Tek adam rejimini yenilgiye uğratmak için haydi sandığa gitmeyi örgütlemeye!
Fotoğraf: Özgun Tiran/AA
Ülkenin tek adam rejimi mi, yoksa tek adam yönetiminin tasfiyesinin yolu açılarak az çok demokratik normların geçerli olacağı bir döneme mi geçileceğine oy verileceği seçime sadece 6 gün kaldı.
CHP’nin ikinci tur kampanyasını, AKP ve Erdoğan’ın kara propagandasının kapsamındaki gerçekle hiçbir ilişkisi olmayan yalan ve iftiralarına yanıt veren, bu yalan ve iftiraların konusu olan şeylerin Erdoğan’ın kendi marifetleri olduğunu öne çıkaracak bir temel üstünde şekillendireceği anlaşılıyor.
Kampanyanın öne çıkan sloganı da, bu seçimin nasıl bir Türkiye’de yaşanacağına karar verme seçimi olacağı öne çıkarılarak, “Karar ver!” olarak belirlenmiş!
Öte yandan seçimin ilk turunun arkasından adeta ortadan kaybolan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener cumartesi günü yeniden ortaya çıktı. Erdoğan’ı sert bir biçimde eleştiren Akşener, Kılıçdaroğlu’nun günlerdir öne çıkardığı biçimde 28 Mayıs seçiminde neye oy verileceğini ayrıntılı biçimde açıkladı. Pazar gününden itibaren sahada olacağını belirten Akşener, bunun için İstanbul’a gideceğini de duyurdu.
Ancak 1’inci turda meydanlara toplanan kalabalıklar karşısında coşkulu konuşmalar yapan Davutoğlu ve Babacan’ın ne yaptığına, yani 2’nci tur kapsamında nasıl girişimler yaptığına dair bir işaret yok henüz!
Burada, “1’inci turda bu muhteremler ne yaptı ki 2’ncisinde ne yapsınlar?” diyenler de elbette haklı olacaktır!
GÖRDÜK Kİ BAHÇELİ BİLE BAZEN DOĞRUYU SÖYLÜYORMUŞ!
“İlkelilik”, “Siyasi ahlaka sahip olmak”, “Konuşarak uzlaşmak”… gibi değerler üstünden laf kalabalığı üretip gerçekte zaten kısa zamana sıkışmışı olan 2’nci turu kendilerince bloke ederek, seçim pazarlığını “at pazarlığı”na dönüştürmüş Oğan-Özdağ çifti, “at pazarlığı”nı bile mazur gösterecek atraksiyonlar yapıyorlar!
Birisi Erdoğan’la görüşürken diğeri Kılıçdaroğlu ile görüşerek açıklamalar yapan ikili sadece Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ile değil kamuoyuyla da alay ediyor.
Nitekim Oğan dün sosyal medya hesabından 11 maddelik bir deklarasyon yayımlayarak, kendi şartlarını yineledi. Böylece muhalefeti oyalamada bir günü daha kurtarmış oldu!
Söylendiğine göre Oğan, bugün Kılıçdaroğlu’nu mu yoksa Erdoğan’ı mı destekleyeceğini ya da hiçbirini desteklemeyeceğini açıklayacakmış! Ama Ata İttifakının üç partisinden birisi olan Adalet Partisi, Oğan ve Özdağ’ın şovlarından, maniple açıklamalarından usanmış olmalı ki Kılıçdaroğlu’na tam destek vereceklerini açıkladı!
Böylece Oğan’ın kozu önceki güne göre bile daha da küçülmüş oldu.
Oğan ve Özdağ’ın bir haftadır sürdürdüğü girişimlere bakıldığında insan, Bahçeli’nin bunlar için yaptığı, “Olmayan siyasi gücünü varmış gibi gösterip siyaseti at pazarına çevirenler, kamuoyuyla gün aşırı talep listeleri paylaşanlar samimi olmadığı gibi milli ve ahlaki değerlerle ters düşen fırsatçı acizlerdir” değerlendirmesini hatırlamadan edemiyor.
Demek ki Bahçeli bile bazen gerçekleri söylüyormuş!
Kısacası, Oğan ve Özdağ ne karar açıklarsa açıklasın, bu ikinci turu kazanmakta belirleyici olacak olan onların ne diyecekleri değildir.
