‘İlke’, ‘ahlak’, ‘halkın çıkarı’… laf; varsa yoksa kişisel, partisel ve sınıfsal çıkarlar!
Erdoğan, TRT ortak yayınında | Fotoğraf: Mustafa Kamacı/AA
28 Mayıs’a dört gün kala siyaset alanı iyice sıkışmış bulunuyor. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, yeni müttefikler edinmek için son hamlelerini yapıyor.
Ancak seçimin 1’inci turunda yüzde 5.17 oy alan Ata İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan ile bu ittifakın büyük partisi Zafer Partisinin Genel Başkanı Ümit Özdağ, 2’nci turu kendilerinin domine etmesi üstüne kurdukları girişimlerini sonuna kadar vardıramadan ittifaklarını çökerttiler.
Oğan daha cumartesi günü, tutumunu pazartesi günü saat 17.00’de açıklayacağını duyurmasının arkasından ittifak partilerinden Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz, Ata İttifakından ayrıldıklarını ve 28 Mayıs seçiminde Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini duyurdu. Ümit Özdağ ise Oğan’ın Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklamasına saatler kala Ata İttifakının dağıldığını, Oğan’ın kararının sadece kedisini bağlayacağını, Zafer Partisinin ise kararını salı günü ilan edeceğini açıkladı.
Oğan ise, pazartesi akşam saatlerinde kameraların karşısına geçerek uzun uzun kendi tarihsel rolünden, gelecek vizyonundan söz ederek beklendiği gibi; “…Bu müzakere ve istişareler ve tabandan gelen mesajlar neticesinde seçimlerin ikinci turunda Cumhur İttifakının Adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğimizi beyan ediyorum” diyerek Erdoğan’a desteğini açıkladı. Tabii seçimin 1’inci turunda yüzde 5.17 oy alan Oğan, “Ne Kandil ne domuz bağı” ve “Cehennemin kapılarını kapatacağız” diyerek sürdürürken bir anda “domuz bağcılar”ın ve ülkeyi cehenneme dönüştüren Erdoğan’ın saflarına katıldı. Ama arkasından ona oy verenlerin yüzde kaçını götüreceği çok tartışmalı.
OĞAN ‘İLKELERİNİ’ BİR BAKANLIK UĞRUNA MI FEDA ETTİ?
Oğan’ın seçim kampanyası boyunca kamuoyuna duyurduğu “göçmen sorunu”ndan “deprem”e, ekonomide Erdoğan’ın savunduğu “ekonomi politikalar”ından “terörle mücadele”ye kadar öne sürdüğü “destek şartları”na zıt bir çizgide olan Erdoğan’a destek vermesi elbette ki siyaset kulislerinde, “Oğan bu destek için Erdoğan’dan ne aldı?” tartışmasını gündeme getirdi.
Nitekim Oğan’ın “Bir pazarlık yapmadım, ilkesel davrandım” demesine karşın Erdoğan’a destek açıklamasından sonra siyasi kulislerde Oğan’a “Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı”, “bakanlık”, “Bakü Büyükelçiliği” gibi teklifler yapıldığı konuşulmaya başlandı. Ama Oğan’ın açıklamasından birkaç saat sonra TRT Haber’e çıkan Erdoğan, Oğan’la ilgili soruya yanıt verirken “Bir afet bakanlığı kurulabileceği”ni söyleyerek, Oğan’ın kurulacak bu bakanlığın başına getirileceğini de ifade etmiş oldu!
Oğan’ın açıklamasının ardından Twitter hesabından paylaşım yapan Kılıçdaroğlu, “Kimin bu güzel vatandan, kimin bu güzel vatanı satandan yana olduğu belli! Biz bu ülkeyi terörden ve mültecilerden kurtarmaya geliyoruz. Bu bir referandumdur; artık kimse kimseyi kandıramayacak. Sandığa gelmeyen 8 milyon vatandaşımızı ve tüm gençlerimizi sandığa çağırıyorum!” diyerek Oğan’a tepkisini ortaya koydu.
Ata İttifakının büyük partisi olan Zafer Partisinin Genel Başkanı Ümit Özdağ ise dün öğle saatlerinde yapacağını duyurduğu açıklamayı Kılıçdaroğlu ile akşam görüşme yapacağını söyleyerek bir kez daha erteledi.
