28 Mayıs 2023

Hayatın acımasız davrandığı kadın: Feri Cansel (1)

Adı her zaman kendisinden önce gelen insanlardan biri de Feri Cansel’di. Büyük seyirci kitlelerini peşinden sürükleyen bir yıldız olmasa da döneminde sinema ve sahne hayatıyla hep gündemde oldu. Hatırı sayılır bir hayran kitlesi vardı. Güzeldi, sempatikti, kameranın sevdiği yüzlerdendi. Tırnaklarıyla kazıyarak yükseldiği sinemada da geçimini sağlamak, hayatını sürdürmek için çıktığı sahnede de kendi çabalarıyla var olma mücadelesi verdi ve adından söz ettirmeyi başardı.

Erkek egemen bir ülkede kadın olarak var olmak zordu ne yazık ki. Güzel Oyuncu Feri Cansel de erkek şiddetine maruz kalarak canından oldu. Oysa sadece sevmek ve sevilmek, mutlu olmak istiyordu. Trajik bir saldırı sonrası acı bir sonla aramızdan alınırken, arkasında 141 sinema filmi, sahne hayatından anılar, annesinin uğradığı saldırıya tanık olan acılı bir kız çocuğu bırakıyordu.

Güzel bakan güzel gözleri, güzel yüzü, sempatikliği ve fiziğiyle dikkat çeken Feri Cansel, yapmacıksız, sade oyunculuğuyla, doğallığıyla da kendini göstermeyi, beğenilmeyi başarmıştı oynadığı filmlerde. 

7 Temmuz 1944 yılında Kıbrıs’ta, Lefkoşa’da doğan Feriha, Londra’da kafe işleten ve İngiliz vatandaşı olan babasından dolayı İngiliz vatandaşıdır. Hem Kıbrıs’la hem de İngiltere’yle bağlantısı olduğundan çok kültürlü bir ortamda yaşar çocukluğunu, gençliğini. Lefkoşa’da Atatürk Ortaokulunda okur. Okulu bitirdiğinde İngiltere’ye gider ve orada Hairdressing School ‘u bitirerek bir kuaförde manikür ve pedikür yaparak çalışır.

O yıllarda henüz gençliğini yaşayamadan kendisinden 15 yaş büyük bir erkekle evlendirilen Feriha böylece ilk travmasını yaşar, hayatın acımasız, adaletsiz, sevgisiz yüzüyle tanışır. Henüz 19 yaşındayken anne olur ve kızına Zümrüt adını verir. Turist vizesiyle, Türkiye’ye gelir fakat çalışma ve oturma izni olmadığından en fazla 6 ay kalabilecektir. İstanbul’da dansözlük yapan Kıbrıslı bir arkadaşıyla bir ev tutar. 1964 yılında Taksim’deki Parisien Kulüp’te ‘servis hostesi’ olarak iş bularak kaçak çalışmaya başlar. Kısa bir süre sonra fiziğiyle dikkat çeken Feriha, Parisien’de striptiz yıldızlığına kadar yükselir. Her geçen gün yeni insanlar tanıyan, giderek çevresi genişleyen ve İstanbul’da tanınmaya başlayan Feriha Yeşilçam çevrelerinde de dikkat çeker.

Aldığı teklif sonrası 1964 yılında Nedim Otyam’ın çektiği “Kan ve Gurur” filminde Ahmet Mekin’le birlikte kameraların karşısına geçer. 1967- 68 yıllarında arka arkaya gelen filmlerde küçük rollerde yer alır ve sinemadaki adı Feri Cansel olarak yazılır afişlere, jeneriklere: Daha sonra da sinema tarihine.

1969 yılında arka arkaya oynadığı 21 filmden biri de Yılmaz Güney’in oynayıp yönettiği “Bir Çirkin Adam” filmiyle başrole geçer. Bu filmle ve Yılmaz Güney’le tanışmasıyla bir süreliğine de olsa mutluluğun, huzurun ve etkisinde kalacağı bir aşkın, dostluğun kapısı açılır Feri Cansel için. Yılmaz Güney’in kanatlarının altına aldığı Feri Cansel, Yılmaz Güney’e aşık olmuştur, evlilik hayalleri kurmaktadır.

Yılmaz Güney’in fırtına gibi estiği sinemasıyla da özel hayatıyla adından söz ettirdiği, başının devletle, polisle sık sık derde girdiği hızlı zamanlarıdır. O da Feri Cansel’in iyi kalpli, cesur, açık sözlü oluşundan etkilenmiştir. Bir sorun yaşayıp adliyelere düştüğünde, tutuklandığında Feri Cansel hep yanında durur. Yılmaz Güney askere alındığında Feri Cansel

Muğla’ya gidiyor, birliğinde ziyaret ediyordur. Ne yazık ki Feri Cansel’i çok mutlu eden bu aşk çok uzun sürmez, Yılmaz Güney Feri Cansel’den ayrılır. Bu ayrılık ve terk edilme sonrası uzun süre acı çeken Feri Cansel birliktelikleri süresince Yılmaz Güney’den hep övgüyle söz eder, nasıl mutlu olduğunu anlatır çevresine ve basına.

Aşık olduğunu, sevdiğini söylediği Yılmaz Güney için şöyle diyordu; “Adama ‘Çirkin Kral’ diyorlar. Ama neresi çirkin? İçi de dışı da sinemanın en güzeli. Hele o gizemli bir tebessümle kıvrılan dudakları ve insanın içine işleyen o derin bakışları başka kimde var Allah aşkına!”

Vatandaşlık almayan, göçer konumda olan sanatçılar için de serbest çalışmak zordur, oturma ve çalışma izinleri yoksa 6 ayda bir yurt dışına çıkmaları gerekiyordur. Sinema dünyasından İngiliz vatandaşı Kıbrıslı Feri Cansel de İranlı Oyuncu Cihangir Gaffari de “kaçak olarak çalışıyor” konumundaydılar. Dönemin Emniyet müdürü bu iki oyuncu için “Cihangir Gaffari ile Feri Cansel 5682 sayılı Kanun hükümleri dahilinde Türkiye’de icrayı sanat etmektedirler. Çalışma müsaadeleri yenilenmezse, zararlı faaliyetlerde bulundukları tespit edilirse, bu şekilde hareket eden diğer yabancılar gibi her ikisi de yurt dışına çıkarılırlar ve tahmin ederim bir daha Türkiye’ye kolay kolay dönemezler.”(*)

Feri Cansel’i çaresiz ve zor durumda bırakan oldukça sert bir açıklamadır bu. Kıbrıs’a gidip dönen Feri Cansel “Türk vatandaşı kimliğini alabilmek”, iş bulup çalışabilmek için para karşılığı bir apartman görevlisi ile anlaşarak formalite evliliği yapar.

-Haftaya kaldığımız yerden sürdüreceğiz Feri Cansel’in yaşam öyküsünü, sinema serüvenini

(*) https://www.youtube.com/watch?v=ODogP03f-J8&t=13s

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et