İnsan haklarının korunması sorunu
Görsel: Pixabay
İnsan haklarının korunması sorunu, hem Türkiye’de hem dünyada temel sorunlardan birisidir. Bilinenleri tekrarlamakta bir beis görmüyorum. İki temel güç vardır insan haklarının korunması sorununda işaret edeceğimiz. İlki, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesinin 3. paragrafında da vurgulandığı gibi (10 Aralık 1948) insan haklarının hukuk düzeni tarafından korunmasıdır. Hukuksal koruma diyelim kısaca.
İkinci koruma, haklarının ve özgürlüklerinin bilincinde olan bireylerin, toplumların insan haklarını korumasıdır. İç kamuoyu, uluslararası kamuoyu diyebiliriz bu ayırıma.
Peki Türkiye’de durum nedir?
’90’lı yılların birinde (1994), Marc Galle adındaki Avrupa Parlamentosu raportörü Türkiye için, modern bir devlette bulunması gereken kurumların birçoğunun Türkiye’de bulunduğunu ama bu kurumların formel kurumlar olduğunu, resmi bir ideolojinin uygulayıcısı konumunda olduğunu vurgulamıştı.
Uzunca bir zamandır yargının yani hukuksal korumayı sağlayacak temel gücün nasıl bir durumda olduğu görülüyor. Siyasal iktidar, söz gelimi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesiyle üstlendiği taahhütleri, yani kesinleşmiş AİHM kararlarına uyma taahhüdünü yerine getirmiyor. Osman Kavala’yı, Selahattin Demirtaş’ı hukuksuz bir şekilde hapiste tutuyor. Siyasi iktidar her fırsatta Kavala’nın ve Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılamayacağını söylüyor; savcılar, yargıçlar , mahkemeler de bu doğrultuda davranıyor.
Halbuki hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu bir ülkede kamu otoritelerinin, yürütme birimlerinin yargı kararlarına uyması gerekiyor. İnsan hakları başka türlü korunamaz.
AİHM Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık kararında (1983) hukukun üstünlüğü ilkesi için yürütmenin kararlarının yargı tarafından hukuksal olarak denetlenmesi anlamına geldiğini söylemekteydi.
Kavala ve Demirtaş 7 yıldır hukuksuz olarak hapiste tutuluyorlar. AİHS 18. madde ihlali AİHM tarafından kesin olarak karara bağlandı. Yani suç işledikleri için değil siyasi saiklerle hapisteler.
Yani masum olduğu AİHM kararı ile kesinleşmiş bir insanın, Demirtaş’ın, seçim gecesi, idamı gündeme getiriliyor. Suç yoksa ceza da olamaz. Ölüm cezası zaten olamaz. Yasalarda böyle bir ceza da yok. Ve iyi ki de yok!
Sahi Gezi Parkı savunucuları neden bir yıldır tutuklu? Neden bu kadar yüksek ağır hapis cezalarına çarptırılıyorlar? Soralım.
Hatay halkının oylarıyla seçilen bir milletvekili, bir hak savunucusu Avukat Can Atalay, anayasal hükümlere rağmen neden tahliye edilmiyor?
Hukuksuzluklara örnekler çok. Söz gelimi “barış akademisyenleri” beraat kararlarına rağmen görevlerine iade konusunda çok büyük zorluklar yaşıyorlar. Anayasa Mahkemesi kararına uymuyor pek çok idare mahkemesi ve kendilerini ceza mahkemesi yerine koyarak raporlar, belgeler istiyorlar kimi güvenlik ve istihbarat kurumlarından.
Ya hapishanelerde olanlara ne demeli?
Yüzlerce ağır hasta mahpus hapiste tutuluyor.
“Hasta mahpuslara özgürlük inisiyatifi” 456 haftadır, cumartesi günleri İHD Ankara Şube önünde basın açıklaması yapıyor ve hasta mahpusları anlatıyor, sağlık ve özgürlüklerini talep ediyor.
İnsan hakları savunucuları ve cumartesi anneleri kayıplar mücadelesinin sembol mekanlarından Galatasaray Lisesi önündeki meydana sokulmuyorlar, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararına rağmen. Toplanma özgürlükleri engelleniyor. Bir de ters kelepçe uygulamasına maruz kalıyorlar.
Onlarca Kürt gazeteci neden tutuklu?
2020’den itibaren Kürt kadın aktivistleri başta Diyarbakır’dan olmak üzere defalarca operasyona tabi tutuldular, gözaltına alındılar ve tutuklandılar. Neden?
Şenyaşar ailesinden Celal, Adil Şenyaşar ve babaları Hacı Esvet Şenyaşar Urfa Suruç’ta katledilmişti., 2018 yılında…O zamandan beri Suruç Adliyesi önünde aile oturma eylemi yapıyor. Adalet talep ediyorlar. Adalet gelmiyor yakınlarına. Neden?
Söylenecek çok şey var. Uzatmasam iyi olacak. Çoğunu biliyorsunuz zaten.
Son bir hatırlatmada bulunayım: Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu yazıyor.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21
- Özgürlük düşleri 30 Mart 2023 04:13