"ÇOK HAKLISIN" DEDİRTMEK YETMEZ, ÖRGÜTLEMEK DE GEREKMEKTEDİR
“Peki öyleyse, seçimi kazanmayı belirleyecek olan nedir?” denirse şunlar söylenebilir: Evet seçim çalışması için sadece 6 gün var. Ama iyi değerlendirildiğinde, eğer CHP ve öteki muhalefet partileri bütün vekillerini, belediyelerini, yerel örgütlerini tam teyakkuza geçirip; sokak sokak, ev ev, tek adam rejiminden kurtulmak için bu seçimin önemini anlatması belirleyici önemde olacaktır. Ama şu da bir gerçek ki sadece gerçekleri anlatmak, hatta sizi dinleyenlerin “Çok haklısın öyle yapmak gerek” demesi de yetmemektedir. Ama aynı zamanda bu kitlenin sadığa gitmek için de örgütlenmeleri gerekmektedir.
Yani çoğu zaman sadece gerçekleri anlatmak, hatta onlardan “Çok haklısınız” yanıtını almak, bu yanıtı veren tüm vatandaşların kendiliğinden bu “Çok haklısınız”ın gereğini yapacakları anlamına gelmemektedir! Tersine yaşananlar açıkça göstermektedir ki, sonuçta oy vermek de bir eylem oluğuna göre, bunun için de basit, örneğin “Haydi oyumuzu kullanalım” diyecek, vatandaşların kalkıp sandığa gitmelerini sağlayan (Belki birbirinden sorumlu tutan) bir örgütlenmeyi de yapmak gerektirmektedir.
Hele de; sadığa gitmemiş olan bir kitleyi ve 1’inci turun yol açtığı hayal kırıklığı ve karamsarlığın etkisiyle oy kullanmaya gitmeyecek olan kesimleri sandığa götürmenin bu seçimi kazanmanın koşulu olduğu dikkate alındığında böyle bir mekanizmanın oluşturulmasının önemi ve gerekliliği daha iyi anlaşılacaktır.
BU SEÇİMİ KILIÇDAROĞLU KAZANABİLİR!
Millet İttifakı ve Emek ve Özgürlük İttifakı partilerinin binlerce yerel örgütü ve milyonlarla ifade edilecek aktif üyesi dikkate alındığında böyle bir oy kullanmayı başarma organizasyonunun yapılması için 6 gün ya da daha az bir gün sayısı yeterlidir.
Yeter ki yukarıdan bakıp böyle milyonlarca insanı sandığa götürebilecek bir organizasyon nasıl yapılabilir diye, sanki bu işi birkaç kişi yapacakmış gibi bir yanılgıya düşmeyelim!
Öyleyse şimdi yapılması gereken;
- “Sinan Oğan-Ümit Özdağ ne diyecek”, “Millet İttifakının şu partisi, bu partisi ne yapıyor”, “Seçmen karamsar mı yoksa daha da hırslandı mı”… demeden halka tek adam rejiminin ülkeyi nasıl bir karanlığa sürüklediğini her yolla açıklamayı sürdürmek,
- Girdiğimiz her sokakta, her apartmanda elbette eski ilişkileri ve mümkün olduğunca komşuluk bağlarından da yararlanarak “Haydi sandığa gidiyoruz” diyecek kişileri belirlemek, seçim günü bu mekanizmanın çalışıp çalışmadığını denetlemek, aksayan yerlerde müdahale edecek görevlileri belirlemek,
- Sandıklarda oy sayımının ve “ıslak imzalı sandık sonuç tutanakları”nın alınmasına kadar bir gözün sandık başında olması, oy torbalarının ilçe seçim kurlarına teslim edilmesine kadar torbalara sahip çıkmaya devam edilmesidir.
Eğer bu görevler asgari biçimde yerine getirilirse “birinci tur”daki beklenmeyen sonuca karşın Kılıçdaroğlu’nun 13. cumhurbaşkanı olarak seçilmesi işten değildir!
Öyleyse; haydi kazanmak azim ve kararlılığı ile tek adam rejimini yenilgiye uğratmak için sahaya, sokaklara, evlere!
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58