24 Mayıs 2023 04:34

Müzakere etmeyi öğrenmek

millet ittifakı toplantısı

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Dört gün sonra yeniden sandığa gidiyoruz. Gidiyoruz değil mi? Aman sakın gitmemezlik etmeyelim. Zira hayat memat meselesi bu seçim. Sadece bir cumhurbaşkanını değil, nasıl yönetilmek istediğimizi, yaşam tarzımızı, özgürlüğümüzü, onurumuzu seçeceğiz, bir arada yaşama arzumuzu ortaya koyacağız. İhmale gelmez.

Şayet görece daha demokratik bir rejimde yaşasaydık hem Millet İttifakının hem de Emek ve Özgürlük İttifakının oluşum ve yol yürüyüş biçimlerine dair tartışmalar bile demokrasi kültürümüzün gelişimi bakımından çok kıymetli olacaktı. Şimdi de çok kıymetli, sadece sonuca odaklandığımızdan kıymetini durup düşünecek vaktimiz pek yok.

Neden mi kıymetli? Malum, bu ülkede oturup konuşma, konuşarak anlaşma, müzakere etme kültürü pek gelişmiş değil. Bunun böyle olduğu siyaseti bağırıp çağırarak yapmayı marifet sayandan, öyle yapana prim verenden belli değil mi zaten? Ya da her fırsatta kaba kuvvetin devreye girmesinden? Kapıları kapatmanın ya da çarpmanın, masayı devirmenin ustalık sayıldığı, hakaret ve küfrün gırla gittiği bir ülkede sorunların konuşarak ve müzakere edilerek çözülmesini beklemek biraz hayal kurmakla eş.

Böyle bir ülkede ve ortamda birbirine benzemez altı partinin birlikte yol yürüme kararı alması, dahası bir süredir birlikte yol katediyor olmaları gerçekten çok kıymetli. Düşünsenize, konuşabiliyorlar, müzakere ediyorlar ve ortak ilkeler etrafında birlikte hareket ediyorlar. Tek adamın her şeyi belirlediği bir sistemde çok sesli ve kolektif bir seçenek sunuyorlar. Hem pratikte hem de sembolik düzeyde. Başka birçok yerde olduğu gibi, Esenboğa Havalimanından çıkıyorsunuz ve sizi bir yanda her şey benden sorulur diyen tek adamın fotoğrafları, diğer yanda “Birlikte başaracağız” diyen altı liderin birlikte yer aldığı afişler karşılıyor. O afişler zayıflığın ve bölünmüşlüğün değil, kolektifin gücünün resmi. Bir başka biçimiyle Emek ve Özgürlük İttifakında olduğu gibi. Tüm eksikliklerine rağmen bu ittifaklar bize, otoriterliğe karşı demokrasi seçeneğini sunuyor.

Müzakere, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Bir konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunma, oylaşma” olarak tanımlanıyor. Tanımı gereği müzakere farklı fikirlerin var olmasını, bir aradalığını gerektirir. Ayrıca, bu farklı fikirlerin bilgiye dayalı olması önem taşır. Herhangi bir argüman geliştirmeden “Ben böyle düşünüyorum” demek, futbol maçında taraf tutar gibi çatışmak müzakereci anlayışla ve müzakereci demokrasiyle bağdaşmaz. Bilgiye dayalı konuşma müzakerenin olmazsa olmazıdır.

Durum böyleyken, bir toplumda halkın bilgiye erişimini kısıtlamak demokrasiye ve birlikte yaşama kültürüne vurulmuş en büyük darbelerden biridir. Medyaya ve yayın dünyasına vurulan darbe işte bu nedenle demokrasinin karşısındaki en büyük tehdittir. Bugün Türkiye’nin en derin biçimiyle yaşadığı sorundan söz ediyorum. Bilgiye erişimimizin önüne örülen o yüksek duvarlardan. O duvarlar bir kere inşa oldu mu, duvarların ardında her türlü yalan ve dezenformasyon inandırıcı hale gelmeye başlar.

Konuşabilmek için önce bir araya gelebilmek lazım. Kutuplaşmış bir toplumda ortak mekanlarda bir araya gelmek giderek zorlaşır, hatta giderek taraflar aynı mekanlarda bulunmaktan imtina eder. Adeta dünyaları ayrışmıştır. Benzerler sadece benzerleriyle konuşmaya başlar ve dünyayı oradan ibaret olarak görme yanılsamasına kapılır.

Müzakere etmek, konuşmak, fikir alışverişinde bulunmak, ikna etmek, vs. öğrenilir. Bu öğrenme sürecinde kimi zaman masayı devirenler olur, ancak diğerinin olgun tavrı ve müzakerede ısrarı konuşma düzleminin sürmesini sağlayabilir. Müzakere düşe kalka öğrenilir. Buradan baktığımızda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun altılı masayı sürdürmedeki ısrarı en nihayetinde demokrasi konusundaki ısrarıydı. Otoriter tek adam rejimine karşı demokrasi mesajıydı.

Seçime günler kala, umarım demokrasi milliyetçiliğe ve hamaset diline kurban verilmez. Birbirimizle konuşmayı, müzakere etmeyi öğrenmemiz için daha çok yol katetmemiz gerekiyor. Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilirse bu öğrenmenin önündeki engeller kalkacak. Aksi takdirde, herkesin yapabildiği ölçüde, kendi mahallesine tamamen çekildiği bir toplumda yaşayacağız. Karar sizin.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa