Görmemişin oğlu ve hakkı…
Fotoğraf: AA
Sonunda yeminin ardından gelen tantanalı müthiş bir törenle başkanlığın yeni dönemine adım atıldı.
Beyefendinin az ünü yok! Herhalde 50 devlet ve hükümet başkanı ve bir o kadar uluslararası seçkinle onurlandırılmak her kula nasip olmaz. Hele antiemperyalist sayılmak! Maduro gibilerin teşrifi olağanüstüydü doğrusu! “Solcu” neoliberal Lula yoktu, ama o da beyefendinin “yoksulluğa karşı mücadelesine” müttefiklik ilan etmekteydi. Halkın yüzde 64’ünü açlık sınırı altında yaşama mahkum eden ne mücadele ama!.. Tekellerin bir dediğini iki etmeyen beyefendi, antiemperyalizminin yanında büyük bir yoksul dostu da aynı zamanda!
Yoksulluk demişken, yoksulluğu onca derinleştiren fırlayan dolarla ekonominin perişan haline rağmen kazandı beyefendi. Oysa CHP kurmaylarıyla Millet İttifakından ekonominin yerde sürünmekte olan durumunun otomatik olarak seçimi kazandıracağı beklentisi yayılmış ve bu beklenti anketlerle de desteklenmişti.
Bu indirgemeciliğin iş yapmadığı görüldü. Evet, yoksullaşma derindi, nüfusun büyük çoğunluğu ete çoktan veda etmiş, soğan-patates almakta zorlanıyordu. Ama otomasyonun önünü kesen iki temel etken görmezden gelindi. Dalga geçilen “düşük faiz politikası” aptallık ürünü değildi. Asgari ücretin artırılması türü önlemlerle desteklenmiş ve yine de yoksulluk üretmesine rağmen işsizliğin patlamasının önüne geçilmişti. Emekçiler, sürünerek de olsa, ama işsizlik belasıyla yüzleşmeden geçinmeye çalışmaktaydı. Ve ikincisi, muhalefet fazlasıyla seçkinci olmakla kalmayıp durumu düzelteceğine dair inandırıcı bir “hikaye” de anlatamamıştı. Anlatabildiği kadarını ise “mahallenin dışına” taşıyıp beyefendinin destekçilerinden hiç değilse bir bölümünü ikna etmeye uğraşmayarak otomatik etkiye güvenmiş; taraftarlarını bir araya topladığı büyük mitinglere, yandaşı TV kanallarına, Twitter mesajlarıyla yayımladığı videolara güvenmişti. Oysa bunların hiçbirinin menzili “mahalle dışı”nı kapsamıyor, dolayısıyla burjuva muhalefet kendi çalıyor kendi oynuyordu. Beyefendinin kendi mahallesinden destekçileri, “Tamam durum pek iç açıcı değil, ama düzeltirse yine reis düzeltir” diye düşünmeyi sürdürdüler. Bunda örneğin enflasyonun dünyanın başının derdi olmasının payı olduğu kadar, dinselliğin yanı sıra yerli-millilik propagandasıyla ulusal onuru da okşayan “gavur-batının kumpası” vurgusu da etkili oldu.
Sokaklar kötülenip sokağa çıkılması yasaklanarak sandığın işaret edilmesi ve burjuva fraksiyonlar açısından anlamlı olsa bile halk için bir çekiciliği olmayan “tek adama karşı parlamenter yönetim” temel talebinin ileri sürülmesiyle yetinilmesi yukarıda söylenenlerin tuzu biberi oldu. Sokakta, fabrika ve işyerinde, evinde, köyünde ayağına gidip “Hikayenizi anlatarak” yaşadığı dertler üzerinden ikna etmeye çalışmazsanız emek kitlelerinin eğilimlerini değiştiremezsiniz. Mitingler kalabalık olsa da, böyle oldu. Örneğin bir ANAP olmayan AKP, özellikle ekonominin olumsuzluklarıyla -kendiliğinden- sallansa ve bir miktar destek kaybetse de, ideolojik olarak kazanılmış asıl desteklerini korudu. Belki son kez, ama korudu. İdeolojik parti AKP, dinden ve körüklediği milliyetçilikten güç alıyor. Hele ikinci turda, çaresizlik ve faşistlerin dolduruşuyla “milli protokoller”den medet ummak ve asli sahipleriyle milliyetçilik yarışına girmek hem iğrenç hem de beyhudeydi! İkna edici hikayeniz olacak ve yarışmaya girmeyecek, ama, etkilerini kıracak tek yol olan emekçilerin emeklerinin hakkını savunarak tekellerle, dincilik ve milliyetçilikle mücadele edeceksiniz. Böyle yapmaksa, en baştan, sağa açılıp, AKP’den farkınızı belirsizleştiren eski başbakan ve bakanlar ve eski MHP’lilerle ittifak kurarak değil, halka giderek ve bunu kolaylaştıracak ittifaklarla mümkündü.
Üstüne, devlet olanaklarının dibine kadar kullanılacağı, çünkü devletle hesaplaşıldığı bilinmek yerine, sanki tarafsız hakem gözetiminde rakiplerle yarışılıyormuş gibi davranılması binince, sonuç baştan belliydi. Şimdi cılız sesle “adil olmayan seçim” deniyor. Oysa aradaki farktan daha çok el çabuklukları ve mükerrerlik türünden hile cabasıydı!
Şimdi hazır olunsun, M. Şimşek faiz artırıp sıkı para politikasıyla işsizliği patlatacak!
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02