ERDOĞAN, MİTİNGİNDE GÖSTERDİĞİ VİDEONUN MONTAJ OLDUĞUNU İTİRAF ETTİ!
28 Haziran gününe yaklaştıkça kara propagandada, dezenformasyonda sınır tanınmadığını gösteren gelişmeler daha da hızlandı. Yalan artık doğruymuş gibi söylenmiyor, “Evet bu yalan ama biz onu ha bire tekrarlayarak doğruymuş gibi göstermeye devam edeceğiz” denilecek bir aşamaya gelinmiş bulunuyor.
Önceki akşam TRT Haber’e çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda da liderlik ettiğini göstererek, miting ve salon toplantılarında gerçekmiş gibi gösterdiği video ile ilgili olarak, “Kılıçdaroğlu’nun Kandil’dekilerle video çekimleri var. Bunları yayınladılar ‘Haydi, haydi, haydi’ türü. Kandil’dekilerle bu şekilde; ama montaj ama şu ama bu. PKK’lılar bunlara destek verdi” diyerek mitinglerinde Kılıçdaroğlu’nun Kandil’den desteklendiğinin kanıtı olarak gösterdiği videoların montaj olduğunu itiraf ederken, bunların montaj olduğunu, kullandığını, hatta bundan böyle de kullanmaya devam edileceğini söylemiş oldu!
Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın söylediklerini Twitter hesabından “Montajcı sahtekar. Ben iftiraya uğramaktan yoruldum, bu bana iftira atmaktan yorulmadı” biçiminde değerlendirdi.
ERDOĞAN CENAHINDAN GERİLİMİ ARTIRMA GİRİŞİMLERİ SÜRÜYOR
Cumhurbaşkanı seçiminin 2’nci turuna beş gün kala, İstanbul Gaziosmanpaşa’da Murat Gündoğdu adlı bir imamın cemaate; “Kardeşim, silahlarınızı hazırlayın. 28 Mayıs akşamı silahlarınızı ayarlayın… 80 yıldır bu ülke sizden ne çekiyor, Ermeni döllerinden ne çekiyor…” diyerek silahlanma çağrısı yapması, Nevşehir Belediyesinin “Demirtaş’ı serbest bırakacağız”… gibi afişlerin CHP’nin valiliğe yaptığı başvurulara karşın 2-3 gün boyunca polis ve zabıta korumasında asılı kalması, çeşitli benzer afiş ve broşürlerin dağıtılmaya devam edildiğine dair haberler açıkça gösteriyor ki, AKP seçimin ilk turundaki kara propaganda faaliyetini kesintisiz sürdürmektedir.
Ama son günlerin en provokatif açıklamasını yine Süleyman Soylu yaptı. Yıllardan beri sandıklarda gönüllü olarak görev yapan “Oy ve Ötesi”ni hedefe koyan Soylu; “Sandıklarda siyasi partilerin birer temsilcileri ve müşahitleri olabilir. Oy ve Ötesi diye bir dernek orada olamaz. Oraya giriyorlar ve orayı terörize ediyorlar. Buna müsaade etmemek lazım” diyerek sandık başlarında tartışmaların, hatta çekişmelerin, kavgaların fitilini ateşlemiş oldu.
Yasalara göre her vatandaşın sandık başında olanları gözleyebileceğini, olup bitenlere itiraz edebileceğini, dahası sandık başlarındakilerin kimlerin olup olmayacağına dair yetkinin İçişleri Bakanlığı değil YSK’de olduğunu bir yana bıraksak bile Soylu’nun bugüne kadar Oy ve Ötesi’nin sandık başında olmasına bir itirazının olmadığı dikkate alındığında şimdi sandık başında olmaması gerektiğine dair açıklaması elbette ki fazlasıyla manidardır. Ki, eğer YSK Soylu’nun kolluk güçlerine, il ve ilçe seçim kurullarına yaptığı çağrının “yok hükmünde” olduğuna dair bir açıklama yapmazsa sandık başlarında daha önce tanık olmadığımız tartışmaların gündeme gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Bu provokatif girişimleri aşmanın tek yolu ise, halkın sandıklara gitmesini artıracak girişimlerin yanı sıra seçim ve sandık güvenliğine sahip çıkmada halkın göstereceği kararlılık olacaktır. Ancak böylece tek adam rejiminin önünü kesecek bir sonuç elde edilebilecektir.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47