1 Haziran 2023

Taşlaşmış tiranlar

DİĞER YAZILARI
Rüyada diploma 13 Mart 2025
Kaybettiniz 6 Mart 2025
Örgüt 27 Şubat 2025
Mehmet Türkmen 20 Şubat 2025
Güç bende artık 13 Şubat 2025
Hadi yine iyiyiz 6 Şubat 2025
Sorun modelde 30 Ocak 2025
Tan ile Bulu 23 Ocak 2025
İkinci çocuk 16 Ocak 2025
Pislik 9 Ocak 2025
YAZI ARŞİVİ

Yüksek tavanlar, 5 bin yıllık çığlıkların sessizliğini gözlerinde saklayan taşlar ve onları kucaklamış soğuk duvarlar.  Hemen ötede, gözlerini gözlerime dikmiş Kral Kroisos. Gözleri bana bakıyor ama belli ki aklı diğer odadaki altınlarında. Tüm zamanların en zengin krallarından Kroisos, bizim bildiğimiz Karun. “Bakmayın şimdi çakma krallara ‘Karun kadar zengin’ dediklerine, parayı ben buldum” böbürlenmesi ile hafif kırgın, hafif mağrur, bana mı bakıyor, 14 yıllık hükümdarlığının üzerinden geçen 2 bin beş yüz yıla mı, yoksa cep telefonuyla vücutsuz kafasının fotoğrafını çekmeye çalışan Japon’a mı gülümsüyor?  

Bir ara genç Gaius Octavius ile göz göze geliyor Kroisos’un gözleri. “Hiç geçmez sandığım 41 yıllık iktidarım geçti gitti. Sezar kadar olmasa da çok kan döktüm, çok yuva yıktım, çok köleyi aslanlara parçalattım, tüm dünyanın hakimi olmak istedim. Belki senin kadar zengin olamadım ama iyi kötü çaldığım paraları, altınları küplere doldurup yatak odamda sakladım. Ben tarihin en büyük askeriydim. Beni tanrı seçti sandım” diyen taşlaşmış vücuduyla, taşlaşmış saçlarıyla Octavius’un.

3’üncü Attalos belli ki pişman koskoca krallığını, Anadolu’nun en zengin topraklarını ölümünden sonra Roma’ya bağışladığına, koca Pergamon’u halkına değil de Roma’ya bıraktığına. Ne oldu? Ne Roma kaldı, ne Pergamon.     

“Sessiz sessiz bakmayın” diye bağırıyor Alexandros, 3’üncü Alexandros diğer odadan, bizim bildiğimiz Filip’in oğlu Büyük İskender. “Bütün dünya benim olacak” rüyası ile ölen babası 2’nci Filip’in oğlu, Aristoteles’in öğrencisi, dünyanın ucunu Hindistan, Hindistan’ı aldığında dünyanın sahibi olduğunu sanan Büyük İskender. “Soğuk, soğuk bakmayın. Hepimizin rüyası aynıydı. Çok para, çok güç, çok kan, çok acı, bütün dünya. Ne oldu? Saraylarımız, kölelerimiz, altınlarımız ne oldu? Geçti gitti.”

İstanbul Arkeoloji Müzesindeyim. Kendilerini tanrının yeryüzündeki temsilcisi sanan, tanrının emirlerini yerine getirdikleri yalanı ile halkı, insanları kana bulayan, dünyayı ele geçirmek için birbirlerini boğazlayan krallar, caniler, yan odada sergilenen altınları, taçları, mücevherleri ve mezar lahitleriyle, şimdi tanrıları Zeus’la birlikte taşlaşmış kafalarıyla Çinli turistin kamerasına acı acı gülümsüyor.

Taş kralları, tiranları, imparatorları taş duvarların arkasında bırakıp bahçeye çıkıyorum. Yüksek ağaçlar, baharın ilk sesleri, yuvalarında zıplayan kuş yavruları.

Ve bir yudum çay.

Fotoğraf: AA

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Vergide sahte sefer

Vergide sahte sefer

Maliye Bakanı Şimşek’in servet sahiplerinin vergi ödememesine tepkiler üzerine ilan ettiği “vergi denetimi seferberliği”nden koca bir hiç çıktı. Müfettiş yetersizliği nedeniyle şirketlerin sadece yüzde 2’si denetlendi. Sınırlı denetimde bile kaçırıldığı tespit edilen vergi tüm şirketlerin ödediği kurumlar vergisinin yarısına erişti. Vergi yükü her zaman olduğu gibi bordro mahkumu emekçinin sırtında kaldı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et