Hakan Fidan dönemi başlıyor
Fotoğraf: AA
Dış politika ile ilgilenenler Yeni Dışişleri Bakanı, Eski MİT Şefi Hakan Fidan dönemine dair öngörülerde bulunmaya çalışıyor. Bu çerçevede “Zaten bütün kararlar Beştepe’de alınıyor, bir şey değişmeyecek” diyen de var “Daha güvenlikçi dış politikalar bizi bekliyor” diyenler de…
Malum Hakan Fidan kariyerine asker olarak başlayıp TİKA ile devam etti. 2010 yılında MİT Müsteşarlığına getirilene kadar birkaç yıl Ahmet Davutoğlu ile çeşitli ülkeleri ziyaret etti. Ki o dönemde Davutoğlu, Erdoğan’ın en önemli başdanışmanlarından biriydi.
Fidan 13 yıl MİT’i yönetti ama bu görevi yürütürken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurt dışı seyahatlerinin önemli bir kısmına da katıldı.
Velhasıl Fidan askeri kökenden gelen bürokrasi, diplomasi ve elbette istihbarat alanlarında birikim sahibi olan bir isim. Aynı zamanda AKP içinde öne çıkmayan, Erdoğan’ın ‘sır küpü’, ‘kara kutu’ gibi sıfatlarla andığı biri olan Fidan uzunca bir süredir zaten dış politikayı belirleyen isimler arasında.
Fidan için gölge Dışişleri Bakanı denilebilir mi emin değilim ancak MİT’in gölge Dışişleri Bakanlığı yaptığı birçok sürece şahit olduk. Özellikle Arap Ayaklanması’nın başlaması ile birlikte Ankara’nın diplomasiyi geri plana iterek askeri seçenekleri öne çıkardığını biliyoruz. Bu süreçte de MİT etkin kurumlardan, MİT’in başındaki Fidan etkin isimlerden biri olarak birçok müzakere masasında yer aldı.
Yine Arap Ayaklanması’nın artık sönmeye başladığı, bölgede değişen şartların zorlaması ile Türkiye’nin dümen kırmaya başladığı süreçlerde de MİT öne çıkmaya başladı. Mısır, Suriye, İsrail gibi köprülerin yıkıldığı ülkelerle, en çetin çekişmelerin yaşandığı dönemlerde bile istihbarat kanalları açıktı. Kimi zaman Rusya ve İran gibi üçüncü ülkelerin arabuluculuğunda, kimi zaman doğrudan temaslarla bu ülkelerle ilişki kuran MİT oldu.
Yine son yıllarda diplomasinin bir parçası haline gelen İHA-SİHA anlaşmaları da MİT’in söz sahibi olduğu süreçler arasında.
Bu süreçler elbette MİT’in başında bulunan Fidan’a gelişmelere hakimiyet ve seyirlerine müdahale imkanı sağladı.
Kimileri Hakan Fidan’ın MİT’in başına atandığı dönemde İsrail ve bazı Batı medya kuruluşları tarafından İrancılıkla suçlandığını hatırlatarak Fidan’ın dış politikadaki gidişatı olumsuz etkileyebileceğini savunuyor ancak köprülerin altından çok sular aktı ve Fidan’ın artık İsrail açısından da ‘kabul gördüğü’ birtakım gelişmelerin yaşandığını belirtmekte fayda var.
Zaten Fidan döneminin ne getireceğinden çok yeni dönemde dışişlerinin yenilenip yenilenmeyeceğine bakmak gerek.
Dışişleri Bakanlığının uzunca bir süredir diplomasiden çok resmi açıklama ve ziyaretlerle sınırlı bir çerçevede hareket ettiği biliniyor.
Önemli sorulardan biri şu; Fidan ile birlikte Dışişleri Bakanlığı dış politikada etkin olabilecek mi?
