15 Haziran 2023 04:45

15-16 Haziran direnişinin öğrettikleri: Tek çıkış yolu sınıf olarak mücadele etmek

Fotoğraf: DİSK Arşivi

Paylaş

Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük ve en kitlesel işçi eylemi olan 15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişinin üzerinden 53 yıl geçti. Ülkenin en büyük işçi direnişini yaratan mücadele deneyiminin yarattığı zengin birikim, aradan geçen süreye rağmen güncelliğini ve öğreticiliğini sürdürüyor.

1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren büyük ölçüde işçilerin iradesiyle gerçekleşen örgütlenme pratikleri ve hak mücadeleleri, işçi-sendika hareketine daha önce görülmemiş düzeyde canlılık kazandırmıştı. Devletten ve sermayeden bağımsız bir sendikal çizgiyi benimseyerek 13 Şubat 1967’de kurulan DİSK, ağırlıklı olarak özel sektörde çalışan işçileri üye yaparak kısa süre içinde işçiler arasında önemli bir çekim merkezi haline geldi.

İşçi hareketi ve sendikal mücadele, o dönem büyük fabrika ve işletmelerde çalışan örgütlü ve sınıf bilinçli işçilerin öncülüğünde yürütüldü. ’60’lı yılların sonunda gerçekleşen kitlesel işçi eylemlerinde, farklı sektörlerde yaşanan fabrika işgallerinin başarısında tamamen işçilerin iradesine dayanan mücadeleci sendikal çizgi belirleyiciydi.

İŞ YERİ ÖRGÜTLENMESİ VE FİİLİ KOMİTELER

1967-1970 yılları arasında gerçekleşen işçi eylemlerinin büyük bölümünde DİSK’in kurumsal ya da örgütsel etkisinden çok, tek tek fabrikalarda kurulan işçi komitelerinin ve iş yeri örgütlenmesinin belirleyici etkisi vardı. İşçi komiteleri, işçilerin temsilcilerini doğrudan seçmeleri, aşağıdan yukarıya fiili iş yeri örgütlenmeleri olarak ortaya çıkmış olmaları nedeniyle önemli bir deneyimdi. O dönem gerçekleştirilen eylemler başından sonuna bu komiteler aracılığıyla ve onların denetiminde hayata geçirilmişti. DİSK’te örgütlenen iş yerlerinde iş yeri temsilciliklerinin aktif olarak çalıştırılması, işçi eylemlerinin daha örgütlü ve daha sonuç alıcı bir içerikte hayata geçirilmesini sağladı.

Genel olarak iş yerinde yaşanan sorunlara yönelik ortak hareket biçimleri geliştirebilmek ve toplu bir şekilde çözümler bulabilmek amacıyla kurulan komiteler, çoğunlukla sendikaların bürokratik yapılar haline gelmesi ve tabandan uzaklaşmasının yarattığı sorunlara karşı önleyici bir çözüm olarak gündeme geldi.

Bu dönemde yapılan eylemlerin büyük bölümü DİSK’in o dönem iş yerlerini merkez alan sendikal politikalarından çok, DİSK üyesi olsun ya da olmasın, aynı iş yerinde çalışan işçilerin doğrudan yaşadığı sorunlara çözüm üretmek amacıyla oluşturdukları iş yeri komiteleri etrafında örgütlenme ve işçilerin birliğini sağlam temeller üzerinde kurmalarına dayanıyordu. Bu durum, doğal olarak DİSK’e bağlı sendikaların iş yeri örgütlülüğünü ve etkisini güçlendiren bir rol oynadı.

İşçi komiteleri, sendikanın tersine iş kolunda değil, iş yeri ölçeğinde yani üretim noktasında örgütlendikleri için, işçilerin mücadelelerine daha elverişli, daha sonuç alıcı örgütler haline geldiler. Öncelikle komitelerin karar alıcı ve yöneticileri bizzat işçilerin kendileriydi. İkinci olarak herhangi bir yasal sürece bağlı olarak hareket etmiyorlardı ve pratikte hızlı karar alma ve uygulama olanakları vardı.

Doğrudan üretim birimleri olan iş yerleri veya fabrikalarda oluşturulan fabrika ya da işçi komiteleri, o dönem işçi hareketinin en temel dayanak noktasını oluşturan fiili örgütlenme biçimleriydi. Bu komitelerin işçilerin taleplerini ve bilinç durumlarını diğer örgütlere göre daha iyi ve doğrudan yansıtması, özellikle sınıf mücadelesinin keskinleştiği dönemlerde, önce işçileri sonra sendikalarını harekete geçiren en önemli etkenlerden birisi oldu.

DİSK’İ KAPATMA PLANI VE KİTLESEL EYLEMLER

Türk-İş’in kurulduğu tarihten itibaren hükümet yanlısı tavrını sürdürmesi, mücadeleci işçilerin DİSK’e yönelmesine neden olmuştu. Sendikalı işçilerin büyük bölümü Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü olmasına rağmen DİSK’in varlığı ve gelişimi, Türk-İş’in temsil ettiği ‘uzlaşmacı sendikacılık’ çizgisi açısından ciddi bir tehdit olarak görülüyordu.

