25 Mayıs 2023 04:22

AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu

Anayasa Mahkemesi

Fotoğraf: Mehmet Ali Özcan/AA

Paylaş

Geçtiğimiz hafta sonunda, cumartesi günü, İHD Genel Başkanı Eren Keskin ile Cumartesi Anneleri, bileklerine ters kelepçe takılarak gözaltına alınmışlardı. Sevgili okuyucularım, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tur arifesinde bu konuyu bir kez daha görüşelim istiyorum. Çünkü Kadri Enis Berberoğlu kararında Anayasa Mahkemesi, ihlal kararlarının yerine getirilmemesi (İcra edilmemesi), “Hukukun üstünlüğü ilkesinin ve bu ilkenin temel alındığı anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlali anlamına gelmektedir” demişti. (Kadri Enis Berberoğlu (3) kararı, paragraf 141).

Hukuki durum şudur: Anayasa’nın 2. maddesine göre, Türkiye bir hukuk devletidir. Anayasa’nın 138. maddesi genel olarak yargı kararlarının, yine Anayasa’nın 153. maddesi de özel olarak Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını vurgular. Şöyle: Anayasa’nın 138.maddesine göre, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır”. Anayasa’nın 153.maddesine göre de Anayasa Mahkemesinin kararları “Yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” Yani Anayasa Mahkemesi kararları İstanbul Valiliğini ve İstanbul valisini, Beyoğlu Kaymakamlığını ve Beyoğlu kaymakamını, il ve ilçe emniyet müdürlüklerini ve müdürlerini bağlar. Bir de varsa bir emir, (Galatasaray Meydanı’nı boşaltın, gözaltına alın, ters kelepçe takın gibi) kanunsuzdur ve kanunsuz emri yerine getirenleri de Anayasa Mahkemesi kararları, bağlar…

Lütfen okuyunuz: Çünkü Anayasa Mahkemesinin Şahin Alpay (2) kararında 63. paragrafta ve Kadri Enis Berberoğlu (3) kararında 102. paragrafta kararlara uyma ve bu kararları olduğu gibi, değiştirmeksizin, yerine getirme konusunda yargı kurumları dahil hiçbir kuruma herhangi bir takdir yetkisi tanınmadığı, herhangi bir istisnaya da yer verilmediği vurgulanmıştır.

Sevgili okuyucular, 5 Aralık 2022 tarihinde bir toplantıya katılmıştım İHOP adına.

Düzenleyen kurumlar, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Türkiye Cumhuriyeti idi. Konu, “Anayasa Mahkemesinin temel haklar alanındaki kararlarının etkili şekilde uygulanmasının desteklenmesi projesi” çerçevesinde devlet kurumlarıyla STK’ler arasında görüş alışverişiydi. Toplantıya, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Kamu Denetçiliği, Eşitlik Kurumu, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesinden temsilciler, Hakimler ve Savcılar Kurulundan bir temsilci ve TBB temsilcisi katılmıştı.

Konuşmamda, Türkiye’nin AİHM kararlarına uymadığını, halbuki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46.maddesine göre bu kararlara uymak ve uygulamak zorunda olduğunu, bu kararların yerine getirilip getirilmediğini izlemek üzere Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin görevli ve yetkili olduğu belirtmiştim.

Tıpkı AİHM kararlarının yerine getirilmesinde izleme süreçlerinin olması gibi AYM kararlarının uygulanmasının da izlenmesi gerektiğini, AYM kararlarına uyulmadığını, bunun örneklerinin bulunduğunu son örneklerin Barış Akademisyenleri ile ilgili AYM tarafından Barış bildirisinde açıklanan düşüncelerin ifade özgürlüğünü koruması altında olduğunun kesin olarak saptanmış olduğunu ama hâlâ bazı mahkemelerin beraat kararları vermediğini, kararlara uymadığını dile getirmiştim. AİHM’e amicus curiaes olarak görüş bildirdiğimizi (3. taraf olarak), aynı usulün Anayasa Mahkemesi önündeki davalarla ilgili olarak kabul edilmesi gerektiğini belirttim.

Bir de İHOP tarafından aşağıda belirttiğimiz haklar ile ilgili dosyaların takip edildiğini, bu dosyaların Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından nitelikli izlemeye tabi tutulduğunu belirttim. Bu dosyalar şunlardır dedim. 1) Zorunlu din dersi, Zengin/Türkiye kararı, 2) Kadınlara karşı şiddet konusunda Opuz /Türkiye kararı, 3) Toplantı ve gösteri özgürlüğü konusunda Oya Ataman ve diğerleri kararı, 4) LGBTİ+ hakları konusunda Türkiye kararı, 5) Mültecilerin geri gönderilmesi yasağı konusunda Karımnia/Türkiye kararı, 6) Yaşam hakkı cezasızlık konusunda benzer ve diğerleri kararı, 7) Zorla kaybedilme konusunda Meryem Çelik ve diğerleri kararı, 8) Yaşam hakkı konusunda Erdoğan ve diğerleri kararı, 9) İfade özgürlüğü konusunda Artun ve Güvener kararı ve 10) Çevrenin korunması konusunda Taşkın ve diğerleri Türkiye kararları.

Cumartesi Annelerine müdahale ile hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlal edildiği Anayasa Mahkemesi kararıyla sabittir. O kadarla da sınırlı değil. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tarafıdır. Sözleşmenin 1. maddesinin başlığı, “insan haklarına saygı yükümlülüğü”dür. İnsan haklarına saygı gösterilmesinin anlamı, bu hakları koruma, kullanma, yerine getirme, geliştirme hakkına saygıdır. Türkiye Cumhuriyeti imzası ile bu taahhüde bağlı kalacağını taahhüt etmiştir.

İnsan hakları savunucuları, haklı olarak, kamu otoritelerinden hem Anayasa Mahkemesi kararına uymalarını hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir taahhüdü olan insan haklarına saygı yükümlülüğüne uymalarını talep etmekte ve beklemektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa