Tek adam rejimine son vermenin yolunu açmak için haydi sandığa, sandıklara sahip çıkmaya!
Fotoğraf: DHA
Yarın Türkiye’nin halkları, “Tek adam rejimine evet mi yoksa hayır mı”yı oylayacak!
Siyasetteki safların oluşması seçime gelen sürecin son haftasında daha da belirginleşti.
Partiler, tek adam rejiminden mi yoksa demokratik normların az çok geçerli olduğu bir Türkiye’den yana mı olduklarını ortaya koyarak taraflarını açıklarken aydınlar, demokratlar, çeşitli emek ve meslek örgütleri, çeşitli platformlar, siyasi bir tutum alma cesaretini gösteren sendikalar, dernekler tek adam rejimine karşı tutumlarını ortaya koyan çağrılar yaptılar.
Sinan Oğan’ın beklenmedik biçimde Erdoğan’a destek açıklayacağının anlaşılmasıyla Ata İttifakının dağılması, bu ittifakın ana unsurları olan önce Adalet Partisi, arkasından da Zafer Partisinin Kılıçdaroğlu’na destek açıklamasıyla seçime katılan partilerin safları belli oldu. Memleket Partisinin de MYK toplantısında “Hiçbir adayı desteklememe kararı aldığı” belirtiliyor.
Seçimin 1’inci turunda ağırlıklı olarak barıştan, demokrasiden, “hak hukuk ve adalet”ten söz eden Millet İttifakı, beklediği sonucu alamayınca 2’nci turda “terörle mücadele” ve “Sığınmacıların geri gönderilmesi”ni öne çıkaran tutumu ile Ümit Özdağ ile yapılan protokolde kayyum konusunda “Seçimle gelen seçimle gider”in “Mahkeme kararıyla kayyum düzenine devam” anlamına gelen bir çizgiye çekilmesi ve göçmenlerin gönderilmesinde sürenin 1 yıla indirilmesi, ırkçı şoven odakların sığınmacılar üstünden oluşturdukları distopyaların gerçekmiş gibi CHP sözcüleri ve ona yakın TV kanallarında saatlerce tartışmaya açılması elbette gerek demokrasi mücadelesinin güçleri gerekse 1’inci turda Kılıçdaroğlu’na çok önemli destek sunan Kürt halkı içinde endişeyle karşılandı.
HDP, YSP VE EMEP’TEN TEK ADAM REJİMİNİ SANDIĞA GÖMME ÇAĞRISI
Bu gelişmeler karşısında HDP ve Yeşil Sol Parti (YSP) kurulları Ümit Özdağ ile yapılan protokolden sonra tutumlarını değerlendirmek için toplandı. HDP ve YSP aldıkları kararı perşembe günü öğle saatlerinde kamuoyuna duyurdu.
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün ve İbrahim Akın’ın katıldığı açıklamada Pervin Buldan, “28 Mayıs seçimi sisteme yönelik demokratik değişimden yana olanlarla bu tekçi rejimi sürdürmek isteyenler arasında bir referandum olma özelliğine sahiptir. Sandığa eksiksiz gideceğiz ve hep birlikte tek adam rejimini değiştireceğiz” dedi.
Kılıçdaroğlu ve Özdağ arasında imzalanan protokole dikkat çeken Buldan; “Israrla vurguluyoruz. Kürtlerin politik iradesine kayyumlar yoluyla ipotek koyanlar aynı zamanda bütün Türkiye halklarının haklarına ve özgürlüklerine de ipotek koyanlardır. Belirtelim ki göçmen veya mültecileri siyasi çıkarların malzemesi haline getirmek yanlıştır ve insani değildir. Bu tablonun sorumlusu mağdur olan göçmen veya mülteciler değil doğrudan doğruya savaş politikalarında ısrar edenlerdir” diyerek protokol karşısında HDP ve YSP’nin tutumunu da ifade etmiş oldu.
