03 Haziran 2023 04:56

Demokrasi sandıktan ibarettir!

sandık

Fotoğraf: AA

Paylaş

Seçim akşamı bir televizyon kanalında değerlendirmelerde bulunurken “Demokrasi sandıktan ibaret değildir” dediği için RTÜK tarafından “raporlama”ya alınan Çiğdem Toker, T24’te bir yazı yazdı. Yazının başlığı Erdoğan’ın 25 yıl önce söylediği bir sözdü: Demokrasi sandıktan ibaret değildir!

Erdoğan’ın da yıllar önce teyit ettiği ve çok iyi bildiği gibi demokrasi gerçekten de sandıktan ibaret değildir. Ayrıca sandıktan her zaman demokrasinin çıkmadığı, Erdoğan’ın kendi partisiyle birlikte parlamentoya taşıdığı HÜDA PAR, Yeniden Refah gibi gerici ve kadın düşmanı partiler ve bürokrasinin kadrolarını oluşturan gizli ortaklarla yani tarikatlarla sabit. Hiçbiri sadece sandıktan çıkmadılar.

AKP’nin kendisini ve müttefiklerini devletin maddi manevi olanaklarını kullanarak, tek adama bağlanmış polis ve yargı güçlerinin güvencesi altında, şiddet ve zor kullanarak, oy yolsuzluğu yaparak seçimleri kazandırması değil sadece söz konusu olan. Onca medya gücüne sahip olmasına, sosyal medya milislerinin harekete geçmesine, iletişim başkanlığı trollerinin faaliyetine rağmen hem parlamentoda hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki kişiden birinin oy vermeyi tercih etmediği blok zaten sandıktan çıkmış sayılabilir mi?

AKP’ye oy veren yurttaşların motivasyonu üzerine çok şey yazıldı. Ekonomik içerikte olanlarla ilgili tekrara gerek yok. Ancak 21 yıl boyunca bu kitleye bir tarih uyduran; olmayan terör ve savaşın yaşandığı, olmayan düşmanlar tarafından belirlenen güncel bir gerçeklik kurgulayan, geleceğe dair sembolik beklentiler yaratan ve nihayet bu kitlenin muhakeme biçimini değiştiren parti tabii ki sadece sandıktan çıkmadı. Erdoğan “Camiler kışlamız, minareler süngümüz” dizelerini okuduğu için hapse girmişti. AKP öyle başlamıştı, oradan yürüdü. Camiler başta olmak üzere sokak sokak yayıldı; kapıları çaldı, evlere girdi, seçmenini hem borçlandırdı hem de örgütledi. Memleketin, iki mahalleye bölünmesi sadece bir metafor değil aynı zamanda bir gerçektir.

Bu mahallelerde neler yaşanıyorsa sandığa yansıyan da odur öyleyse. Bir yanda iktidarın baskı, zor aygıtlarıyla birlikte örgütlenme araçları diğer yanda kendiliğindenliğin ve örgütsüzlüğün ağır bastığı bir realite. Bir yanda sokağı tutan muhafazakar-milliyetçi kuşatma diğer yanda ağzının tadı bozulur diye korkusundan o sokağa giremeyen ana muhalefetler. 

Sosyolojinin değişiminden, kentli okumuş Z kuşağının refleksinden, muhafazakar partilerin çözülmesinden, boş tencereden oy devşirilebileceğine ilişkin edilgin beklentinin bir karşılığı varsa o da önümüzdedir. Hele o kerametli ‘Z kuşağı’ndan bazılarının, hem de kendisine orantısız zeka vehmeden seçmenin yanında değil de AKP ya da MHP bayraklarıyla kutlama yaparken görülmesi duruma mim koydu.

Türkiye’de demokrasi mücadelesi sandık ve askeri darbe badirelerine yabancı değil. Ama bunun yanı sıra her zaman sermaye sınıfının yanında olan iktidar partileri, işi hiçbir bakımdan şansa bırakmamak için her dakika seferberlik halindeler. En küçük protesto gösterilerine kolluk müdahalesi, grev yasaklamaları, hak mücadelelerine uygulanan şiddet hem talebi bastırmak hem de kendi seçmenini örneğin A Haber’in çekim alanından çelmemek için yapılıyor. Demokrasi sandıktan ibaret diye ahkam kesenler işte bu, sokakta dayak yiye yiye, gözaltılara ve hapislere rağmen hak ve hukuk mücadelesi veren insanları susturmak derdindeler. Ama demokrasi adına ne varsa ne kaldıysa bu mücadelenin hatırınadır. 

Onlar işçiler, emekçiler, eşit haklar talep eden Kürtler, şiddete, baskıya ikinci sınıf yurttaşlığa karşı direnen kadınlar, okuma hakkı için mücadele eden gençler, yaşam alanlarını savunan köylüler, yoksulluğa isyan eden halktır. Bu mücadeleler için ne kadar örgütlü iseler Mecliste de o kadar varlar gene. Ama sadece sandıktan çıkmadılar, bizzat sokaktan geldiler. Dolayısıyla Meclis demokrasi mücadelesinin bir mevziisi, sandık da demokrasinin seçeneklerinden birisidir. Sokağı kriminalize etmeye çalışanlar fena halde yanılırlar. Sokak fabrikalar, ofisler, evler, kampüsler... her yerdir. Şimdi öyle görülüyor ki üç eşe sahip olup dördüncüsünü de mübah gören YRP’linin, kadınların kazanılmış haklarını tırpanlamaya hazır HÜDA PAR’ın, Kürt ve LGBT düşmanı vekillerin ve emek düşmanı programların yarıştığı Meclisin ta kendisi. Demokrasi mücadelesi sandık sokak ikilemini tanımaz.

Sandıktan ne çıktığı değil ne çıkacağı önemlidir aslında. Göreceğiz; demokrasi mücadelesinin içinden parlamentoya gidenlerle birlikte kazanımlardan mı konuşacağımızı yoksa o parlamentonun daha baskıcı, merkezi, antidemokratik bir rejimin kaldıracı mı olacağını.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa