda ciddi değişiklikler beklenmektedir. İktidara gelecek siyasi ekibe göre durum kısmen değişik olabileceği gibi, kimsenin beceremeyeceği bir durumla karşı karşıya kalınması da kaçınılmazdır. Şöyle ki, gerek hukuk alanında, gerek genel idare alanında yapılması mutasavver bir değişiklik hiç kolay değildir. Birincisi, insanları yerlerinden oynatmak, işlem olarak da, bireyler üzerindeki etkiler itibarıyla da kolay değildir. İkincisi, her kurum toplumsal yapı üzerinden yükseldiği için, kurumlarda görülen herhangi bir aksaklık aslında toplumsal dokuyu etkilediği gibi, aynı zamanda da toplumsal aksaklığın çok önemli göstergesidir. Kısacası, malum bileşik kaplar yaklaşımına göre, bir toplumda hiç bir kurum toplumun bütününden bağımsız olarak hareket etmez. O nedenledir ki, adalet siyaseti, siyaset medyayı, medya toplumsal zihniyeti yansıtır ve aynı zamanda etkiler de. Bundan dolayı, iktidarı ele geçirecek olan siyasi ajanlar her davranışlarından sorumlu olduklarının bilincinde olmalıdırlar, çünkü balık baştan kokar!

Dış yatırımlara toplumun ne ilgisi var diye düşünülmemelidir. İç ve dış tüm sermaye çevreleri güven isterler. Sermaye her ne kadar sömürücü olsa da, iş dünyasında burjuva adaleti ve piyasa koşulunda oluşan hakların gözetilmesini ister çünkü kendi kâr sağlama ve bunu gerçekleştirme koşulu da burjuva haklarının yerleşik olmasına bağlıdır. Örneğin, mali teftiş ya da öngörülemez mali ya da sair alanlarda yapılan hukuksal değişimler sermayeyi ürkütür.

Eğitim sisteminin mutlaka el atılması gereken bir alan olarak görülmesi gerekir. Ekonominin temeli sanayi, ihracatta avantajlı olmanın temeli de ihracatta teknoloji-yoğun ürün oranını yükseltmek ise, eğitime mutlaka ağırlık verilmelidir. Ezberci skolastik eğitim sisteminden araştırıcı, düşündürücü ve şüpheci eğitim sistemine geçmek gerekmektedir. Bunun için imam hatip mantığından vaz geçilmelidir. Çocuklarına inandıkları dini eğitimi vermek isteyen aileler için devlet denetiminde bilimsel yaz kursları açılabilir. Hele de doğu ve güneydoğu bölgelerinde kümelenmiş gerici tarikatlar kesinlikle ticaret ve siyaset tabanı olarak görülemez. Tarikatlarla yürütülen siyaset ülke için cinayettir.

Türkiye dünyanın çok önemli bir bölgesinde, oldukça büyük ve kapasitesi büyümeye müsait bir ekonomidir. Bu ekonomi iki şekilde büyütülebilir. Birincisi şimdilerde gördüğümüz gibi dengesiz şişmanlayıcı büyüme, ikincisi, ise dengeli ve sağlıklı büyümedir.  Birinci büyüme modelinde ülke kaynakları kapitalist merkezlerin güdümünde rantlar ve sömürüyle büyür. Bu modelde yatırımlar belirli merkezlere yapılır. Yatırım yapılan merkezlere diğer bölgelerden akın oluşturulur ve böylece oryaya çıkan değer ikili nitelik kazanır; gerçek maliyet değeri ve rant. Böylece ortaya çıkan değer sermaye sahiplerine kâr olarak yansırken, hem gelir dağılımı, hem de nüfus ve refah dağılımı bozulur. Bugün Türkiye’de olan olay budur. Batı’nın Avrupai görünümü doğu ve güneydoğu’nun geri görünümü pahasına oluşmuştur. Birinci modelde, halkın aleyhine ülke emperyaliste ve sermayeye bağlanmış, sömürünün yükü de diğer bölgelere yayılmıştır. İkinci model ise halkın tümüne ve ülkenin sathına yayılı dengeli ve ihtiyaçlar sıralamasında sosyoekonomik önceliklere göre hiçbir rant oluşturmadan ve sömürücülere havadan kaynak aktarmadan salt gerçek üretim maliyetleri ile yapılan yatırımlarla gerçekleştirilen büyümedir. Umarım bundan böyle ikinci model benimsenir ve uygulanır.

Modellerden her biri farklı siyasi-ekonomik ideoloji mensubu iktidarlarla sağlanabilir. Aslında keşke seçim vaatleri dönemi bitmese biz de bu rüyadan uyanmasak! Genel seçimin toplumumuza yararlı olmasını diliyorum!

Evrensel'i Takip Et