Bu düzenin değişmesine ikna etmek

Eşit olmayan koşullarda, binbir hile ile Cumhur İttifakı seçimleri kazandı. Fakat işçiler ve emekçiler için bu durum bir değişiklik getirmeyecek. Yolsuzluk ve yoksulluk azalmayacak. Hayat pahalılığı ve işsizlik son bulmayacak. Yargı adil olmayacak. Hapishaneler boşalmayacak. İnsanlar istediği gibi düşüncelerini açıklayamayacak, istedikleri gibi örgütlenemeyecek. Medya özgürleşmeyecek. Muhtemel depremlerde yine binlerce insan ölecek. Kira paraları düşmeyecek. Bütün bunlara rağmen işçi ve emekçiler büyük çoğunlukla Cumhur İttifakına oy verdiğine göre daha çok çalışacağız demek ki.

Bir hafta önce görülen bir davadan söz edeyim size.

Adamın eşi Sağlık Bakanlığına bağlı bir diş hastanesinde dişlerini tedavi ettiriyor. Hekim yapması gereken tedaviyi yaptıktan sonra cerrahi kısımda tedaviye devam etmeniz gerekir diyor hastaya. Hastanın eşi ve oğlu iki aya yakın cerrahi kısımdan randevu alamıyor. Bu arada kadın diş ağrısından muzdarip, kötü günler yaşıyor. Kadın ağrı çektikçe, eşi doktora tehditler yağdırıyor. Öldürmekle, dövmekle tehdit ediyor. Tehditlerini SABİM adlı Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezine de yapınca, kaydedilen konuşmalar nedeniyle hakkında tehdit davası açılıyor. Adam tipik bir AKP’li, Erzurumlu. Hakim ne iş yapıyorsun diye sorunca “engelliyim” diyor. Ama, duruşma salonundaki herkesten sağlam. 3-4 derecelik bir gözlük takıyor, “Görme engelliyim” diyor. Belli ki AKP kendine maaş bağlamış. Engelli maaşının 7 bin 500 TL olduğunu söylüyor ama diğer taraftan çalıştığını da ekliyor. Hakim engelli olduğu halde çalıştığını zapta yazmıyor. Çünkü çalıştığı SGK tarafından öğrenilse engelli maaşı kesilecek. Duruşmada ve duruşma çıkışında adama suçlunun diş hekimi olmadığını, sağlık sistemi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz ama mümkün değil. Hekim niye eşimi cerrahi bölüme sevk etmedi diyor. Ama öyle bir usul yok. Cerrahi bölüm için randevu almanız lazım. Doktora gidip tahlil yapıldıktan sonra tahlil sonuçlarını göstermek için ya da bazı ilaçları kullanıp kontrole gitmek için bile randevu almanız gerek. Seyrantepe Hastanesinde biyopsi için dokuz ay sonrasına randevu veriliyor. Herkes sağlık sistemi ile yaşadıklarından örnek verip sorunun sistemde olduğunu anlatmaya çalışırken, AKP’li sorunun sistemde olduğuna inanmıyor ya da inanmak istemiyor. Sorun “öteki”nde. Hekim, onlardan değil. Okumuş. Konuşması ve davranışları ile ondan farklı. Elit. Onun gibileri hor görüyor ve onlardan nefret ediyor. Onun için onlara kötü davranıyor. Yapabileceği bir şeyi, cerrahi bölümüne gönderip eşinin tedavisine orada devam etmesine yardımcı olmuyor. Hekim “CHP zihniyeti”ni temsil ediyor onun gözünde. Yirmi yıllık AKP iktidarı işçi ve emekçileri bu fikre inandırmış.  “Eskiden doktorlar bizi azarlıyordu. Artık onları dövebiliyoruz. O derece yani…” diyen kadınla aynı şekilde düşünüyor. AKP iktidarı onlara doktor dövebilme özgürlüğü kazandırmış. Onlara küçük rüşvetler verip kendine bağlamış. İşte bu insanlara AKP ve Cumhur İttifakının sömürü ve zulüm düzenini, paralı sağlık, paralı eğitim düzenini anlatıp, onları kazanmamız gerekiyor.

Sömürülen, ezilen, cahil bıraktırılmış, din ve milliyetçilik propagandası ile gözleri bağlanmış; hırsızları dindar, yurtsever ve dürüst sanan insanları tek tek gerçeklere kazanmamız gerekiyor. Sosyal medya paylaşımları bu insanlara ulaşmıyor. Yandaş televizyonları izliyorlar ve çevrelerindeki kendi gibi insanlarla sohbet ediyorlar. Onlara çalıştığı işyerinde, oturduğu mahallede ulaşmamız ve bir kerelik değil defalarca konuşarak, tartışarak, birlikte yaşayarak gerçekleri anlatmamız gerek. Aynı amaç için birlikte örgütlenmemiz gerek.

Mesele seçimlerde onlardan oy almak değil. Sömürü ve zulüm düzenine son vermekse: Bu düzenin değişmesine, “doktor dövebileceği” değil yönetebileceği bir düzene ikna etmek gerekiyor. Başka yol yok.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et