08 Haziran 2023 04:08

Şampiyonluktan önemlisi…

Galatasaray'ın Süper Lig 2022-2023 sezonu şampiyonluk kutlamasından fotoğraf.

Fotoğraf: Arife Karakum/AA

Paylaş

Rekabet adına şuursuzca tepişmeyi o denli içselleştirmişiz ki, saygı kavramını neredeyse tamamen unutmuşa benziyoruz. Saygı yoksunluğunun bizi, anlamsız bir debelenmeye, nefretle hemhal çekişmeye mahkum ettiğini ve böyle bir ortamdan asla bir ilerleme/gelişme çıkmayacağını bakalım ne zaman fark edebileceğiz?

Bir takımın, şampiyon olan rakibini kutlamak gibi sporun en temel değerlerinden birini, kendi camiasından gelebilecek olası tepkilerden çekindiği için hayata geçirememesi ne acı. Saygıyı oyuna dahil edememenin faturası, nefret ve düşmanlık alanının giderek genişlemesi şeklinde karşımıza çıkıyor…

Lafa gelince herkes Özhan Canaydın’ın vaktiyle sergilediği centilmence davranıştan övgüyle söz ediyor ama hiç kimse onu örnek alıp benzer bir davranışı ortaya koymayı düşünmüyor.

Dillerde sürekli bir büyüklük teranesi var ve herkes en büyüğün kendileri olduğunu iddia ediyor. Oysa büyüklüğün temel ölçütü, her koşulda rakibe saygı duymak ve iyi oyunu takdir etmeyi bilmek değil mi?

Şampiyonluğa ulaşan rakiplerini kutlamayı kendi camialarına anlatamayacakları endişesi taşıyanların spordan ne anladığını merak etmemek elde değil…

Diğer yandan şampiyonluk kutlamasından, rakiplerini küçümsemeyi, aşağılamayı, rakipleriyle alay etmeyi anlayanların sayısı da hiç az değil. Şampiyonluğun getirdiği sevinç, mutluluk gibi duygular kutlama için onlara yeterli gelmiyor. İllaki rakiplerine nispet yapacak, göndermede bulunacak ve laf sokacaklar. Şampiyonluktan çok rakiplerini yaralamaktan haz alıyorlar adeta. Anlaşılan o ki, rakiplerini incitmenin, örselemenin hazzını duyumsamadan şampiyonluğun tadını çıkaramıyorlar...

Tezahüratlara bakarak bile ne kadar arızalı bir spor algısına sahip olduğumuzu anlayabiliriz. Mesela, “En büyük bilmem kim, başka büyük yok”. Görüldüğü gibi en büyük olmak bizi kesmiyor ve yeterince tatmin etmiyor ki, bir de bizden başka bir büyük olmadığını vurgulama ihtiyacı duyuyoruz. Bir tezahürat, kompleksleri ancak bu kadar açık biçimde ortaya koyabilir…

Şampiyon olmanın mutluluğunu bir kenara koyup, rakibinin; yenilginin de moral bozukluğuyla basın açıklaması yapmadan stadı terk etmesini dert ediniyor ve şikayette bulunuyorsun.

Basın açıklaması yapmamanın bir yaptırımı varsa, zaten ilgili kurullar gereğini yapar.

Şampiyonluğun sevinciyle eğlenip coşacağın yerde hâlâ rakibinin yapıp ettikleriyle ilgilenmenin manası ne ki?

Buna tepki gösterirken, “Bu yaptıkları Türk kamuoyuna saygısızlıktır” gibi tuhaf bir ifade kullanarak bir de işi kışkırtma boyutuna taşıyorsun. Belli ki yan yana getirdiğin “Türk” ve “saygısızlık” kelimeleri üzerinden bir hesap peşindesin. Ne de olsa “Türk” denince akan sular durur, hassasiyetler bir anda zirveye fırlar!.. Türk kamuoyuna yapılan saygısızlığın bir bedeli olmalı!.. Beklenti bu…

Rakibin seni kutlamayarak saygısızlık yaptı, tamam ama senin de rakibini karalayarak prim toplamaya çalışman başka türlü bir saygısızlık değil mi?

Buna karşılık bir de, bulundukları yerde şampiyonluk kutlaması yaptırmayan ve çok marifetmiş gibi bununla övünen zorbalar var!..

Şampiyonluğu kutlamayı bilmeyenler, şampiyonu tebrik edemeyenler ve şampiyonluk kutlamasını engelleyenler… Her biri, saygıdan yoksun yoz futbol kültürümüzün ürünü davranış modelleri...

Paranın borusunun öttüğü futbol düzeninde elbette şampiyonluklardan, kupalardan daha önemli bir şey olmadığı inancı üzerinde yükselen kültürün hakimiyeti söz konusudur. 

Oysa ki, hem saha içi, hem de saha dışı bağlamında gelişme kaydedebilmek, saygının ve ahlakın şampiyonluklardan, kupalardan çok daha önemli olduğu düşüncesi üzerine inşa edilmiş ileri bir kültürü oyuna hakim kılmakla mümkün…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa