Tanrılar ve kan

Dünya tarihi hırslı ve güçlü kralların, imparatorların savaşları, katliamları, intikamları ile yazıldı. Öylesine dolaşıp yiyecek toplayan, taş gölgelerinde dinlenen insanlar Dicle ile Fırat’ın aşağılarında toplanıp Ea’yı, Enlil'i uydurmasaydı, uydurdukları tanrılarla iyi geçinmek için, krallara bile kafa tutan tembel rahiplere kanmasaydı, yer altı tanrısının gazabından kurtulmak için onlara bedavadan yiyecekler, içecekler, altınlar sunmasaydı ve bu kirli ilişkide krallarla rahipler, ara sıra iktidar kavgasına girişmiş olsalar da, yoksul köylüden aldıkları ganimeti kardeş kardeş bölüşemeselerdi dünya tarihi bugünkü gibi olmayacaktı. Ya da sosyalizmin ilk yasalarını 4 bin yıl önce taş tabletlere yazan Lagaş Kralı Urukagina, sonra Ur-Nammu zalim Lugalzaggazı’nın kıskançlık, korku ve intikam hırsına mağlup olmasalardı, bugün dünya bambaşka bir tarihe ve geleceğe sahip olurdu.

5 bin yıl önce tanrılar, tanrıların yeryüzündeki rahipleri ve hırsları akıllarından büyük kralları, onların uydurdukları ve hepsi birbirine benzeyen çalıntı efsaneler, hikayeler, yer altı tanrılarının korkunç intikam törenleri, onlara sunulan insan kurbanların acı çığlık ve korkuları ve en önemlisi bu mahşerde cebini doldurmaya, talana odaklanmış savaşçılar, şövalyeler olmasaydı dünya tarihi bugün başka türlü yazılmış olacaktı. Tarihten katliamın ve intikamın dersini alan Asurbanipal, Sargon, İskender, Sezar, William, Hitler ve sonrasındakiler belki de küçük tarlalarında domates yetiştirerek insanca yaşayıp, insanca öleceklerdi.

Ama olmadı. İlk düğme 6 bin yıl önce yanlış iliklendi. İntikam ve güç hırsı dünyayı, ülkeleri kana buladı. Sadece bir kaç insanın güç ve para hırsı ve onların etrafında halka halka çöreklenmiş beleşçilerin, asalakların, uyanıkların ve onların tanrıları Enki’nin, Zeus’un yalanları insanı tanrılardan çok onların yeryüzündeki temsilcilerinin(?) köleleri yaptı. Kadınları cadı diye yakan mahkemeler, kurbanların kalbini canlı canlı çıkaran Maya rahipleri, milyonlarca kişiyi “Üstün ırk yaratma” palavrasıyla katleden diktatörler, Filistin halkını katleden Hazreti(?) Davut, tüm bu katliamlarını hep tanrıları adına yaptılar. Her nedense tanrılar hep kana susuyordu ve bunun palavra olduğunu en iyi tanrılar ve tanrılar adına bu cinayetleri işleyenler biliyordu.