İkinci önemli soru ise, Dışişleri Bakanlığının ne kadar özgür hareket edebileceği…
Yani neredeyse son 20 yıldır olduğu gibi kararlar Beştepe’de alınıp dışişlerine tebliğ mi edilecek yoksa bakanlık bu politikalarda söz sahibi olabilecek mi?
Mısır, Suriye, Libya, Kafkasya ve hatta Rusya-Ukrayna gibi krizlerde istihbarat birimlerinin ağırlığı yadsınamaz. Özellikle de Türkiye’nin tekrar köprüleri kurmaya çalıştığı Suriye, Mısır, Körfez ülkeleri gibi sahalarda henüz müzakere süreçlerinin devam ettiğini, en azından Ankara’nın gönlünden geçen hızda mesafe katedilemediğini biliyoruz.
Velhasıl bu müzakere süreçlerine hakim olan Fidan’ın diplomasinin başı olarak kaldığı yerden işine devam etmesi oldukça mümkün. Bu ülkelerle ilişkilerin seyri açısından Dışişleri Bakanlığının Mevlüt Çavuşoğlu dönemine göre daha aktif olması mümkün.
Kuvvetle muhtemel yeni dönem diplomasisinin yine bölgedeki PKK, radikal unsurlar, El Kaide, Türkiye’nin çeşitli ülkelerde asker bulundurması gibi faktörlerin de etkisiyle güvenlikçi yaklaşımlarla şekillenmesi beklenebilir.
Ancak bu güvenlikçi yaklaşımların mesela 10 yıl önceki gibi ‘Oraya asker yollayalım, burada bize yakın milisleri konuşlandıralım’ eğiliminden çok bozulan ilişkileri rayına sokmak ve Ankara tarafından Türkiye güvenliğine tehdit sayılan unsurlar dikkate alınarak belirlenmesi mümkün.
Elbette Fidan’ın 13 yıl gibi uzun bir süre MİT’i yönetmesi, kendisinin kamuoyu önüne nadiren çıkması, perde arkasında kalmaya özen göstermesi gibi sebeplerle Fidan hakkında da mitler oluşması yeni hariciyenin durumunu yorumlamakta zorlayıcı bir faktör. Ancak Fidan’dan çok dışişlerinin başına atandığı dönemin şartlarına bakmakta fayda var.
Peki dışişlerinin tamamen aktif olduğu, mümkün olabildiğince şeffaf ilişkiler yürüttüğü bir dönem beklenebilir mi? Mesela yeni dönemde Türkiye’nin içinde bulunduğu kriz sebebiyle Körfez ülkeleri ile daha da yakınlaşması bekleniyor. Bu süreçte hariciyemiz ile Körfez arasında, ABD ilişkilerinde ya da Rusya ile temaslarda nelerin konuşulduğunu öğrenebilecek miyiz? Muhtemelen hayır!
- Her şeye rağmen ateşkes sağlandı! 28 Kasım 2024 06:30
- Trump başkan ama gözler Putin'de 21 Kasım 2024 05:00
- Enkaz altında Ali'nin yarım bacağı! 15 Kasım 2024 04:44
- Trump'ı değil Lazzarini'yi dinleyin! 08 Kasım 2024 12:17
- Lübnan Şiileri ve Türkiye’nin Kürt açılımı! 24 Ekim 2024 04:42
- 7 Ekim ve bölgenin yeniden dizaynı! 17 Ekim 2024 05:45
- Lübnan için kıyamet vakti! 10 Ekim 2024 04:59
- Bölge kaynıyor: Savaş içinde savaş! 03 Ekim 2024 04:55
- Lübnan savaşın eşiğinde! 26 Eylül 2024 04:27
- Barış ümitleri de patladı 19 Eylül 2024 04:39
- Her şey Gazze'ye bağlı! 12 Eylül 2024 05:56
- İsrail neden Batı Şeria'ya saldırıyor? 05 Eylül 2024 05:27