Yeniden İstanbul Protokolü
Arşiv | Fotoğraf: Orhan Kurul/Evrensel
Gene bir cumartesi gelip geçti yaşamlarımızdan. Cumartesi Anneleri/İnsanları tekrar gözaltına alındı. Geçen hafta Sevgili Besna Tosun’un kelepçeyi madalya yapıp insan hakları mücadelesine armağan etmesinden pek hazzetmemiş olmalılar, bu kez ters kelepçeler takıldı tüm gözaltına alınan dostlarımıza. Ters kelepçenin neden işkence olduğunu yıllardır anlatamamış olsak ki, işkence olmadığı inançlarını boca ettiler üstümüze, hakikat ötesi de o inancı kendi gerçeklerine kattı böylece. İnançlarıyla yürüyen hayatlarında çocuk istismarcıları, kadın katilleri, uyuşturucu tacirleri makbul vatandaş, otoritenin hata yapabileceğini, suç işleyebildiğini söyleyip gösterenler ise düşman kılındı yıllardır. İnsan hakları mücadelesine yıllarını vermiş sevgili dostum Eren Keskin’e, daha nicelerine hakarette beis görmediler, tehditler havada uçarken hepsi ifade özgürlüğü oldu, insan hakları mücadelesi ise terör kılıfına sokuldu.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplumun (CİSST) bu hafta sonu Pandemi ve Hapishaneler Uluslararası Konferansı vardı, sağ olsun mücadele arkadaşlarımız, açılış konuşmasını da bana vermişlerdi Türk Tabipleri Birliği adına. Hem farklı ülke deneyimlerini dinleme olanağı bulduk, hem de Türkiye’de pandeminin nasıl da hapishanelerde sıradanlaştırılan tecrit uygulamalarının, ihlallerin aracı haline getirildiğini tartışma olanağımız oldu. Memleketin tüm hapishanelerinden TTB’ye gönderilen mektuplardan süzülen hak ihlallerini, sağlığa erişimin önündeki engelleri de paylaşmaya çalıştım açılış konuşmamda. En sık karşılaştığımız ihlallerden biri de kelepçeli muayene dayatmasıydı. Kelepçeli el bileği grafileri görmüştü bu gözler, hastanın yakınmasını kolluğa soranları duymuştu kulaklar. Türk Tabipleri Birliği emekçilerinin de içinde olduğu dostlarla bir daha bu ihlaller de olmasın diye uğraşıp didinip İstanbul Protokolü’nü koymuştuk ortaya. Geliştirilen ilkelerden damıtıp bir tutum belgesi hazırlamıştık özgürlüğünden alıkonulanların muayenesi için. Her kriz döneminde başa saran ihlaller karşısında yeniden, yeniden anımsattık tutum belgemizi ama siyasi otorite hekimlerde hakikat ötesinin inanç sistemlerini devreye sokup rıza üretmekten geri durmadı. Sağlıkta şiddetin uygulayıcılarını ortaya koyan pek çok çalışma yaptık, yayımladık ama hakikat bükücülüğün gölgesinden çıkarıp da rıza üretimini aşmak kolay olmadı.
Önümüzdeki hafta İstanbul Protokolü’nün 2022 yılında yapılan yeni basımının Türkçe çevirisinin tanıtımı için Türkiye İnsan Hakları Vakfı olarak İstanbul’da bir toplantı yapıyoruz. Birlikte emek verdiğimiz dostların, Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite Önceki Başkanı Jens Modvig, Birleşmiş Milletler İşkence Görenler İçin Gönüllü Fonu Önceki Başkanı Vivienne H. Nathanson ve İstanbul Protokolü hazırlıklarını 1996 yılında birlikte başlattığımız İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütünden Vincent Iocopino editörleri olarak ve tabii ki bu kılavuzun ortaya çıkış sürecinde her aşamasında gece gündüz birlikte çalıştığımız sevgili dostum Türkcan Baykal’ın konuşmacı olacakları bu toplantıda TİHV adına editörlerden biri olma onuru ile kolaylaştırmaya gayret edeceğim akışı. İstanbul Protokolü’nün 2022 basımında en fazla yenilenen bölüm uluslararası hukuk düzleminde güncellenen belgeler oldu, onu özellikle tıbbi etik alanında eklenen kimi yeni kimi eklemelerle güncellenen bildirgeler izledi. Ruhsal değerlendirmede yeni sınıflama sistemleri, dünyada artan savaş ve çatışmalarda çocukların bu şiddet ortamından daha çok etkilenmesiyle genişleyen çocuklar bölümü ve LGBTİ+ ayrımcılığının meşrulaştırılmasıyla paralel seyreden işkencelerde artışın vurgulanması, ne yazık ki belgelemenin zor koşullarda yapıldığı ortamlar eklenmek zorunda kaldı. Belgelemenin zor koşullarda yapıldığı coğrafyalardan birinde yaşayanlar olarak ne zamandır bu ortamların, yanlış uygulamaların insan onuruna yaraşır hale getirilmesi için mücadele ediyoruz.
İhlallerin başa sardığı, ters kelepçenin işkenceden sayılmadığı, ihlalleri sorgulayanların terörist olmakla suçlandığı bir coğrafyada insan hakları mücadelesi sabır, inat ve direngenlik öyküsüdür. Bu öyküde yer alma ısrarını gösteren tüm dostlarımın yüreğinden öpüyorum.
- İnadına tanıklık 05 Aralık 2024 04:41
- Çetelere bütçe 21 Kasım 2024 04:59
- Büyümeden annen sana, ölüm alacak 14 Kasım 2024 04:42
- Bu zamanda hekim olmak 07 Kasım 2024 04:43
- İnsan hakları mücadelesine devam 31 Ekim 2024 04:43
- Çeteler kol geziyor 24 Ekim 2024 04:43
- Kimi, niye aşağılıyoruz? 17 Ekim 2024 04:34
- Şiir yazmanın sorumluluğu 03 Ekim 2024 04:43
- Siyah çöp torbasına atılan insanlığımız 26 Eylül 2024 04:45
- Sistematik işkence 19 Eylül 2024 04:41
- Narin bir çocuk 12 Eylül 2024 04:43
- Savaş hesabı 05 Eylül 2024 05:26