24 Mayıs 2023 04:31

Milliyetçi reaksiyon

Ümit Özdağ (sağda), Sinan Oğan (solda)

Fotoğraf: @umitozdag/ Twitter

Paylaş

Seçimlerde İYİP’teki hayal kırıklığına rağmen MHP ve Zafer Partisinin ve Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan’ın ulaştığı oy oranı milliyetçiliğin yükselişi tartışmasını tetikledi. Cumhur İttifakı dışında iki siyasi odak Kılıçdaroğlu’nun Kürt seçmenden aldığı desteği ve göç meselesini kampanyalaştırdı: Muharrem İnce ve Sinan Oğan. Reaksiyoner milliyetçiliğin kırmızı çizgilerini bu iki konu belirliyor. 22 Mayıs Pazartesi günü Oğan, Erdoğan’a desteğini açıklarken, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hastanede serumda yatan İnce’ye geçmiş olsun mesajı yolluyordu. İYİP Genel Başkanı Meral Akşener ise 24-25 Haziran 2023 tarihinde partisinin kurultay yapacağını ilan etti. Nedir bu acele? Milliyetçi cenahta ne oluyor?

Ertesi gün, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ beklenen açıklamasını bitirdi: “Sayın Kılıçdaroğlu’yla bir toplantı daha yapacağız.” Masaya getirdiği kartları da şöyle dizdi: 1) HDP yasal olarak meşru olsa da siyaseten gayrimeşru; 2) Göçmenler Türkiye’deki kız ve erkek çocuklarına karşı bir tehdit. Buna mukabil milliyetçilerde adet olduğu üzere Özdağ da ekonomi, sosyal adalet, eğitim, sağlık, çevre gibi konuların hiçbirine değinmedi. Yapıcı ve kurucu bir siyaset değil milliyetçilik, reaksiyoner ve tepkiden beslenen bir siyaset.

Reaksiyonerlik, sadece tepkisellik anlamına gelmiyor. Batı dillerinde reaksiyon taassup, gericilik, irtica anlamında kullanılır. Nitekim gericilik mevcut sorunların nedenlerini gizleyen, çözümlerini saptıran bir ideolojik tutumdur. Kürt sorununun veya göç sorununun çözülmesi değildir reaksiyoner milliyetçiliğin hedefi. Neden bunları çözmeyi hedeflesin? Bu siyasi hattın beslendiği damarlardır buradaki tepki ve öfke. Tepkiden beslenen bir siyasetin tepkiye neden olan sorunu çözmeyi hedeflemesi mantıklı değildir. Ancak tepki kısa vadede manipüle edilebilir, orta ve uzun vadedeki sonuçları ise öngörülemez. Reaksiyon iktidarda tutunabilir, ancak hiçbir zaman hedeflerine ulaşamaz. Çünkü hedefi yoktur, hedefsizliktir. Bu açıdan psikolojik harp ve kontrgerilla yöntemlerine çok açıktır, bu yöntemlerin ana hammaddesidir.

Sinan Ateş suikastı ve Bursa’daki cenazesi reaksiyoner milliyetçiliğin serüvenini yorumlamakta kilit önemde. Bugünden geriye bakınca Ateş cinayetine dair farklı sorular da ortaya çıkıyor. Bursa’daki cenazede sokağa dökülen tepki Bursaspor tribünlerinde açılan ve kontrgerillaya övgüler düzen pankartlarla mı soğuruldu? Ateş’in ablası Selma Ateş, 2007-2019 yılları arasında kardeşinin danışmanlığını yaptığı MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’a şöyle sesleniyordu: “Cenazemize gelen herkes bilir kapımız herkese açıktı. Bırakın cenazeye katılmayı, bir taziye mesajı atamayanlar, Bursa halkının tepkisini görünce aile bizi kabul etmedi yalanına söylüyorlar. Sadece seçim zamanı hatırladığınız Bursa halkı sandıkta gereken cevabı size verecektir.” Selma Ateş’in beklentilerinin aksine Bursalı seçmen Büyükataman’ı bir kez daha meclise yolluyor.

Başka bir çıkış seçimlerin hemen ardından AKP Milletvekili Tuğrul Türkeş’ten geldi: Farklı kadroları eylemde ve sandıkta koordine edecek bir birleşik milliyetçi ligi. Milliyetçiler aralarındaki kavgayı İtalya’daki gibi bir lig vasıtasıyla çözebilecekler mi hep beraber göreceğiz. Lakin meselenin sadece sandık konsolidasyonu veya ideolojik birlik olmadığı gerek jeopolitik gerek kontrgerilla ve mafya boyutlarının olduğu hesaba katılmalı. Reaksiyonun özelliği geleceğe dair belirsizliğidir. Reaksiyonun yönlendirdiği siyasi tercihlerin istikrar veya öngörülebilirlik sağladığı görülmemiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa