5 Haziran 2023

Maduro'nun duası, Boric'in yeni solu

Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro’nun ellerini göğe açmış dua eder haldeki fotoğrafı çokça paylaşıldı. Maduro’nun bu günlerde uluslararası ortamda kendisine açılan yeni alanlardan duyduğu memnuniyetin devam ettiği söylenebilir. Daha 3-4 sene önce ülkenin meşru lideri olarak tanınmayan ve birçok Latin Amerika ülkesi tarafından da izole edilmiş durumda bulunan Maduro bugün hiç şüphesiz meşruiyetini konsolide etmiş durumda. Maduro’nun, Venezuela ekonomisinin kendi uluslararası rezervlerine bile erişemediği en kötü günlerinde ülkeden altın ithal ederek dolar kanalı açan ülke konumundaki Türkiye’ye olan minneti ise baki.

Geçtiğimiz hafta Brezilya’da gerçekleşen ve UNASUR aksındaki bölgesel iş birliğini yeninden canlandırma ve güçlendirme hedefi ile toplanan Güney Amerika liderleri zirvesine Lula da Silva’nın davetlisi olarak katılan Maduro böylece Latin Amerika sahnelerine de resmen geri dönüş yapmış bulunuyor. Ancak zirvede Maduro’nun, Lula tarafından güçlü bir biçimde desteklenmesi, Lula’ya bazı eleştirilerin yöneltilmesini de beraberinde getirdi. En son BRICS ülkeleri ile dolar dışında bir para birimi ile ticaret yapılması önerisine destek vermesi ile gündeme gelen Lula, küresel jeopolitiğe ülkenin iç sorunlarından daha fazla önem vermekle eleştiriliyor. Lula görevi devraldıktan sonraki altı ayda, bölgesel ve küresel inisiyatiflere ayırdığı zaman kadar seçimde vadettiği gelir adaletsizliğini azaltma, daha adil bölüşüm ve çevreyi koruma konularına zaman ayırmadı ve bu konularda ne zaman ne yapmayı planladığı soruları yükseliyor.

Maduro’nun bölgeye tekrar entegre edilmesi bazılarınca ABD’nin Venezuela’da rejim değişikliği stratejisinin başarısızlığı olarak yorumlansa da resmin tam olarak bu şekilde anlaşılamayacağını da belirtmek gerekiyor. Hiç şüphesiz, ABD’nin Venezuela’da yaptırımlar, iç karışıklıklar, darbe gibi yöntemlerle rejimi değiştirme politikası bugün için iflas etmiş bulunuyor. Ancak, rejimin ve muhalefetin de önemli ölçüde strateji değişikliğine gittiği ve bunun da ancak ABD’nin kontrolünde ve desteğiyle gerçekleşebileceğini unutmamak gerekiyor. Biden yönetimi, Rusya-Ukrayna savaşı ile ortaya çıkan uluslararası siyasal ve ekonomik ortamda Venezuela’daki rejimin önüne bir seçenek veya bir seçeneğin ihtimalini koyuyor, bu ise kaçınılmaz olarak Maduro rejimine alan açıyor, nefes veriyor.

Maduro’nun zirvedeki varlığına ise bölgeden Uruguay ve Şili tarafından demokrasi ve insan hakları ihlalleri bağlamında eleştiriler yükseldi. Uruguay’ın sağ hükümetinden gelen eleştiriler zaten bilinirken, özellikle Gabriel Boric’in yönelttiği eleştiriler Venezuela’da rejimin üst kademelerinden hakaretamiz biçimde tepki gördü. Boric’in Maduro eleştirisinin, Şili solu için ortaya koyduğu yeni vizyondan uzak bir biçimde değerlendirilmesi ise zor.

Göreve gelişinin 15’inci ayında bir referandum, bir de anayasa yazmak ile görevlendirilen meclis üyelerinin belirlendiği seçimi aşırı sağa kaybeden Boric, görev performansını değerlendirdiği yıllık bilgilendirmede, 3.5 saatlik rekor sürede yaptığı konuşma ile ülke ve sol siyaset için yeni bir stratejinin ana çerçevesini çizmeye çalıştı. Konuşmasında birlikte yaşam, karşılıklı saygı ve ortak değerler üzerine yoğunlaşan Boric, ekonomik alanda ise vergi reformu ve enflasyonla mücadele için alınacak önlemler dışında kayda değer bir açıklamada bulunmadı. Bu bağlamda Boric’in ülkede yükselişte olan aşırı sağ ile mücadelede, insan hakları ve demokrasiden ödün vermeden güvenlik sorunlarını aşmak gibi strateji izleyeceği ve böylece hem gelmiş olduğu sol hareket ve bu hareketin taleplerinden hem de geleneksel sol ve sosyalist siyasetin önceliklerinden farklı bir yeni sol stratejisi çizdiği söylenebilir. Boric’in ‘yeni solu’ böylece bölgedeki diğer sollardan ayrışan bir çizgi belirlemiş oluyor. Ancak hiç şüphesiz bu stratejinin önce ülke içerisinde yükselen aşırı sağa karşı işlemesi gerekiyor.

Evrensel'i Takip Et