Uçurumun kenarında

Ülkenin en ağır sorunlarını çözmekten ve çelişkilerini azaltmaktan çok yeni sorun alanları yaratan, toplumdaki kutuplaşma ve ayrışmayı derinleştirerek otoriter yönetim anlayışını güçlendiren tek adam rejiminin kaderi 28 Mayıs Pazar günü belli olacak.

Erdoğan’ın korku siyaseti ve beka sorunu üzerinden toplumun büyük bölümünü olumsuz etkileyen ekonomik ve toplumsal sorunları geri plana iterek yürüttüğü seçim sürecinde halkın gerçek sorunları neredeyse hiç gündeme gelmedi. Ancak devletin bütün olanaklarının seferber edilmesi ve medya üzerinden yapılan yoğun yalan propagandaya rağmen ilk turda istedikleri sonucu alamadılar. Medyanın tamamına yakınını yalan propaganda üzerinden seferber etmelerine ve devletin tüm imkanlarını kullanmalarına rağmen ikinci turda kazanacaklarından hâlâ emin değiller.

Toplumdaki yaygın ve güçlü değişim taleplerinin 14 Mayıs’ta sandıklara beklenen düzeyde yansımamış olmasının çok sayıda nedeni olabilir. Nedenler ne olursa olsun, bunların hiçbirisi toplumda özellikle kadınlar ve gençler tarafından sahiplenen değişim talebi gerçeğini ortadan kaldırmıyor. 14 Mayıs’ta sandıklardan beklenen sonuçlar çıkmamış olmasına rağmen henüz her şey bitmiş değil. Çalışma ve yaşam koşullarının daha iyi olmasını, insan onuruna yaraşır, özgür bir yaşam isteyenlerin önünde 28 Mayıs’ta son bir şans daha var.

Tek adam rejimi süresince uygulanan politikalar ve alınan yanlış kararlar nedeniyle ülke ekonomisi adeta uçurumun kenarına getirilmiş durumda. Bu nedenle 28 Mayıs’ta sadece Cumhurbaşkanı seçilmeyecek, aynı zamanda ülkenin uçurumdan aşağı düşüp düşmemesine karar verilecek. Seçmenlerin tek adam rejiminin devamı yönünde oy kullanması halinde ise bugüne kadar yaşanan sorunların daha da ağırlaşması, ülke ekonomisinin fiilen iflas etmesinin önü açılmış olacak.

Yıllardır ekonomik krizin yükünü tamamen halkın sırtına yıkan, gelir adaletsizliğini hiç olmadığı kadar derinleştiren, ülke nüfusunun büyük bölümünü yoksullaştıran politikaların yaratıcısı ve sorumlusu olan Erdoğan ‘Ülkenin sorunlarını ancak biz çözeriz’ diyerek toplumla alay etmeyi sürdürüyor. İşin ilginç tarafı seçmenlerin önemli bir bölümü içinde bulunduğu ve seçim sonrasında daha da kötüleşmesi beklenen maddi koşulları dikkate almaksızın yanıltıcı seçim propagandasından etkilenerek oy veriyor.

Geçinmek için kılı kırk yaran milyonlarca emekçinin, yeterli gelirleri olmadığı için borçlanarak yaşamını sürdürmeye çalışan milyonların yaşadığı sorunların tamamen gerçek dışı ve hamasete dayalı propaganda ile üzerinin geçici olarak örtülmesi seçim sonrasında yaşanacak olumsuzlukları değiştirmeyecek. Görmek isteyen herkesin kolaylıkla görebildiği ekonomik ve toplumsal gerçeklere gözlerini kapatarak tek adam rejiminden yana tercihte bulunanlar ise kısa süre içinde yaşamın acı gerçekleri ile karşılaşacaklar.

İktidarın uzun süredir yaşanan ağır ekonomik sorunları çözmek, en azından hayat pahalılığı ve yoksulluk tehdidi altında bulunan milyonların içine itildiği sefaleti ortadan kaldırmak gibi bir hedefi ya da programı olmadığı biliniyor. Tek hedefleri sandıktan istedikleri sonucu almak ve varlıklarını borçlu oldukları tek adam rejiminin devamını sağlamak. 

Tek adam rejiminin bir süredir ülkeyi ekonomik olarak adım adım Venezuela olmaya doğru götürdüğü yorumları yapılıyor. 28 Mayıs Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda Erdoğan’ın kazanması halinde, ülkenin sadece ekonomik açıdan değil, siyasi anlamda da Venezuela gibi olmasının önünde hiçbir engel kalmamış olacak.