19 Mayıs 2023

Yurt dışı oyları, nedenler ve yapılması gerekenler

Fotoğraf: Semra Çelik/Evrensel 

Yurt dışındaki 3.4 milyon oyun ne denli önemli olduğu bu seçimlerde görüldü. Elbette her bir oy kendi başına önemli ve değerli. Ancak blok halindeki oyların partiler ve liderler açısından önemi çok daha fazla. Ne de olsa yarışa girerken bir tarafta garanti oyların olduğunu bilmek güven veriyor.

Erdoğan ve AKP için özellikle Batı Avrupa ülkelerinde kullanılanlar “garanti oylar” kategorisine giriyor. Yurt dışındaki oyların neredeyse yüzde 80’i bu bölgede bulunuyor. 14 Mayıs seçimleri için yurt dışında kullanılan 1 milyon 800 bin oyun 1 milyon 200 bini Almanya (733 bin), Fransa (200 bin), Hollanda (145 bin), Avusturya (62 bin) ve İsviçre’de (60 bin) bulunuyor.

Bu tablo ne yeni ne de bilinmezdir.

Seçimlerden önce de yüzde 3-5 değişimle benzer bir tablonun çıkacağı az çok biliniyordu. Bu tablo yarın başlayacak ve 24 Mayıs’a kadar sürecek ikinci turda da muhtemelen değişmeyecek.

Birinci turundan sonra başlayan “Erdoğan’a oy veren Türk seçmenlerin yaşadıkları ülkelere uyum sağlamadığı” eksenindeki tartışmalar da devam edecek. Yapılan değerlendirmelerin çoğunda seçmenleri suçlayıcı şekilde “Yaşadıkları ülkelerde demokratik özgürlükleri kullananlar Türkiye’de otoriterliğe oy veriyor” deniliyor. Nedenlerini anlamadan ve sorgulamadan suçlayıcı ve kutuplaştırıcı açıklamaların sonuç üzerinde etkili olmadığı bu seçimlerde de görüldü.

Tarihsel göç süreci, yaşadıkları ülkelerde kimliklerinden ve inançlarından ötürü karşı karşıya kaldıkları ayrımcılık, kimlik ve aidiyet arayışı, kendilerini göç ettikleri ülkelere ait hissetmemeleri, geldikleri ülkeyle süren güçlü kültürel ve sosyal bağlar, güçlü ülke ve liderin verdiği güven... sayabileceğimiz nedenlerin ilk akla gelenleri.

Türkiye’den Avrupa ülkelerine emek göçünün üzerinden 60 yıl geçti. Göç tarihi daha çok genç. Benzer eğilimler ve davranışlar diğer ülkelerden göç eden emekçiler için de söz konusu. Avrupa’da yurt dışı seçmenleri konusunda Türkiye’den sonra en fazla konuşulan ülke İtalya. Geçen yıl yapılan genel seçimlerde yurt dışında yaşayan 6.5 milyon İtalyalının 5 milyonu oy hakkına sahipti. Seçimlere katılım oranı ise Türkiyelilerin yarısı. 2022’deki genel seçimlerde katılım yüzde 25 civarında kaldı.

Mektupla kullanılan oylar geçmiş dönemlerdeki seçimlerde etkili oldu. Aradaki farklardan bir tanesi yurt dışında yaşayan İtalyanların 8 milletvekili, 4 senatörle mecliste ve senatoda doğrudan temsil edilmesi. İtalyanlar aşırı sağ partilerden ziyade sosyal demokrat çizgideki Demokrat Partiye oy verdiler. Aynı seçimleri içinde faşistlerin de olduğu ittifak kazanmıştı.

Yurt dışındaki İtalyanların geçmişten gününüze sol-sosyal demokrat partilere oy vermesi aynı zamanda ülke içinde verilen sınıf mücadelesi ve elde edilen kazanımlarla ilgili. Türkiye kökenli işçiler de özellikle 1970’li yıllarda Türkiye’deki sınıf mücadelesine paralel olarak geldikleri ülkelerde sendikal hareket içinde güçlü bir şekilde yer aldılar, mücadelenin içinde bilinç kazandılar.

Ancak, 1980 sonrası üretimde yer almaya başlayan ve “ikinci nesil” olarak tanımladığımız Türkiye kökenli emekçiler darbe, dini cemaatlerin etkisini artırması, ırkçı saldırı ve cinayetlerin etkisiyle içe kapanmanın de etkisiyle yaşadıkları ülkenin işçi sınıfı içinde yer almakla birlikte sınıf bilinci bakımından birinci kuşağın da gerisine düştü. Bugün seçimlerde asıl ikinci kuşağın ve onların çocuklarının siyasal eğilimlerinin etkili olduğu söylenebilir.

Sınıf mücadelesinin değil, kimlikler üzerinden ayrıştırmanın, yükselen sağ popülizmin belirleyici olduğu günümüz Avrupa’sında oluşan bu tablodan en çok Türkiye’deki muhafazakar, milliyetçi, faşist partilerin nemalandığını bu son seçimler gösterdi. Almanya’da aşırı sağ, göçmen ve mülteci karşıtı, milliyetçi ve faşist partilerin estirdiği havadan endişe duyan, gelecek korkusuna kapılan Türkiye kökenli göçmenlerin azımsanmayacak bir bölümünün, Türkiye’de Avrupa’da endişe duydukları, aynı ideolojik-politik çizgiye sahip partilere oy vermesi ancak “sınıf bilinçsizliği”yle açıklanabilir. Avrupa’da sınıfsal konumları ve göçmen kimliklerinden kaynaklı olarak genellikle antifaşist sosyal demokrat, sol partilere oy veren Türkiye kökenli göçmenlerin aynı davranışı Türkiye’de göstermedikleri de biliniyor.

Özetle, Avrupa ülkelerine göç eden ya da orada doğan Türkiye kökenli işçiler, hem Türkiye’den hem de yaşadıkları ülkelerde farklı alanlar ve boyutlarda kuşatılmış durumdalar. Seçim sonuçları olsa olsa bu kuşatmanın bir boyutunu gösteriyor.

Bu ablukanın kırılmasının en önemli ayağı yaşadıkları ülkelerdeki sorunlara bağlı olarak kendileriyle aynı kadere sahip işçi sınıfıyla, antifaşist hareketle birleşmektir. Bu yapılabildiği oranda Türkiye’deki işçi sınıfı, emekçiler, Kürtler, mültecilerle empati kurabilir, ona göre siyasi tercihlerini belirleyebilirler. Aksi takdirde onları hinterlandında tutmak için bütün imkanlarını seferber eden devlet ve siyasi akımların etkisinden kurtarmak pek kolay olmayacaktır.

Yaptıkları tercihlerden ötürü onları “gurbetçi” ya da “Alamancı” diye küçümsemek yerine konuşup ülke gerçeklerini anlamalarını, empati kurmalarını sağlamak en doğru yol olsa gerek.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et