Aynı gün Emek Partisinin sosyal medya hesabından bir çağrı yapan Genel Başkan Selma Gürkan da; “28 Mayıs günü zengini daha zengin ederek halkı yoksullaştıran ekonomik politikalara, baskı, kutuplaşma, yasak politikalarına son vermek için… emek için, demokrasi için, özgürlükler için sandığa gideceğiz, tek adam düzenine son vereceğiz” diyerek partisinin tutumunu yineledi.
SANDIK BAŞLARI PROVOKE EDİLMEYE DEVAM EDİLİYOR
Siyasi partiler ve halkın çeşitli kesimleri, seçimde nasıl oy kullanacakları konusunda saflaşıyor ama Erdoğan ve Cumhur İttifakı saflarından seçimlere gölge düşürecek girişimler ise durmuyor.
Seçim sürecine yasa dışı müdahalelerin önde gideni olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Oy ve Ötesi’nin gönüllülerinin sandıklarından uzak tutmak için yaptığı çağrıyı bir adım daha ileri götürerek, Kılıçdaroğlu’nun yüksek oy aldığı sandıkların bulunduğu okullar başta olmak üzere çeşitli bölgelerde 1’inci sınıf emniyet müdürlerini görevlendirdiği ortaya çıktı.
Cumhuriyet gazetesinden Barış Pehlivan, dünkü köşesinde bu gelişmeyi; “Görünen o ki 1. sınıf emniyet müdürleri o okullarda Oy ve Ötesi üzerinden gelen yasal müşahitleri sandığa yaklaştırmamak için bir çaba içinde olacak” diyerek değerlendirdi.
Demek ki Soylu ve bu seçimi her yolla “götürmek”ten başka seçeneği kalmamış olan tek adam rejimi; montaj videolar, yalan, kara propaganda, dezenformasyon, sandık başı hileleri, fırsat bulduklarında sandık kurullarını enterne ederek “Toplu oy kullanma”… gibi yollarla kafasını karıştırmak ya da oy kullanmaktan caydırmadıklarını şimdi de sandık bölgelerine polis mevzilendirerek sandıklara gitmekten vazgeçirmeyi amaçlamaktadır.
Ancak bütün provokatif girişimlere karşın; Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevi’siyle Sünni’siyle, Hıristiyan’ıyla, Yahudi’siyle, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, işçisiyle her sektörden emekçisiyle Türkiye’nin halkları yarın sadığa giderek kendi kaderine sahip çıkma kararlılığını göstermek durumundadır. Çünkü yarın sadece “Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu cumhurbaşkanı olacak?” sorusuna yanıt verilmeyecek, bundan da önemlisi Türkiye’nin halkları nasıl bir rejimde tek adam rejiminde mi yoksa az çok demokratik normların geçerli olduğu bir ülkede mi yaşamak istediğini oylayacaktır.
OY VERMEK KADAR SANDIĞA SAHİP ÇIKMAK DA ÖNEMLİ
21 yıldır Erdoğan-AKP iktidarında (Bunun beş yılı Erdoğan’ın tek adam rejimidir) yaşayan halklarımız, tek adam rejiminin ülkemizin 200 yıla yaklaşan demokratikleşme mücadelesinin kazanımlarını ortadan kaldıran bir rejim olduğunun farkına vararak bu rejime son vermenin yolunu açacak bir dönemin kapılarını açmanın bir fırsatı olarak kullanarak Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermek durumundadırlar. Çünkü Erdoğan’a oy vermek bu rejime onay, “güvenoyu” vermektir. Ki, eğer seçimi Erdoğan kazanırsa haklara ve özgürlüklere yönelik saldırılarında daha da pervasızlaşması için cesaret vermiş olacaklardır.
Bu yüzden de;
- Sandığa gitmek,
- Sandığa giderken komşularımızın da sandığa gitmesini teşvik etmek,
- Sandığa sahip çıkmak için oyumuzu kullandıktan sonra da bir gözümüzün, kulağımızın sandıklarda olmasını sağlamak çok önemlidir.
Emekçilerin kazanması, halkın kazanması için bugün böyle bir fırsat vardır. Bu fırsatı Kılıçdaroğlu’na oy vererek gerçeğe çevirmenin ilk ama önemli bir adımını atabiliriz!
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44