Türk-İş yönetimi, DİSK’i tamamen etkisiz hale getirmek, Sendikalar Kanunu’nu değiştirmek amacıyla iktidarda olan Adalet Partisi (AP) ile açık iş birliği içine girdi. Asıl amacın DİSK’i kapatmak olduğu iktidar sözcüleri tarafından açıkça dile getiriliyordu. Dönemin Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk o dönem yaptığı bir konuşmada “İdeolojik akımların aleti haline gelmiş sendikalar ile tabela sendikaları bu kanun çıkar çıkmaz kendiliğinden infisah edecektir” diyerek iktidarın asıl amacını belli etmişti.

15-16 Haziran eylemlerinin temel nedeni, 1963 yılında yürürlüğe giren 274 ve 275 sayılı sendika ve toplu sözleşmelere ilişkin yasaları değiştirip DİSK’i fiilen kapatmak, işçilerin mücadeleci bir sendikal merkezde örgütlenmesinin önüne geçmekti. DİSK’in toplu sözleşme yetkisi almasını ve sendikal örgütlülüğün yayılmasını engellemek amacıyla sendikalara iş kolundaki toplam işçi sayısının üçte birini üye yapma zorunluluğu (1/3 iş kolu barajı) getiren tasarının Meclise gelmesi üzerine işçiler 15-16 Haziran 1970’de sendika seçme özgürlüklerine sahip çıkmak için sokağa çıktılar.

İstanbul ve Kocaeli’de iki gün boyunca üretim büyük ölçüde dururken, 16 Haziran’da bu iki ilde sıkıyönetim ilan edildi. Gerek 15-16 Haziran’da yapılan kitlesel eylemler, gerekse yaşanan toplumsal baskının da etkisiyle, ilgili kanun düzenlemesi daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildi.

Sendikaların iş yeri temelinde örgütlenmesi, iş yeri merkezli çalışmanın benimsenmesi, iş yeri temsilciliklerinin ve o dönem çok sayıda fabrikada fiilen kurulan iş yeri komitelerinin mücadelenin her aşamasında aktif olarak yer alması, o dönemdeki eylem ve direnişlerin etkili ve sonuç alıcı olmasını sağladı. 15-16 Haziran direnişi, işçi sınıfının kendi iradesi ve inisiyatifiyle harekete geçtiğinde ne kadar etkili bir güç olduğunu dosta düşmana gösterdi.

SINIF SENDİKACILIĞI ÇİZGİSİNİ GÜÇLENDİRMEK

15-16 Haziran, farklı konfederasyonlara bağlı sendikalarda örgütlü, çeşitli iş kollarında çalışan ve farklı illerdeki işçilerin ücret dışı haklar için ortaklaşa gerçekleştirdiği ilk kitlesel eylem olması nedeniyle Türkiye işçi sınıfı ve sendikal hareketi içinde özel bir yere sahiptir. Bir diğer önemli özellik ise işçilerin kişisel çıkarları için değil, örgütlendikleri sendika ve konfederasyona sahip çıkmak için eylem yapmış olmalarıdır. Daha önce yaşanan işçi eylemleri, işçi sınıfının ekonomik ve sosyal hak talepleriyle sınırlı olarak gerçekleşirken, 15-16 Haziran direnişi bu durumu büyük ölçüde değiştirmiştir.

15-16 Haziran öncesi yapılan tüm işçi eylemleri, dönemin koşullarının doğal sonucu olarak, sadece tek tek iş yerleriyle sınırlı olarak gelişmişti. 15-16 Haziran işçi direnişi ile birlikte farklı illerden ve farklı iş kollarından geniş bir işçi kitlesinin iş yeri sorunlarını aşan, işçi sınıfının kendisi için sınıf olma yolunda ilerlediği ortak bir eylem olarak gerçekleşmesi günümüz işçi hareketi açısından da öğretici dersler içeriyor.

15-16 Haziran direnişinin işçi sınıfı mücadelesi ve sendikalar açısından günümüze kadar taşıdığı en önemli ders, sendikaların sermayeden ve onun siyasal temsilcilerinden ayrı ve bağımsız olarak örgütlenmesinin hakları ve sınıf çıkarları için birleşerek ve birlikte mücadele ederek ilerlemesinin tek çıkış yolu olduğunu göstermesidir.

15-16 Haziran direnişi ve sonrasında işçi-sendika hareketinde yaşanan gelişmeler, işçi sınıfı mücadelesinin, hedefleri ve örgütleri ile ekonomik düzeyi aşarak siyasal mücadeleye yaklaşmadıkça, ne kadar güçlü ve etkili olursa olsun, yapılan başarılı sendikal eylemlerle kazanılan hakların geçici olma riskinin her zaman var olduğunu göstermiştir.

O dönem fabrikalarda işçilerin önce birbirini, sonra sendikalarını nasıl örgütlediğine, sendikal bürokrasiye rağmen kendi öz örgütleri olan sendikalarına nasıl sahip çıktıklarına bakıldığında, bugün yapılması gerekenler geçmişte yaşananlardan çok da farklı değil. Bu noktada sendikalardaki her türlü bürokratik, sınıf dışı politika ve eğilimlere karşı sınıf sendikacılığı çizgisini güçlendirmek, sendikaları yeniden işçilerin birleşme ve mücadele merkezleri haline getirme ısrarını sürdürmek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa